ARİTMETİK matematiğin sayılarla ilgili olan dalıdır ve tıpkı sayılar gibi yaşantımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Pazarda alışveriş yaparken, evde yemek hazırlar ya da örgü örerken hep sayılan kullanırız. Satıcılıktan muhasebeciliğe kadar birçok mesleğin temeli olan sayılar bilim adamlarının, mühendis ve mimarların da en büyük yardımcısıdır.
Sayıların Yazılması
Nesneleri saymayı öğrendikten sonra insanların karşılaştıkları ilk sorunlardan biri bu sayıları kalıcı biçimde göstermenin yollarını aramak oldu. Bunun en kolay yolu, sayılan her nesne için herhangi bir yere bir işaret koymaktı. Sözgelimi beş koyunu göstermek için ya beş çizgi çizilir (şekil a) ya da bir ip parçasına beş düğüm atılırdı (şekil b). Alışverişlerde de alıcı ile satıcı uzlaştıkları miktarı sonradan unutmamak için bir ağaç dalının ya da tahta parçasının üzerine küçük çentikler açarlardı. Daha sonra bu tahta parçası ikiye bölünür, böylece her iki tarafta anlaşmanın kanıtı olarak birer parça kalırdı. (Bugün bile özellikle oyunlarda kazanılan sayıları belirtmek için "çentik atmak" deyimi kullanılır.)
Yazının bulunmasından sonra, özellikle insanların uğraştığı sayılar da büyüdükçe, bu sayıları belirtmenin daha elverişli ve gelişmiş yöntemleri bulundu. Eski Mısırlılar başlangıçta büyük olasılıkla papirüslerin üzerine bazı basit işaretler çiziyorlardı. Ama sonradan 10 sayısının değişik bir işaretle gösterildiği daha ileri bir sistem geliştirdiler. Örneğin 34 sayısı üç tane 10 ve dört tane 1 işaretiyle yazılırdı. 99'a kadar olan sayıları bu yöntemle belirtip 100 için ayn bir işaret kullanıyorlardı.
n-» nnnıııı— ©—
Babilliler de sayılan kil tabletlerin üzerine kazıdıklan çivi ya da kama biçimindeki simgelerle göstererek benzer bir sistem geliştirmişlerdi. Onların sayma sisteminin temeli 60 sayısına dayandığı için bu sayıyı öbürlerinden daha büyük bir işaretle gösteriyorlardı.
Orta Amerika'da yaşamış olan Mayalar, bir elin parmaklarını temel alarak, beş tabanına dayanan bir sayma düzeni kurmuşlardı. Romalılar da aynı yöntemi uyguladılar; nitekim bugün de bazı yerlerde kullanılan Roma ya da Romen rakamları parmak hesabından doğmuştur. Birden dörde kadar olan rakamlar (I IIIII IHI) eş sayıdaki parmaklan, beş rakamı yerine kullanılan işaret V de başparmağı açılmış bir eli simgeliyordu. 10 sayısını gösteren X işareti ise aslında iki tane V, yani iki el yerine kullanılmıştı. Ortaçağda saat yapımcıları Roma rakamlarını kadranların üzerine işlerken IHI ve VIIII gibi rakamların çok yer kapladığını gördüler. Bunun üzerine, büyük bir rakamın önüne getirilen küçük bir rakamı ondan çıkararak aynı sayının gösterilebileceğini fark ettiler. IHI yerine IV (5-1, yani 4) ve VIIII yerine IX (10-1, yani 9) yazma yöntemi böyle doğdu.
Bugün sayılan göstermek için kullandığımız rakamlar Hintliler'in buluşudur ve İS 9. yüzyılda Araplar aracılığıyla İspanya üzerinden bütün Avrupa'ya yayılmıştır. Bu yüzden bu işaretlere Arap rakamları denir.
Hesap Yöntemleri
İnsanlar bir yandan sayılan göstermenin yol-lannı ararken bir yandan da sayılarla hesap yapmanın yöntemlerini araştırdılar. Batı dillerinde "hesap" anlamında kullanılan calculus sözcüğü Latince'de "çakıl taşı" demektir. Çünkü Romalılar kumlann üstünde çakıl taşlanyla hesap yaparlardı. Yüzler, onlar ve birler basamağından her biri için kumun üstünde ayn bir çukur açar, örneğin 137 sayısını bu çukurlara koyduklan çakıl taşlarıy la gösterirlerdi (a). Bu sayıya 5 eklemek gerektiğinde, sağdaki çukura (birler basamağına) beş tane daha taş atarlardı (b). Sonra "birler" çukurundan aldıkları 10 taşın yerine "onlar" çukuruna bir taş ekler, böylece sonucun 142 olduğunu bulurlardı (c).
Çok uzun yıllar ticarette ve bütün hesap işlerinde kullanılan boncuklu abaküsler ile bugün okullarda hesap öğretmek için kullanılan boncuklu sayma tahtalan bu yöntemden doğmuştur.
Sonralan, sayılan kâğıt üzerine yazarak hesap yapmak için çok çeşitli yöntemler geliştirildi. Örneğin 14. yüzyılda İtalyanlar çarpma işlemi için "ızgara" (gelosia) yöntemini buldular. Bu yöntemde sözgelimi 36 ile 43'ü çarpmak için, bu sayılar şekilde görüldüğü gibi üst ve sağ yandaki karelere yerleştirilir. Önce iki sayının ilk rakamlan çarpılır (3x4=12) ve bulunan sayı sol üst kareye yazılır. Sonra ikinci rakamlan çarpılıp (6x3=18) sağ alt kareye işlenir. Daha sonra ilk sayının birinci, öbür sayının ikinci rakamı ile geri kalan iki rakam birbiriyle çarpılarak bütün kareler doldurulur. En sonunda sağ alt kareden başlayarak oklann gösterdiği çapraz doğrultudaki rakamlar toplanır, 10'lar bir üst çaprazdaki toplamaya eklenir. Bu işlemin sonucu görüldüğü gibi 1548'dir.
19. yüzyılın başlanndan bu yana okullarda öğrencilere çok değişik hesap yöntemleri öğretilmiştir. Çünkü işleri gereği sürekli hesap yapmak zorunda kalanlar, özellikle çarpma ve bölme işlemlerini hızlandıracak yeni yöntemler aramaktan geri kalmadılar. Logaritma da bu arayışın ürünüdür (bak. logaritma). Daha sonra mühendisler sürgülü hesap cetvelleri kullanmaya başladılar. Bugün birçok insan akıldan ya da kâğıt kalemle uğraşarak yapacağı hesaplan elektronik hesap makineleriyle kolayca yapıyor (bak. Hesap Makinesi). Çok daha karmaşık hesaplar için de bilgisayarlardan yararlanılıyor.
"Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica"