Arama

Dil Bilimi - Tek Mesaj #18

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
13 Mayıs 2006       Mesaj #18
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ağız,
Mensubu bulunduğu kültür dili ile aynı dile bağlı lehçe ve şivelerde bazı meselelerini aydınlatmada ipuçlarına sahiptir. Ayrıca bir dilin tarih içindeki gelişimi, diğer lehçe ve şivelerle mukayese imkanını da vermektedir. Bunun yanında yazı dilinin beslenmesi ve geliştirilmesinde diyalektlerin, yani ağızların oynadığı rol çok büyüktür. Fakat şurası açıktır ki, Türkçenin diyalektleri henüz istenildiği gibi tesbit edilmiş olmadığı gibi, bu ağızların tesbiti için gerekli çalışmalar da yapılmış değildir. Hatta yaşayan ağızlar için bir arşivden de mahrum bulunmakta. Batı ülkelerinde bu çalışmalar 100 seneyi aşkın bir süredir tesbit edilmeye çalışılmış, arşivler kurulmuş ve diyalektoloji ile ilgili olarak, dil atlasları bile yapılmıştır.

Almanya'da diyalekt çalışmaları 19. asırda başlamış olmasına rağmen, temeli bir hayli gerilere götürülebilir. Luther bile eserini meydana getirirken halk diline gitmeyi ihmal etmemiştir. Bu ülkede asıl diyalekt çalışmaları Jacob Grimm ile başlamıştır. J.Grimm tarihi dil araştırmalarıyla Alman diyalekt araştırmalarını sağlam bir yola sokmuştur. Fakat Almanya'da asıl diyalekt araştırmalarına romantizmin dayandığı milli ve tarihi varlığa duyulan arzu sebeb olmuştur. Böylece milli düşüncenin temeli sayılan dil üzerine Jacob Grimm, Franz Bopp ve Wilhelm von Humboldt çalışmalara başlamışlardır. Bavyeralı Johann Andreas Schmeller (1785-1852) de bölgesinin ağızlarını gramer bakımından incelemiş ve diyalektoloji (ağız çalışmaları)nin kurucusu olmuştur. Schmeller ağızları fonetik ve morfolojik (ses ve yapı) bakımından dilin eski çağlarını aydınlatan bir vasıta olarak kabul etmiştir. Bu bilginden sonra Almanya'da ağız incelemeleri ve araştırmalarının en önde gelen hedefi ağızların tasnifini yapmak olmuştur. Hatta 1876 yılından sonra sesi esas alan gramerciler ortaya çıkmıştır. Bütün bu çalışmalar mahalli ağızların ses ve yapısı ile kelime servetini ve cümle yapısını ihtiva eden tasviri gramerlerin yazılmasını sağlarken; ağızlara has fonograf arşivlerinin meydana getirilmesini ve neticede Georg Wenker'in gayretleri Alman Devleti Dil Atlası'nı yapmaya kadar götürmüştür.

Buna paralel olarak Fransa'da da diyalekt çalışmaları yapılmış ve Fransa Dil Atlası ortaya konmuştur. Fransa'da bu işi başlatanlar Tourtoulon ve Bringuier olmuş; Jules Gilliéron ile öğrencisi E. Edmond da teşkilatlandırmışlardır. Son iki bilgin işe başlarken Almanya'daki çalışma ve tecrübelerden faydalanmışlarsa da vasıtasız bir metod takib etmişlerdir. Onlar Fransa'da 639 yer seçerek dil malzemesi derlediler. Ayrıca ağızlardaki kelime servetini toplamayı da ihmal etmediler. Neticede 1903 yılında Gilliéron ve Edmond Fransız Dil Atlası'nın elli ciltlik haritasını yayına muvaffak oldular. Eser milyondan fazla dil şeklini ihtiva ediyor ve 1920 haritadan meydana geliyordu.

Türkçe için bu araştırmalar, devrine göre, bütün Türk lehçe ve şivelerini içine alır mahiyette; daha 11. asırda büyük Türk dilcisi ve Türkçe müdafii Kaşgarlı Mahmud'la başlamıştır. Kaşgarlı'dan bu yana ele geçmemiş eserler hariç, Türk diyalekti meşhur Türkolog Wilhelm Radloff'a kadar bu alandaki çalışmalar durmuştur. Kaşgarlı Mahmud'un yolundan giden Radloff bilhassa Türkiye dışı Türklerinin ağız malzemelerini toplayarak bu alanda Türkolojinin önde gelen hadimi olmuştur. 10 cilt tutan Proben'i çeşitli Türk şivelerine ait diyalekt malzemesini ihtiva etmektedir. Proben'in 7. cildi Türkiye ağızlarına ayrılmış fakat bu toplamayı Macar Kunoş yapmıştır.

Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:23