Abdülhamid II
, (1842-1918). 34. Osmanlı hükümdarı olan II. Abdülhamid, Abdülmecid'in oğluydu. Amcası Abdülaziz'in hükümdarlığının son yıllarında devlet borçlarının hızla artması, Balkanlar'daki bağımsızlık istekleri ve ayaklanmalar ülke içindeki bunalımı artırmıştı. Bu nedenle Midhat Paşa önderliğindeki devlet adamları 1876'da Abdülaziz'i devirerek V. Murad'ı başa geçirdiler. Ama yeni padişahın hasta olduğu anlaşılınca, birkaç ay sonra Abdülhamid tahta çıkarıldı, Midhat Paşa da sadrazam oldu.
Abdülhamid, Midhat Paşa'ya verdiği sözü tutarak 23 Aralık 1876'da Osmanlılar'ın ilk anayasası olan Kanun-ı Esasi'yi ilan etti. 115 milletvekilinden ve 25 Ayan Meclisi üyesinden oluşan ilk meclis 20 Mart 1877'de açıldı. Böylece, padişah ile meclisin ülkeyi birlikte yönetmesi ilkesine dayanan I. Meşrutiyet dönemi başladı. Anayasayla temel haklar güvence altına alınmış, ama egemenliğin kaynağı olarak gene padişah gösterilmişti. Ayrıca padişaha istediği kişileri sürgüne gönderme yetkisi tanınmıştı. Abdülhamid, daha meclis toplanmadan, bu yetkisine dayanarak Midhat Paşa'yı sürgüne yolladı. Sadrazamlığı ancak 49 gün süren Midhat Paşa, önce Abdülaziz'in ölümüyle ilgili görülerek yargılandı, sonra da sürgün gittiği Taif'te boğduruldu.
Yeni meclisin toplanmasından bir ay sonra başlayan Osmanlı-Rus Savaşı'nda yenilgiler birbirini izledi. Rus kuvvetleri doğuda Ardahan, Kars ve Erzurum'a, batıda da önce Edirne, daha sonra İstanbul'daki Yeşilköy'e kadar ilerlediler. Milletvekilleri savaşın iyi yönetilmemesinden Abdülhamid'i sorumlu tutuyorlardı. Eleştirilerden rahatsız olan Abdülhamid Haziran 1877'de meclisi dağıttı. Ocak 1878'de toplanan yeni mecliste de hükümetin ve padişahın yönetim biçimi eleştirilince, II. Abdülhamid meclisi yeniden dağıttı. Anayasayı yürürlükten kaldırarak I. Meşrutiyet dönemine son verdi ve ülke yönetimini tek başına üstlendi.
Rusya ile barış isteyen Abdülhamid 3 Mart 1878'de Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması' nı imzalamak zorunda kaldı. Öbür Avrupa devletleri barış koşullarının ortaklaşa belirlenmesini isteyince, Temmuz 1878'de Berlin Kongresi düzenlendi. Bu kongrede Rusya'nın toprak kazanımları sınırlandırıldı, ama Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun Bosna-Hersek'i işgali onaylandı. Kongreden bir ay önce de İngiltere Kıbrıs'ı işgal etmişti.
Berlin Kongresi'nden sonra, Abdülhamid' in 30 yıl sürecek baskıcı yönetimi başladı. Bu dönemde Osmanlı toprakları da giderek küçülüyordu. Fransızlar 1881'de Tunus'u, İngilizler 1882'de Mısır'ı işgal ettiler. Gene bu dönemde Doğu Rumeli, Bosna-Hersek, Girit ve Bulgaristan Osmanlı İmparatorluğu'ndan koptu.
Tahta çıktığında çok büyük dış borçlarla karşı karşıya kalan Abdülhamid, bu borçların ödenmesi için Düyun-ı Umumiye (Genel Borçlar) adlı kuruluşun oluşturulmasına izin verdi. Alacaklı devletler bu kuruluş aracılığıyla devlet gelirlerinin önemli bir bölümüne el koydukları gibi ülkenin içişlerindeki etkilerini de giderek artırdılar. Abdülhamid bu olumsuz koşullar ve imparatorluğun dağılma tehlikesi karşısında Müslüman halkın desteğini sağlamaya çalıştı. Bunun için tarikatlardan da yararlandı.
Abdülhamid döneminde uygulanan koyu sansüre karşın gazete, dergi ve kitap sayısında büyük artış oldu. Yeni yöntemlerle eğitim veren okullar açıldı; ama yönetimin en.güçlü karşıtları gene bu okullardan yetişti. V. Mu-rad'ı yeniden tahta çıkarmak için girişilen Ali Suavi Olayı'nın ardından, Abdülhamid memur ve subaylara karşı tutumunu daha da sertleştirdi. Geniş bir hafiye örgütü kuruldu ve yönetime karşı olanların bir bölümü uzak yerlere sürülürken, bir bölümü de Avrupa'ya kaçmak zorunda kaldı.
Abdülhamid yönetimine karşı çıkmak üzere 1889'da kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyeleri, bu baskıcı yönetime son vermek için yayınlarını yurtdışında da sürdürdüler. 1908'de yurtiçindeki, özellikle subaylar arasındaki İttihat ve Terakki yandaşlarının sayısı iyice artmıştı. Bu subaylardan bir bölümü Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklandılar. Ayaklanmanın yayılmasından kaygılanan Abdülhamid 24 Temmuz 1908'de anayasayı yeniden yürürlüğe koydu. Geçici bir özgürlük döneminin ardından, 1909'da İttihat ve Terakki karşıtlarının kışkırtmaları 31 Mart Olayı'na yol açtı. Aşırı dinci çevrelerin önderliğinde başlayan bu ayaklanmayı, Hareket Ordusu adıyla Selanik'ten İstanbul'a gönderilen askeri birlikler bastırdı.
Yeşilköy'de toplanan yeni meclis, 31 Mart ayaklanmasını kışkırttığı gerekçesiyle Abdülhamid'i tahttan indirerek yerine V. Mehmed Reşad'ı geçirdi. Bir süre Selanik'te tutulan ve Balkan Savaşı'nda Selanik'in elden çıkması üzerine 1912'de İstanbul'a getirilen II. Abdülhamid I. Dünya Savaşı'nın sonlannda Beylerbeyi Sarayı'nda öldü.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica