Arama

Medya Haber - Tek Mesaj #106

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
12 Mayıs 2006       Mesaj #106
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'nin AB üyeliğine tarih biçti



Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Temsilcisi, Büyükelçi Hansjörg Kretschmer, Türkiye'nin 2012 yılında AB ile müzakereleri sonuçlandırması ve tam üyelik için gerekli tedbirleri alması halinde, 2014 yılında AB'ye tam üye olabileceğini söyledi.

Kretschmer, Dünya Bankası ve Hazine Müsteşarlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen “Türkiye Ülke Ekonomik Raporu (CEM): Sürdürülebilir Büyüme ve Avrupa Birliği'ne Yakınsama” konulu konferansın açılışında yaptığı konuşmada, AB'nin Türkiye ile üyelik müzakerelerini 5 ay önce başlatma kararını aldığını hatırlatarak, Türkiye'nin sergilediği performansın kayda değer olduğunu belirtti.
Türkiye'nin AB'ye uyum konusunda gösterdiği performansın desteği hak ettiğini vurgulayan Kretschmer, bunun AB tarafından hazırlanan raporlara da yansıdığını ifade etti. Kretschmer, “Hem siyasi ve hem de ekonomik alanda Türkiye başarılara imza attı. Ama yapılması gereken çok şey var. Rehavete kapınılmaması gerekir” dedi.
İzlenen ekonomik reformlar sayesinde piyasa ekonomisinin güçlendiğini kaydeden Kretschmer, “siyasi, ekonomik alanlarda yapılan çalışmalar, hukukun üstünlüğü ve azınlık hakları, ekonomik reformlar istikrarlı bir siyasi çerçeve olmadan sürdürülemez” diye konuştu.

İŞSİZLİK HALA ÇOK YÜKSEK

Türkiye'de yürütülen reformların güçlendirilmesi için Türkiye konusunda faaliyette bulunan uluslararası kuruluşların işbirliği içinde olmasının gerektiğini belirten Kretschmer, Türkiye ekonomisinde son yıllarda önemli başarılara imza atıldığını, enflasyonun düştüğünü, yüksek büyüme oranlarının görüldüğünü bildirdi. Kretschmer, bununla beraber Türkiye ekonomisinde bir takım sorunların bulunduğunu “işsizliğin hala çok yüksek oranlarda” olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye, AB üyesi batı Avrupa ülkeleri ile benzer işsizlik oranlarına sahip olmasına karşın kayıt dışı işsizlik tahminlerin üzerinde. Büyüme işsizlik sorunun çözümüne katkıda bulunmadı. Türkiye'de istihdam oranı yüzde 50 iken 15 AB ülkesi ortalaması yüzde 65 civarında.”

"KAYIT DIŞI EKONOMİ İLE MÜCADELE BARAŞI OLMAK ZORUNDA"

Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermayenin 2005 yılında ivme kazandığını kaydeden Kretschmer, Türkiye'nin kayıt dışı ekonomi ile mücadelede başarılı olmak zorunda olduğunu söyledi.
Türkiye'de bölgeler arasında eşitsizlik olduğunu, bunların giderilmesi gerektiğini ifade eden Kretschmer, kırsal alandan kente göçün çeşitli sorunlar yarattığını bildirdi. Hükümetin aralarında eğitimin de olduğu bazı alanlarda yaptığı harcamaların artırılmasını isteyen Kretschmer, “AK Parti, hükümet olmasından sonra eğitime bütçeden ayrılan payın artırılması konusunda önemli gelişmeler sağlandı” dedi.
Eğitimin önemine değinen Kretschmer, kız çocuklarının okula gönderilmesini amaçlayan “Haydi Çocuklar Okula” kampanyasının başarılı olduğunu, ancak 10 yaşın üstündeki kız çocuklarının okula devamının sağlanması gerektiğini bildirdi.
Konuşmasında 2 gün sonra 8 Mart tarihinde Dünya Kadınlar Günü'nün kutlanacağını belirten Kretschmer, Türkiye'de kadınların istihdam oranının yüzde 30'un altında olduğunu, TBMM'de kadın milletvekillerinin oranının yüzde 4 olduğunu bu oranların AB ortalamasının çok altında olduğuna işaret etti.



Müzakereler baharda başlayacak



Avrupa Birliği Genişleme Komiseri Olli Rehn, Avusturya gazetesi Standart’a verdiği röportajda, Türkiye ile müzakere masasına ilkbaharda oturulacağını söyledi. Türkiye’de tarama sürecinin önümüzdeki haftalarda son bulacağına dikkat çeken Rehn, "Türkiye ile müzakerelere Avusturya’nın dönem başkanlığı sırasında başlamamak için bir neden yok" dedi.

Şu sıralarda tarama sonuçlarının ve AB hukuku ile Türk hukuku ve yasaları arasındaki farkların üzerinde çalışıldığını anlatan Rehn, açılması planlanan başlıkları şöyle sıraladı: Bilim, bilimsel araştırma, eğitim ve kültür.

Olli Rehn, kendisine yöneltilen "Türkiye’deki reform süreci yavaşlamadı mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Reformlarda ilerlemeler sürüyor ancak reformların uygulanmasında aynı şey söz konusu değil. İşkence vakaları giderek azalsa da bazı olaylar yaşanıyor. İşkenceye karşı sıfır tolerans gösteren bir politik hat gerekli. Yeni yasalar kadın haklarını en üst düzeyde güvence altına alıyor. Türk hükümetinin şimdiki görevi, reformların uygulanmasını sağlamak ve reform sürecini hızlandırmalı


Türkiye AB’ye girerse Fransa çıkar


Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan AP milletvekili ve eski Türkiye Raportörü Alain Lamassoure, AB’de yaşanan krizin sanıldığından çok daha derin olduğunu savunurken "Türkiye girerse Fransa çıkar" dedi.


Muhafazar Fransız milletvekili Lamassoure, Fransız Liberation gazetesinde yayınlanan açıklamalarında, AB’de yaşanan krizin 29 Mayıs öncesinde sanıldığından daha derin olduğunu belirtti.
Lamassoure, "hayır" sonucunu veren Fransa ve Hollanda’daki Avrupa Anayasası referandumlarının ardından bütçe sorununun yaşandığını kaydederek, "Son olarak da Birliğin son sınırlarının belirlenmesinin yararlı olacağını düşünülmeden Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlatılması kararı"nın alındığını ifade etti. Lamassoure şöyle devam etti:
"Eğer Türkiye AB'ye girerse Fransa çıkar. Çünkü genişleme konusu sadece jeostratejik çıkarlar göz önünde tutularak devlet ve hükümet başkanlarınca ele alınan bir konu değil. Fransa, Hırvatistan’dan sonraki tüm katılımları referamduma götürülmesi için anayasasını değiştirdi. Bu, Makedonya ve Türkiye’yi etkileyecek."


Avusturya Türkiye'den rahatsızsa AB'den çıkabilir



İngiltere'de yayımlanan günlük ekonomi ve siyaset gazetesi Financial Times gazetesinin yazarlarından Philip Stephens tarafından kaleme alınan yazıda, Avrupalılar olarak zaman zaman önyargılı olunduğunu kabul etmek gerektiğini belirterek, bu önyargılardan birinin de geçen hafta Avusturya'nın Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerini önleme girişimiyle su yüzüne çıktığını ifade etti.


AB üyesi diğer 24 üye ülkenin, müzakerelerin başlaması yolunda oy kullandığını hatırlatan Philip Stephens, “Hal böyleyken çözüm gayet açık, kapılar Türkiye'ye açılırken, Avusturya'ya da çıkış gösterilmeliydi” dedi.

"AVUSTURYA İSVİÇRE'NİN YALNIZLIĞINA KATILABİLİR"

Müzakerelerden önceki uzun gecede aynı görüşü, bazı AB üyesi ülkelerin temsilcilerinin de dile getirdiğine dair istihbarat aldığını yazan Stephens, bir Avrupalı siyasetçinin “Avusturya, Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa kültürünü bozacağından korkuyorsa, İsviçre'nin büyük yalnızlığına katılabilir” dediğini kaydetti.

İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'un Türkiye ile müzakerelere başlandığını ilan ederken son derece doğru bir adım attığını da belirten yazar, bunun 40 yıl önce verilen bir sözün tutulmasının ilk adımı olduğunu anlattı.

“Ancak müzakere belgesinin mürekkebi bile kurumadan, diğer bazı AB üyelerinin, Avusturya'ya katılıp birtakım 'eğer'ler, 'fakat'lar, 'belki'ler telaffuz etmeye başladığını” da belirten Philip Stephens, Türkiye'nin her türlü teknik detayı düzgün olarak yerine getirdiğini, bu durumun da birliğin adının kötülenmesine yol açan “bir şey söyleyip başka şey yapma” tavrının bir göstergesi olduğunu vurguladı.

“Türkiye'nin müzakere sürecinde güçlükler olacağını” da belirten yazar, “Türkiye ile müzakere sürecinin, Avrupa'yı da İslam'la uzlaşıp uzlaşamayacağı sorusuyla yüz yüze bıraktığını” kaydetti.

"AVRUPA DÜNYANIN DEĞİŞTİĞİNİ ANLAMALI"

Yazar Philip Stephens, “Sadece kapısındaki değil, kendi içindeki 15 milyon Müslümanla uzlaşıp uzlaşamayacağına karar verecek” dediği Avrupa'ya, ”dünyanın değiştiğini anlaması, gözlerini geniş ufuklara dikmesi ve bu gerçeği kendi vatandaşlarına da anlatması” çağrısında bulundu.

AB politikacılarına “Liderliğinizi gösterin” diyen yazar, ”Türkiye'nin üyeliğinin her iki taraf için de büyük bir politik enerji gerektirdiğini” vurguladı.

“AB'nin güneyine demokrasi ve refah ihraç etmesinin gelecek on yılların en büyük projesi olduğunu” da belirten Philip Stephens, “Bu, aynı zamanda Avrupa'nın büyük kentlerinde yaşayan Müslümanlara kendilerini evlerinde hissettirme çabasıdır. Avusturyalılara söylemeliyim ki, İslam'a açılan kapıları kapatmak için artık çok geç” ifadesini kullandı.