Ortadoğu'daki Buluntular
1880'de Sir Flinders Petrie adlı bir İngiliz, kazı yapmak üzere Mısır'a geldi. Çalışmalan sırasında eski uygarlıklara ilişkin bilgisini derinleştirdi. Toprağın değişik katmanlannda bulduğu çanak çömlek türlerinin ne kadar eskiye dayandığını saptadı.
Mısır'da ortaya çıkanlan eski yapıtlar içinde en heyecan uyandıranı, 1922'de bulunan Firavun Tutanhamon'un mezandır. Mezardan, firavunun mumyasının bulunduğu işlemeli altın bir tabut ile paha biçilmez değerde ve güzellikte takılar çıkanldı. Bu buluntu dünyaya, firavunlann ne kadar zengin olduk-lannı ve ne kadar görkemli bir biçimde gömüldüklerini gösterdi. Bu zenginlik nedeniyle, firavun mezarlan daha ilkçağlarda soyulduğu için, arkeologlann el değmemiş olarak bulduktan mezar sayısı çok azdır (bak. Tutan-hamon).
19. yüzyılın ortalannda Mezopotamya'da (bugünkü Irak), Asur krallannın çok büyük insan ve hayvan heykelleriyle bezenmiş saray-lan bulundu. Bulunanlann bir bölümü Avrupa'ya götürüldüyse de, birçoğu açık havaya çıkanlır çıkanlmaz parçalandı.
Arkeologlar artık bu tür buluntulan koruma yöntemlerini biliyorlar. 1926'da Irak'ta kazı yapan Sir Leonard Woolley, Ur kentinde Sümerler'in kral mezarlarını ortaya çıkardı. Daha önce bulunan taş ve kil tabletlerden, ğin, bir tarlanın altında taştan temeller varsa, yetişen tahıllar hava yağışlı gitmese de, kısa zamanda olgunlaşıp sararır; tarlanın geri kalan bölümü ise yeşil kalır. Eğer tarlanın altında doldurulmuş çukurlar ya da hendekler varsa, buralarda su birikeceği için, ekili ürünün olgunlaşması gecikir ve bu yerler yeşil çizgiler ya da noktalar olarak göze çarpar. Tarlalarda gözlenen bu belirtilerden geçmişin birçok eski yerleşme yeri gün ışığına çıkartılmıştır.
Toprak altında kalmış çanak çömlek ocakları, fırınlanmış kilde bulunan magnetik güçten dolayı, duyarlı magnetometrelerle (magnetik güç ölçme aleti) ortaya çıkarılabilir. Bir zamanlar canlıların yaşamış oldukları yörelerde, organik maddelerin bulunduğu çukur ve hendeklerde de çevrelerine göre daha çok magnetizma vardır. Magnetometre ile yapılan çalışmalar, arkeologlara çanak çömlek ya da çini gibi eşyaların nerelerde bulunabileceğini gösterir.
Elektrik verilerek topraktaki direncin ölçülmesi de başka bir araştırma yöntemidir. İçi nemli toprakla dolu bir hendek daha az, taş duvarlar ya da sert zeminler daha çok direnç gösterir.
Kentlerde toprak yüzyıllar boyunca zarar gördüğü ve çok değiştiği için bu yöntemden yararlanılamaz. Ama kırsal kesimde yapılacak büyük ölçekli çalışmaların ön hazırlığında bu yöntemlere başvurmak zorunludur. Toprak altındaki metal eşyaları bulmak için kullanılan detektörler ise yalnızca yüzeye yakın olanları saptayabilir.
Bir arkeolog ekili tarlalarda dolaşırken, toprak sürülürken ortaya çıkmış bir çömlek ya da çini parçasına ya da tümsek ve çukurlara bakarak da eski kalıntıları bulabilir. Ayrıca, eski haritalardan, belgelerden, yer adlarından ve yerel geleneklerden de yeni ipuçları elde edebilir.
"Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica"