Asıl ön adı Mikolaj, Latincede Nicolaus olan Kopernik 1473 yılında Polonya’da doğdu.
Varlıklı bir tüccar olan babası, Kopernik 10 yaşında iken ölünce,eğitimini dayısı üstlendi.
Krakow Üniversitesi’nden sonra 1497 yılında Bologna Üniversitesi’ne girdi.
Burada matematik ve felsefe öğrenirken astronomiye de ilgi duyuyordu.
İlk gözlemi 9 Mart 1497 günü Aldebaran yıldızının Ay tarafından örtülmesi idi.
Aynı yıl Frombork kilise kuruluna seçildi.Böylece yaşamı boyunca sürecek olan mali güvenceye kavuşmuş oldu.
1501 yılında İtalya’ya giderek Padova Üniversitesi’nde hukuk ve tıp öğrenimi gördü.
1503 yılında Ferrara Üniversitesi’nde kilise hukuku doktora çalışmasını tamamladı.
Aynı yıl ülkesine döndü.1512 yılından itibaren Frombork katedral kurulu temsilciliği görevine başladı.
Ayrıca hekimlik te yapıyordu.
*
Kopernik 1497 yılından itibaren astronomi ile fiilen ilgilenmekteydi.
Aslında yaptığı gözlem sayısı azdı.
Ama gerçekleştirdiği gözlemler Güneş,Ay ve gezegenlerin Yer’in çevresinde izledikleri öngörülen yörüngelerin temel bileşenlerini yeniden hesaplamaya yetecek sayıdaydı.
1497-1529 yılları arasında yapmış olduğu 27 gözlemin sonuçlarını yayımladı.
Yoğun astronomi araştırmalarının yanısıra daha pekçok çalışmalar da yapıyordu.
Örneğin şairlerin şiirlerini Latinceye çeviriyor,para konusunu inceliyordu.
*
Kopernik,astronomi alanındaki çalışmalarında ilerledikçe,Ptolemaios’un evren modelinden kuşku duymaya başlamıştı.
Zaten aynı kuşkuyu başka bilimadamları da dile getirmişlerdi.Kopernik,bu görüşlerden etkilendiğini yapıtlarında belitmiştir.
Ptolemaios’un evren modeli,eski Yunan filozoflarının görüşlerinin bileşimine dayanıyordu,ama kendi katkılarını da içeriyordu.
Bu model yermerkezli,yani jeosantrik idi ve yörüngelerin çemberlerden oluştuğu görüşünü varsayıyordu.
16.yüzyıla gelininceye değin Ptolemaios’un görüşleri astronomiye tümüyle egemendi.
Öyle ki bir dinsel inanç biçimine dönüşmüştü.
Aslında filozoflar arasında evren merkezinin Yer değil Güneş olduğunu öne sürenler olmuştu,ama kabul görmemişti.
Ptolemaios, Güneş,Ay ve gezegenlerin hareketlerine ilişkin gözlemlerin yermerkezli modele uygunluğunu sağlamak amacındaydı.
Bunun için taşıyıcı çember ve ilmek kavramlarını ortaya atmıştı.
Bu sistemde her gezegen ilmek olarak adlandırdığı bir çember üzerinde dolanıyordu.
Bu çemberlerin merkezleri de taşıyıcı çember adını verdiği büyük bir çember üzerinde hareket ediyordu.
Ptolemaios’un sistemi,gezegenlerin gözlenen hareketlerinde ortaya çıkan düzensizlikleri açıklayabilmek için onun zamanında gerekliydi.
Nitekim bu sistem 16.yüzyıla gelininceye değin gözlenen olguları açıklayabilmiş ve astronomlara gök olaylarını önceden haber vermeyi sağlamıştı.
Ama yüzyıllar geçtikçe daha duyarlı gözlemler yapılmaya başlanmıştı.
Artık gökcisimlerinin gelecekteki konumlarının bu modele göre hesaplanması giderek güçleşmişti.
*
Kopernik,çok sayıda ve dışmerkezli çemberlerden oluşan bu karmaşık Ptolemaios sistemine göre daha sade bir sistem düşünüyordu.
Yer’in hareketli olduğu varsayımından yola çıktı.
Gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde düzgün olarak hareket ettiklerini kabul etti.
Yıllar süren matematiksel hesaplar sonucu yeni modelini oluşturdu.Ama görüşlerini hemen yayımlamadı.
1510-1514 yılları arasında hazırladığı ve sadece yakın dostlarına dağıttığı el yazması incelemede Güneş’in gezegenler sisteminin merkezinde yer aldığını ve durağan olduğunu belirtiyordu.
Yıldızların görünürdeki günlük hareketlerinin,Güneş’in yıllık hareketinin ve gezegenlerin görünürdeki geri hareketlerinin Yer’in ekseni çevresindeki günlük dönüşü ile Güneş çevresindeki yıllık dolanımından kaynaklandığını söylüyordu.
Kopernik,günmerkezli sistem üzerindeki çalışmalarını sonraki yıllarda da sürdürdü.
1533 yılında Papa VII. Clemens bu görüşleri olumlu karşıladı.
Ancak Martin Luther,Yer’in ayrıcalıklı konumuna son verdiği ve Kutsal Kitap’a ters düştüğü gerekçesi ile Kopernik’e karşı çıktı.
Kopernik uzun süre tereddüt etti.
Yakın dostlarının ısrarları ile görüşlerini yayımlamayı kabul etti.
Reform öncülerinin karşı çıkmaları sürse de kitap1543 yılında ‘Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine’ adıyla yayımlandı.
*
Kitabın basımına öncülük eden Andreas Osiander adındaki Lutherci din adamı,aslında Güneş’in durağan,Yer’in hareketli oluşunu öne süren bir yapıtın şiddetle tepki göreceğini tahmin ediyordu.
Bu nedenle imzasız olarak yazdığı önsözde,kitapta öne sürülen sistemin, gerçekleri yansıtan bir kuramdan çok,gezegenlere ilişkin hesaplamaları kolaylaştıran bir varsayım olarak ele alınması gerektiğini belirtmişti.
Oysa kitapta Kopernik ,günmerkezli sistemi evrenin gerçek modeli olarak kabul ettiğini açıkça anlatıyordu.
*
Kopernik’in ‘Göksel Kürelerin Dönüşleri Üzerine’ adlı kitabı 6 bölümden oluşur.
Birinci bölümde bazı temel matematik kurallar yer alır.
Yer’in durağan olduğu görüşüne karşı çıkar.
Yermerkezli sistemde diziliş şöyle idi:Yer,Ay,Merkür,Venüs,Güneş,Mars,Jupiter,Satürn.
Kopernik şu sıralamayı öngördü:Merkezde Güneş,Merkür,Venüs,çevresinde Ay olan Yer, Mars,Jupiter,Satürn.
İkinci bölümde yıldızların ve gezegenlerin görünürdeki hareketleri daha önce verilen matematik kuralları ile açıklanır.
Güneş’in görünürdeki hareketinin Yer’in hareketinden kaynaklandığı ortaya konur.
Üçüncü bölüm Yer’in hareketinin matematiksel açıklanması ile ilgilidir.
Diğer üç bölümde Ay’ın ve gezegenlerin hareketleri ele alınır.
*
Kopernik’in günmerkezli kuramı,Ay ve gezegen hareketlerini Ptolemaios’un sistemine oranla daha iyi açıklar.
Ancak Kopernik,gezegenlerin çembersel yörüngeler üzerinde sabit hızla dolandıkları görüşünden vazgeçmemişti.
Bu nedenle gözlem sonuçları ile model arasında uygunluk sağlamak için,Güneş’in,yörüngelerin tam merkezinde yer almadığını kabul etmek zorunda kaldı.
Bu model aynı nedenlerle karmaşık ilmekler sistemini de içeriyordu.
Ama Kopernik,gene de ortaya koyduğu sistemin daha estetik ve ilahi takdire daha uygun olduğuna inanıyordu.
*
Kopernik’in günmerkezli sistemi özgür düşünceli bilim adamlarınca benimsendi.
Herşeyden önce bu model daha yetkindi ve aynı zamanda geleneksel inanışlardan kopuşun simgesiydi.
O güne kadar Aristo’nun savunduğu Yer’in durağan olduğu görüşü ile Ptolemaios’un Yer’in evrenin merkezinde olduğu görüşü kilise tarafından dinsel bir dogma haline gelmişti.
İleri görüşlü bilim adamları kilisenin bu tutumunun bilimsel gelişmeleri engellediğini görüyorlardı.
Kopernik’in kuramı evrene bakış açısında iki önemli değişikliğe yol açtı:
Birinci değişiklik evrenin boyutları ile ilgiliydi.
Yıldızlar gökyüzünde hep aynı sabit konumlarda gözlenmekteydi.
Oysa Yer,Güneş’in çevresinde dolanıyorsa,yıldızların konumlarında dönemsel küçük değişmeler olması gerekirdi.
Kopernik,bu durumu,yıldızları taşıyan kürenin Yer’den çok uzakta oluşuyla açıkladı.
Böylece günmerkezli sistem,evrenin daha önce sanıldığından çok daha büyük olduğu görüşüne yol açtı.
İkinci değişiklik,cisimlerin neden yere düştüklerini açıklıyordu.
Aristo öğretisine göre cisimler,doğal konumları olan evrenin merkezine doğru düşerdi.
Günmerkezli sistem evrenin merkezinin Yer’in merkezi olmadığını ortaya koyunca düşme olgusu yeni bir açıklamayı gerektiriyordu.
Bu açıklama 150 yıl sonra Newton’un evrensel kütleçekimi kavramı ile sonuçlandı.
*
Yerküre artık evrenin merkezi değildi.Normal bir gezegendi.
Bir yaratılış simgesi değildi,öteki gezegenlere bir üstünlüğü de yoktu.
Çevresindeki değişmez evrenin ortasında tek değişim merkezi de değildi.
Artık insanoğlu geleneksel inançlar ve kalıplar sistemine karşı çıkmaya başlamıştı.
Kopernik 1543 yılında öldü. Son düzenleyen Safi; 8 Mart 2018 01:33