Arama


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Mayıs 2006       Mesaj #32
arwen - avatarı
Ziyaretçi
KADER’E İMAN

25/2: ...Allah herşeyi yaratmış ve her birine belirli bir düzen vererek, onun kaderini tayin ve takdir etmiştir.

Cenâbı Hakk'ın evrende olmuş ve olacak her şeyin özelliklerini, geleceğini ve geçmişini önceden bilip, İlâhî Bilgisayarında takdir etmesi ve yazmasına kader denir. Kader, tüm bilgilerin kaynağı olan Allah'ın İlâhî İlminin bir neticesidir. Kaza ise Yüce Yaratıcı'nın olacak şeyleri, zamanı gelice bilgisine ve iradesine uygun olarak yaratmasıdır.

Cenâbı Hakk; ilâhî kudreti, sonsuz ilmi ve iradesi ile evreni ve varlıkları yaratmış. onlara harikulâde bir nizam vererek yaşam öykülerini ilâhî yasalara bağlamıştır. En'am 6/59 da şöyle buyrulmuştur: " Gaybın anahtarı O'nun yanındadır, onları O'ndan başkası bilemez. O karada ve denizde olanı da bilir. O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Toprağın karanlıklarda ki bir dane, yaş ve kuru herşey apaçık bir kitap ( İlâhî Bilgisayar)ın içindedir. " Her varlık gibi insanların ömürleri de Allah ilminde belirlenmiştir. Âli İmrân 3/145: " Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye ölmek yoktur. Ölüm zamanı Allah ilminde kararlaşmış bir yazıdır... "

Tegabün 64/11: " Allah'ın izni olmadıkça hiçbir felaket gelip çatmaz... " Hastalık, ölüm, kaza, üzüntü gibi mûsibetler (felaketler) Cenâbı Allah'ın takdiri ile olur. Bütün bunlardan dolayı sabır ve dayanma göstermeli, Allah'ın izni ile olduğunu düşünerek teselli bulmalı ve Allah'a sığınmalıdır. Bakara 2/156: " Onlar kendilerine bir felaket geldiğinde şöyle derler : Biz Allah içiniz ve sonunda elbette O'na döneceğiz. " Tüm evren ve varlıklar Cenâbı Hakk'ın fiillerinden, belirişinden ve görüntülerinden ibarettir. Allah'tan başka bir varlık olmadığına göre bütün oluşlar Allah'ın sonsuz sayıdaki isim sıfatlarının yoğunlaşarak meydana çıkmasından başka bir şey değildir. Yüce Yaratıcı'nın takdir ve dilemesi meydana gelen olaylar, bizlerin bilemediği oluş sırları ile doludur. Bakara 2/216: " ...Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Allah bilir siz bilemezsiniz. "

Şu halde kendisine bir felaket isabet eden kul, sonuçta hayırlara da kavuşabilecektir. Yine Kur'ânı dinleyelim. İnsan 76/30: " Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz... " ayeti kaderin yalnız ve yalnız Cenâbı Allah'ın mutlak iradesinde olduğunu göstermektedir. Kehf 18/23-24: " Hiçbir şey için: Ben bunu yarın kesinlikle yapacağım, deme. (Allah dilerse) şeklinde söyleyebilirsin..." Kulun kaderi, kendi iradesi dahilinde keyfince çizemeyeceğini, Allah'ın müsaadesi dışına asla çıkamayacağına işaret etmektedir. Müminûn 23/71: " Eğer Allah; onların kötü arzu ve isteklerine uysaydı, gökler de, yer de, bunların içindekiler de kesinlikle karışıklığa uğrardı... "

82/8: Seni dileğince terkib eden (oluşturan) O'dur.
Cenâbı Allah insanları İlâhî İsimlerinin mana karışımından hamur yaparak dilediği şekilde oluşturmakta ve herbir benliğe doğuştan ayrı bir özellik ve ayrı bir istidat vermektedir. İstidat, hayat boyu devam eder ki, bu da o insanın kaderidir. İstidat; Yüce Yaratıcı'nın insanlara verdiği kabiliyet kuveti, akıllılık, anlayışlılık demektir. Kimimiz daha sevecen, kimimiz daha akıllı, kimimiz fiziği daha güçlü, kimimiz sanat yönü daha kuvvetli, kimimizde de akli veya bedensel problemlerimiz olmaktadır. Tüm bu istidat ve kabiliyetlerimizin, Cenâbı Allah'ın oluş sırrı görüntülerinden geldiğini çok iyi bilerek şükretmeli, bizim için zor gibi görünen ancak onlarda da ilâhî bir gizli sebep olan sorunlarımıza da, sabır ve tevekkül ile katlanmalıyız. Mü'minün 23/62: " Hiçbir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde görev yüklemeyiz..." Ayetinin sırrı içinde herşeyi sabır ve şükür ile karşılamalıyız.

4/78-79: " ... Onlara bir iyilik dokunsa ( Bu, Allah katında dır. ) Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda (Bu senin yüzündendir ) derler. De ki : (Hepsi Allah katındadır.) Şu topluluğa ne oluyor ki hiçbir sözü anlamıyorlar... Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Sana gelen her fenalık ise kendi nefsindendir..."

Cenâbı Allah'ın yaratmasıyla meydana gelen her olan şey bir gizli sebebin neticesidir. Örneğin okul yaptırmak, çocuk yardım derneklerine ve yoksullara bağışta bulunmak gibi hayır işlerinde; imanlı, hayır sever takva sahibi kullar Cenâbı Allah'ın müsaadesi ile hizmete lâyık bulunarak o işlerde kullanılmaktadır. Neticede yapılan iyilik, o kulun amel (çalışma) defterine artı olarak kaydedilir. Bazı olaylar da insanlara bir felaket gibi görünür. Ancak o işin neticesinden ise bir hayır çıkabilir. Kur'ân da "Allah bilir siz bilemezsiniz." ayeti ile de vurgulanmıştır. Örneğin bozgunculuk, zulüm, nankörlük v.s. gibi oluşlarda kötülük yapan, nefsine esir düşmüş kullar kullanılarak o olay gerçekleştirilir. Bu sefer de o kulun amel defterine, kötülük yaparak günah işlendiğinden dolayı eksi olarak kayıt yapılır. Netice olarak hayır ve şer Allah'tandır. Kader; şer ehlini kötü işe, iyilik ehlini hayır işe sevk eder. Ancak günümüzde bazı suçluların: " Benim ne suçum var? Elimde olmayarak bu şekilde davrandım. Kaderim böyleymiş, Allah benim bunları yapacağımı yazmış. " gibi mazeretler ileri sürmesinin dinen hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü Cenâbı Allah; kullarına akıl, gönül ve irade vermiş, iyiliği ve kötülüğü ayırt etme yeteneği ile donatmış ve peygamberler vasıtasıyla da ilâhî yasalarını bildirmiştir. Bütün bunlardan sonra o kulun yasaklanmış kötülükleri bile bile yapması, ceza almasını hak ettirmektedir.

Kader iki türlüdür. Mutlak Kader ve Kesinleşmemiş Kader. Mutlak Kader, hiçbir şekilde değişmeyecek olan kaderdir. Kesinleşmemiş Kader ise henüz askıda olan, kulların yaptıkları ve yapacakları işlere göre tayin edilecek kaderdir. Cenâbı Allah, Leyl 92/5-10 ayetleri ile kullarına ilâhî bir kurtuluş ışığı yakmaktadır: " Kim malını Allah yolunda verir ve takva yolunu tutarsa, ve En Güzeli'de tasdik ederse, Biz onu en kolay yola muvaffak kılacağız. Herkim cimrilik eder ve kendini tüm ihtiyaçların üstünde görür ve En Güzel'i yalanlarsa, onu da en zora sevk edeceğiz. " Kur'ân kurtulu şu üç şarta bağlamıştır. 1) Mallarını Allah yolunda verenler yani infak ve zekât ibadetlerini yerine getirenler, 2) Takva yolunu tutanlar, 3) En Güzel'i tasdik edenler yani bütün güzelliklerin mutlak kaynağı Yüce Allah'ın Güzelliği'ni sezerek O'na minnet ve sevgi ile bağlananlar. İşte bu özellikleri taşıyanlara Cenâbı Allah müthiş bir kader müjdesi veriyor. Kulda ki her türlü sıkıntılar kalkacak ve kaderinin geleceği mutluluğa çevrilecektir. Zekât ve takvanın felaketleri kaldırdığına ve hatta ömrün sağlıklı olarak uzatılabileceğine dair hadislerin temel dayanağı da bu ayetlerdir. Kaderin bir de tersine işlemesi vardır. 8,9 ve 10. ayetler de bu gerçeği açıklamaktadır. Her kim ki: Cimrilik ederse, büyüklük taslarsa ve En Güzel'e yani Cenâbı Allah'a nankörlük ederse, bunlar da en kötü kadere lâyık olurlar.

İnsanlar yaşamlarında Îlâhî Yasalara uygun fiiller sergilemek için gayret sarfetmeli, ancak son kararı da Yüce Yaratıcı'nın vereceğini çok iyi bilmelidir. Yûnus 10/109: " Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hakimlerin en hayırlısıdır." Kadere inanmış toplumlar; bazı nasipsizlerin miskinlik kondurmalarına karşı, hakikati bulmanın huzurunu yaşamaktadırlar. Aklı ve iradesi sayesinde hayat öyküsünü kendisinin yarattığını sananlar, nefislerinin büyük yanılgısının farkında değillerdir. İnançsızlar, İlâhî Kudret'in karşısında sınırlı ve emanet olarak verilmiş iradeleriyle, ne kendilerinin ve ne de toplumların kader çizgisini çizebilirler. Güçleri yetiyorsa ölüme çare bulsunlar, kazaları önlesinler, geleceği bilsinler!...