ASAM Kafkasya Araştırmaları Masası Başkanı
Giriş
Türkiye Azerbaycan ilişkileri denilince süre olarak, Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra geçen son 10 yıllık zamanı kastediyoruz. Bu süre Ebulfez Elçibey Dönemi (Haziran 1992-Haziran 1993) ve onu takip eden dönem olarak ayrı ayrı ele alındığı gibi bu iki soydaş toplumun 10 yıllık ilişkileri bir bütün olarak da çeşitli çalışmalarda ele alınmıştır. Bu itibarla biz yakın geçmişi başlangıcından itibaren ele almayıp son döneme ve daha ziyade son bir yıla yoğunlaşmayı düşünüyoruz.
Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin çeşitli safhaları ile diplomasi, enerji, ticaret, eğitim, kültür, iletişim gibi boyutları vardır. Bu alanı daraltıp bir noktada yoğunlaşmak itibariyle bunlan ayrı ayrı ele almayıp merkezine etno sosyal yapıyı oturttuğumuz bildirimizde bu türden konu başlıklarına zaruret duyulunca değineceğiz. Konu sosyal yapı itibariyle ele alınıp ve son bir yıldaki gelişmelere öncelik verilecek olunca; Azerbaycan Türkiye ilişkilerini, Azerbaycan -Iran ve Türkiye-Iran ilişkilerinden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Türkiye, Azerbaycan ve
Iran'ın demografik yapısı etno-sosyal özelliği ön plana çıkarıyor. Bu üç ülkedeki hakim etnik unsur Kafkasya'nın, özellikle de Güney Kafkasya'nın sorunlarının çözümünde büyük ölçüde tayin edici faktördür. Bu anlamda Türkiye, Azerbaycan kadar Kafkasya ülkesi ve Azerbaycan da İran ve Türkiye kadar ortadoğu ülkesidir Sorunların doğması ve çözümünde siyasi sınırlar kadar demografik sınırlarda tayin edici olmaktadır
"Milletlerin etnik kimlikleri ile yerküre üzerinde dağılımları farklı idari yapılanmalar adı altında da olsa onlara üstünlükler sağlarken bu özellikten rahatsızlık duyan diğer milletler aralarında korunmacı veya saldırgan ittifaklar kurabilirler."
Bölgenin son 10 yılda tekrar sahnelenen tarihi Ermeni meselesi enerji faktörüne bağlı olarak yine adı geçen bu üç ülkenin gündemine oturmuştur. Bizim bildirimizin ağırlık merkezini Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini ele alırken öncelikli olarak bu üç bölgenin olmak üzere sosyal yapıları ile bağlantılı olarak yakın çevre ülkeleri teşkil edecektir.Toplumların, bu arada milletlerin- insan potansıyellen topyekun milli potansiyelin ölçülmesinde bir kıstas olmaktadır. Nüfusça fazla olan toplum bu özelliği ile üstünlük elde etmiş olmaktadır. Homojen kitlelerin bu güç itibariyle başatlilafi heterojen kitleler karşısında onlara avantaj sağlamaktadır. Şüphesiz bir toplumun güçlülüğü için sadece nüfus üstünlüğü yeterli değildir. Farklı etnik özellikler arzeden toplumlarda bu farklılık çok kere dezavantaj oluştururken, bir ülkenin başka bir ülke içerisindeki etnik uzantısı ona avantaj. muhatabına ise dezavantaj sağlamaktadır. Bazı uluslar bu tür demografik dağılımdan empery al çıkarlar gütmüşlerdir. Ermeni lobileri buna bır örnek teşkil eder. Ermeni diasporası Ermeni etnik kimliğini Ermeni cıkarları adına başarılı bir şekilde kutlanmıştır. Bazı uluslar da dünya coğrafyasının neresinde hangi devlet adı ile yaşıyor olsalar da mensup oldukları milliyet onların hedef olarak kabul edilmeleri ıçin yetmektedir. Ermeniler itibariyle Türklüğün durumu budur.
Milletlerin etnik kimlikleri ile yerküre üzerinde dağılımları farklı idari yapılanmalar adı altında da olsa onlara üstünlükler sağlarken bu özellikten rahatsızlık duyan diğer milletler aralarında korunmacı veya saldırgan ittifaklar kurabilirler. Bu türden yapılanmalar onları artık menfaatlerinde bir araya getirebilir. Iran ile Ermenistan dayanışması bu türden bir dayanışmadır. Bu konu evvelce tarafımızdan ayrıntılı incelendiğinden detayına girmek istemiyoruz. Kısaca Azerbaycan- Iran ilişkilerine değinip, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine dönmek istiyoruz. İran
Minsk grubuna uzantı olarak eklenince bu pozisyonunu Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde Azerbaycan'a karşı baskı unsuru olarak kullanabileceğini ima etmiştir. Bu olay gelişmenin birinci etabı idi. Evvelce Azerbaycan ile İran arasında yapılmış ticari, siyasi ve kültürel anlaşmalara göre; Iran Nahçivan'da konsolosluk açarken Azerbaycan da Tebriz'de bir konsolosluk açacaktı. Iran Azerbaycan'a yönelik sınırları belirlenmiş TV yayını yaparken bu hak Azerbaycan'a da verilecekti. İran vaatlerinde durmamış iken Minsk prestij inden hareketle yeni yaptırımlar peşine düşmüştür. İkinci etapta Azerbaycan, Iranla yapılan görüşmelerde Iran içerisindeki soydaş toplum potansiyelini irna ederek Azerbaycan-Ermenistan arasındaki hakemlik rolünde adil olmasını ima etmiştir. Bunu takip eden günlerde Iran hazar denizindeki Azerbaycan petrol arama faaliyetlerine askeri gösteri ile müdahale etti. Bu üçüncü safha idi. Halbuki İran bu bölgenin kendisine ait olduğunu iddia ederken çoko daha evvel bu bölgenin bir hayli güneyinde yani Iran coğrafyasına çok daha yakın bir bölgede Azerbaycan'ın petrol arayabileceğini kabul etmiş ve Azerbaycan bu bölgede petrol arama faaliyetini başlatmıştır (bunlar "Talış deniz" ve Lenkeran Deniz" yataklarıdır).
İran'ın Hazar'ın daha güneyinde Azerbaycana petrol arama ruhsatı tanımışken Hazar'ın daha kuzeyinde bir petrol arama konusunda A İran'ın Hazar'ın daha güneyinde Azerbaycan'a petrol arama ruhsatı tanımışken Hazar' in daha kuzeyinde bir petrol arama konusunda Azerbaycan'a karşı tavır almasının sebebi, Iran Türklüğünün Azerbaycan Türklüğü saffında yer alabileceğini göstermesidir.
Dördüncü rauntta Iran savaş uçakları Azerbaycan sınırlarını ihlal etmiştir. Iran bu tutumu ile Azerbaycan'a askeri üstünlüğü olduğunu mesajını vermiştir. Bu gelişmeyi Azerbaycan'ın etnik tahrikkarlıktan yana olmadığını anlatan açıklamaları takip etmiştir. Bu arada Azerbaycan Türkiye'den İran konusunda yalnız olmadığı tarzında mesajlar almıştır.Bu çok önemli husus, ırki genlerle demografik inisiyatifi elinde tutan Türk soylu kesim karşısında Fars milliyeti kültürel genlerle galebe çalmaya devam etmiştir. Esasen tarih boyunca büyük çoğunluğu Türklerden oluşan kavimlerin oluşturduğu Iran coğrafyasında Gelişen medeniyete Farslar, milliyetleri adına sahip çıkmaktadırlar.
Açıklamanın bu safhasında ırki rekabet kadar kültürel rekabetin de önemli olduğunu ve Iran'ın Iran medeniyet beşiğinin kurucusu, banisi ve sahibi olduğu tezini vurgulamamız lazımdır. Iran Firdevsi ile başlattığı Fars dili inşası çalışmalarında bölgenin arkaik dillerini Farsça çatısı altında birleştirmiş, bu arayışını edebiyat ve mimarisine de yansıtmıştır.Bu çok önemli husus, ırki genlerle demografik inisiyatifi elinde tutan Türk soylu kesim karşısında Fars milliyeti kültürel genlerle galebe çalmaya devam etmiştir. Esasen tarih boyunca büyük çoğunluğu Türklerden oluşan kavimlerin oluşturduğu Iran coğrafyasında gelişen medeniyete Farslar, milliyetleri adına sahip çıkrnaktadırlar. Bu tez Iran Türk yönetimlerini de kapsamış Farslılıkla özdeşleştirilen Iran meden iyeti Gazneii. Babür. Harezmşah. Hazara. Selçuklu ve Osmanlı Türk topluıııları üzerinde kendisini hissettirmiştir. Ovle ki, Iran Türklüğü için Kesrevi ekolünün teşhisi Türkçe konuşan Farsiar şeklindedir. Farsların bu kültür empervalizmi Cumhuriyet Türkiye sinde Atatürk tarafından durdurulurken; günümüzde Iran'ın an ilan kültür politikasının Karakaipakistan. Türkmenistan, Özbekistan. Afganistan ve Azerbaycan avdını farkındadır. Ozetlernek gerekirse Türk sovluların ırk kozuna karşı Fars soylular kültür kozunu kullanmaktadır. Fazla ayrıntıya girmek konunun dışına çıkmaya yol açabilir.Bildirimizin başına dönüp bağlantıyı kurmak zerekirse:Azerbaycan ile Türkiye arasında siyasi. iktisadi ve sair ilişkilerin temelinde Türk dünyasını da kapsayacak kültürel girişimler vatmaktadır. Azerbaycan ile Türkiye'nin Iran karşısındaki kozu sovdaşlık paydasındadır. Iran'ın her iki ülke karşıtı tezi ise kültürden kaynaklanmaktadır.Azerbaycan Türkiye arasındaki bu anlamda kültürel ilişkiler olumlu ve olumsuz seyirler izlerniştir.
Azerbaycan anayasasında milletin adı ve dili ile ilgili maddelerin değiştirilmiş olmaları. öğrenci mübadelesi ve Türkiye'de yüksek öğrenim görmüş Azerbaycanlı gençlerin gelecek endişesi taşımış olmaları.
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Anayasasında yapılan değişiklikle Türkiye'nin garantörlük hakkının kaldırılmış olması gibi hususlar olumlu sayılamayacak faktörlerdir. Diğer taraftan; 1991 yılında kabul edilen bir kanunla Azerbaycan'ın Latin harflerini alarak Türkiye ile aifabe birliğinin sağlanması.Başlangıçta üç ve giderek iki Türkiye TV kanalının Azerbaycan'da naklen yayın yapması ve bu gelişmeyi Azerbaycan'ın bir TV kanalının Türkiye'de yayın yapmasının izlemesi gibi hususlar olumlu gelişmeler olarak kabul edilmelidir.Ancak bütün bunlar Fars kültür emperyalizmi karşısmda izlenecek ortak Türk kültür stratejisini tayin etmiş olma anlamına gelmemektedir.Azerbaycan Türkiye ilişkilerinin İran boyutu kadar Gürcistan boyutu da önemlidir. Azerbaycan-Türkiye-iran üçgeninde olduğu gibi Azerbaycan-Türkiye -Gürcistan üçgeninin de merkezinde Ermeni faktörü vardır. Bu itibarla Gürcistan'ın etno sosyal yapısına göz atılması gerekecektir.Gürcistan'da; Osetler, Abhazlar, Acaralar ve Ermenilerin yanı sıra Türkler yaşamaktadır. Azerbaycan'la Türkiye arasında Fars-Ermeni İttifakı karşıtı Türkçü bir cephe oluşturulması Gürcistan'ı yakından etkileyecektir.
Gürcistan'da Osetler ve Abhazlar Rusya destekli silahlı mücadele vermektedir. Her iki toplum ve Acaralar idari statüye sahip olmalarına rağmen sayıca bunlardan daha fazla olan Gürcistan Türklerinin özel bir statüleri yoktur. Osetler ve Abhazlarda olduğu gibi Gürcistan TürklerineSovyetler Birliği döneminde verilen haklar geri alınmaya başlamış ve ülkenin Türklerinde huzursuzluk baş göstermiştir.
Gürcistan'ın Cavaheti bölgesi Ermenistan' in kuzeyden komşusu Ermeni yoğunluklu bir bölgedir. Kafkasya etnik ayrışmayı esas alan bir saflaşma vaşanır ise, İran-Ermenistan saflarında Cevaheti de yer alacaktır. Bu gelişme Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini yoğunlaştırabilecektir
Cevaheti yakın tarihin Ahıskasıdır. Bu bölgeden sürülen Türkler Avrupa Güvenlik Konseyinin kararına göre 10 yıl içerisinde yurtlarına dönebilme hakkını elde etmişlerdir. Gürcistan ülkesinde Türk nüfusunun yoğunlaşmasını istemezken, Cevahetiyi Türkler için boşaltmak istemeyen Ermeniler bu konuda Türk karşıtı Ermeni-Gürcü ittifakı kurabilirler. Bir Ermeni-Gürcü-Fars dayanışması belirebilir ve bu hal Türk-Azerbaycan
ilişkilerinin sıklaştırılmasını gerektirir.
Ermenistan ve İran Batı karşıtı, Rusya yanlı bir siyaset izlerken Gürcistan. Türkiye ve Azerbaycan gibi Rusya karşıtı, Batı yanlı bir politika takip etmektedir. Ancak Acara Özerk Cumhuriyeti, Gürcistan' a bağlı olmakla beraber, Batı yanlı değil. Ermenistan ve Cevaheti bağlantılı Rusya yanlı bir siyaset takip etmektedir. Türkiye Kars Antlaşmasına rağmen Acara üzerindeki garantörlük hakkını kullanmamaktadır. Kafkasya' da Azerbaycan-Türkiye ve Iran Türklüğü bir saf oluşturur ise Gürcistan Türklüğü bu gelişmenin dışında kalmayacaktır. Böylesi bir gelişme Gürcü-Ermeni-Fars İttifakma yol açabilir. Bununla da kalmayıp halen RF kapsamında da yer alan Derbent'i de kapsar ki, bu hal, zaten mevcut olan Ermeni, Fars ve Rus dayanışmasını geliştirmiş olur.
Ermenistan ve İran Batı karşıtı, Rusya yanlı bir siyaset izlerkenGürcistan, Türkiye ve Azerbaycan gibi Rusya karşıtı, Batı yanlı bir politika takip etmektedir
Sonuç
Azerbaycan -Türkiye ilişkileri etno-sosyal zeminde ele alınınca soy birliği faktörü önem arz etmektedir. Soy birliği mahiyetli bölgesel bir dayanışma ilişkilerin asli unsurlarından olan Iran'ı Fars etno-kültürel yapısı ile devreye sokmaktadır.
Bölgede yürütülecek etno-sosyal özellikli Azerbaycan-Türkiye dayanışması Gürcistan' Rusya'ya da kapsayacaktır.