Dan Aykroyd

1970 ve 80lerin enerji dolu esprili kişiliklerinden biri olan ve aktör olduğu kadar senaristliğiyle de tanınan Dan Aykroyd ilk profesyonel adımını kendi ülkesi olan Kanada'da attı. Kanada'daki gece klüplerinde stand-upçı olarak çalışmaya başlamadan önce, Aykroyd bitiremeden atıldığı bir Katolik okuluna gitti daha sonra makinist ve anketör olarak çalıştı ve Ottawa'daki Carleton Üniversitesi'nde sosyoloji okudu.

Üniversitede okurken skeçler yazmaya ve oynamaya başladı. Okulda bir komedyen olarak başarısı onun ünlü Second City doğaçlama grubunun Toronto koluyla çalışmasını sağladı. Bu süre içerisinde - aynı zamanda popular gece mekanlarından biri olan Club 505'i işletiyordu- Aykroyd, Toronto'ya "The National Lampoon Radio Hour" için yeni bir yetenek keşfetmeye gelmiş olan komedyen ve yazar John Belushi ile tanıştı. 1975'te hem Aykroyd hem de Belushi Kanadalı yapımcı Lorne Michael'ın yeni ve değişik bir televizyon komedi dizisi "Saturday Night Live" da yer almak için seçildiler. olarak Aykroyd'a ün kazandıran başarılı başkan Nixon ve başkan Carter taklitleri bu showun bir parçasıydı.

Ayrıca banliyö yaratıkları olan Conehead ailesinin reisi Beldar ve Blues Brothers'ın Elward Blues'u ( Jake Blues'u Belushi oynamıştı) gibi canlandırdığı bir çok karakterde ona ün kazandırdı. Aykroyd'un rol aldığı ilk film bir Kanada komedisi "Love at First Sight" (1977) idi ama ne bu film ne de bundan sonraki filmi "Mr. Mike's Mondo Video" başarılıydı. Hollywood'daki ilk macerası Spielberg'in "1941" (1979) filmiydi. Aykroyd yine de, 1980'de Belushi ile birlikte popüler SNL (Saturday Night Live) karakterlerini "The Blues Brothers" filminde canlandırana kadar çok fazla takdir toplamadı. Bu film inanılmaz başarı elde etti, on yıl boyunca en çok konuşulan film oldu ve gerçek bir kült klasiği haline geldi. 1982'de Belushi'nin ölümünden önce "Neighbor's" (1981) filminde tekrar bir araya geldiler. Aykroyd'un bunu izleyen filmleri unutulası ve çok çok başarılı arasında değişti. "Ghostbusters" (1984) ve "Dragnet" (1987) gibi maksimum komediler tabii ki ikinci kategorideler. Bu filmlerin çoğu Aykroyd'un lider komedyenlerle birlikte çalışmasını sağladı.

Bunların arasından SNL üyeleri Chevy Chase, Bill Murray ve Eddie Murphy'nin yanında Tom Hanks ve John Candy de var. Bu tür çiftlemelerde Aykroyd genellikle dürüst adamı oynadı; tipik olarak ya bir entelektüel ya da gizli bir psikopat. 1989'da Jessica Tandy'nin Driving Miss Daisy'sinde dramı da denedi ve gösterdiği başarılardan dolayı "en iyi yardımcı oyuncu" dalında Akademi Ödülü adaylığı kazandı. 1990larda Aykroyd'un kariyeri zayıflamaya başladı çünkü sürekli düş kırıklığı yaratan filmlerde rol aldı. Arada "My Girl" (1991), "Chaplin" (1992), "Casper" (1995), "Grosse Pointe Blank" (1997) ve "Antz" (1998) gibi çok başarılı filmler olsa da "The Coneheads" (1993), "Exit to Eden" (1994) ve "Sgt. Bilko" (1996) gibi tamamıyla başarısız filmler pek çoktu. Bununla birlikte çok beklenen "Blues Brothers 2000" de hayal kırıklığı yarattı. Ancak, Aykroyd, Kirk Douglas'ın oğlunu oynadığı aile dramı "Diamonds" (1999) ile ismini korumaya devam etti.