AMERİKAN FUTBOLU
beyzbolun yanı sıra ABD'deki en yaygın spordur. Ragbi ve futboldan kaynaklanan, ama onlardan farklı kuralları olan Amerikan futbolu 1980'lerde ABD dışında da ilgi çekmeye başlamıştır . 17. yüzyıldan beri oynanan bu oyun, zamanla değişerek ve gelişerek bugünkü biçimini almıştır.
91 metre uzunluğunda ve 49 metre genişliğinde dikdörtgen bir sahada, oval bir meşin topla ve ll'er oyuncusu olan iki takımla oynanır. Amaç topu elden düşürmeden rakip takımın kale çizgisinin ötesine götürmektir. Kale çizgisinin ötesinde 9 metre uzunluğunda, son bölge denen bir alan ve bu alanın bitiş çizgisi üzerinde H biçiminde bir kale direği vardır.
Oyun serbest vuruşla başlar. Topu yakalayan takım dört hakta topu en az 9 metre ileri götürmek zorundadır. Bunu başarırsa dört hak daha kazanır ve bu böylece sürer. Eğer bunu yapamazsa top karşı takıma geçer.
Hücumdaki takım topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine götürmeyi başarırsa hem altı sayı hem de kale önünde bir ayak vuruşu hakkı kazanır. Bu ayak vuruşuyla top kale direklerinin üst boşluğundan geçirilebilirse bir sayı daha kazanılır.
Sayı kazanmanın başka bir yolu da saha golüdür. Top sahanın herhangi bir yerindeyken, ayak vuruşuyla gol atılırsa üç sayı kazanılır.
Savunmada da sayı yapılabilir. Savunmadaki takım eğer topu taşıyan oyuncuyu kendi kale çizgisinin gerisine geçmeye zorlar ve onu orada yakalarsa iki sayı kazanır.
Amerikan futbolu 15'er dakikalık dört devrede oynanır. Oyunu beş ya da altı hakem yönetir. Oyuncular düşme ve çarpışmalara karşı koruyucu özel başlıklar ve formalar giyerler, çünkü oyun sırasında şiddetle birbirlerine çarpabilirler.
İlk profesyonel Amerikan futbolu karşılaşması 1895'te Pennsylvania eyaletinin Latrobe kentinde oynandı. 1922'de de Amerikan Ulusal Futbol Ligi kuruldu.
Top taşıyıcı rakiplerine yakalanmaktan kurtulmak için keskin dönüşler yaparken topu sıkıca tutar. Takım arkadaşları onun yakalanmaması için rakiplerini
engellemeye çalışır. Ama bu engellemenin başarılı olmaması durumunda oyuncu kendi hızına ve çevikliğine güvenmek
AMERİKA YERLİLERİ
Avrupalılar batı yarıküresine ya da Yenidünya'ya ayak bastıkları zaman orada yüzyıllardan beri yaşamakta olan Yerli kabilelerle karşılaştılar. Kristof Kolomb onlara los Indos ya da Hintli demişti, çünkü 1492'de ulaştığı o toprakların Hindistan'ın doğusu olduğunu sanıyordu. Daha sonra, İsveçli biyoloji bilgini Linnaeus dünyadaki insanları ırklarına göre sınıflandırırken, derilerinin kızılımsı renginden ötürü onları "kızıl ırk" ya da "Amerikan ırkı" olarak niteledi. Bu yüzden Amerika'nın Yerli halkı uzun süre "Kızılderili" olarak anıldı. Ama insan ırklarını derilerinin rengine göre ayırmak bilimsel olmadığından bu ad bugün kullanılmıyor. Üstelik Amerika Yerlileri'nin hepsi, örneğin Es-kimolar ve Aleutlar Kızılderili değildir.
Amerika Yerlileri ilk kez sınıflandırılırken, değişik diller konuşan, kültürleri birbirlerinden farklı, fiziksel özellikleri bile birbirine benzemeyen 2.000'den çok grup tek bir halk sayılmıştı. Oysa Kuzey Kutup Dairesi'nden Güney Amerika'nın en güney ucuna kadar dağılmış olan Amerika Yerlileri gerçekte Asya'da ya da Avrupa'da yaşayan halklar kadar birbirlerinden farklıdır.
Amerika Yerlileri'nin atalarının bugün Amerika olarak bilinen kıtaya 20 bin ile 40 bin yıl önce geldikleri sanılıyor. Asya'dan gelen Amerika Yerlileri ile Asya halkları arasında belirli kültürel ve fiziksel benzerlikler vardır. O zamanlar belki de bir deniz geçidi olmayan Bering Boğazı'ndan Amerika'ya geçerek zamanla güneye doğru inen Amerika Yerlileri 17 bin yıl önce Kuzey Amerika'nın her yanına yayılmış, 12 bin yıl önce de Güney Amerika'nın güneydeki en uç noktasına varmışlardır.
Amerika Yerlileri'nin Yaşamı
İlk Amerika Yerlileri avcılıkla, kök ve yemiş toplayıcılığıyla yaşamlarını sürdürüyorlardı. Yaklaşık 9.000 yıl önce toprağı işlemeye başladılar ve barınaklar yaptılar. Orta Amerika'nın bazı yörelerinde tarım teknikleri çok geliştiği için büyük kentler kurabildiler; buralarda yaşayanları besleyebildiler. Orta Amerika'nın bu ilk büyük uygarlıklarıyla ilgili bilgileri aztekler, inkalar ve mayalar maddelerinde bulabilirsiniz.
Arkeolojik bulgulara göre Amerika Yerlileri 2.000 yıl önce mısır, fasulye, kabak ve benzeri tarım ürünleri yetiştiriyorlardı. Bazı gruplar akarsuları yönlendirerek ekinlerini sulamayı öğrendiler. Taş ve çamurdan ev yapma tekniğini geliştirdiler; kumaş dokudukları pamuk ve benzeri ürünleri yetiştirmeye başladılar.
Kuzey Amerika Yerlileri arasında konuşulan dillerin sayısı tüm Eskidünya'da konuşulan dillerden daha fazladır. Bazı araştırmacılara göre Avrupalılar, Amerika'ya ayak bastıkları zaman orada 2.000'den fazla dil konuşuluyordu, ama bunların çoğu sonradan yok oldu. Günümüzde o dillerden yaklaşık 500'ü konuşulur.
Din, sanat, evlilik töreleri ve giyimde de Yerliler arasında büyük farklar vardı. Örneğin Amerika Yerlileri'nin simgesi sayılan kuyruklu tüylü başlık ortabatıdaki Büyük Ovalar' da giyilirdi. Başa sarılan türban ise daha yaygındı. Günümüzde Pimeler, Papagolar, güneyde yaşayan kabileler ve Apaşlar türban kullanırlar.
Avrupa uygarlığı ile Yerliler'in uygarlığı arasındaki öteki farklar kullanılan teknolojiden kaynaklanıyordu. Avrupa uygarlığı tekerlek, saban ve ata dayanıyordu. Bunları, Avrupalılar Yenidünya'ya getirdi. Yenidün-ya'nın aletleri ve kap kaçakları ise taş, kemik, kil ve tahtadan yapılırdı. Süs eşyası olarak kullanılan altın ve gümüşten başka madenler çok az biliniyordu. Teleskoplar, pusulalar, saatler, makaralar ve makineler onlara yabancıydı.
Ne var ki, Yenidünya, Eskidünya'ya kinin gibi çok önemli ilaç hammaddelerinin yanı sıra, kauçuk, mısır, beyaz patates, çikolata, yerfıstığı, kabak, sakız, tütün, hindi, akça-ağaç şekeri, yeni bir pamuk türü, domates diye uzayıp giden koca bir listedeki tarım ürünlerini kazandırdı. Çağdaş dünyada kullanılan ürünlerin yarıdan fazlası Amerika Yerlileri'n-ce tanıtılmıştır.
Amerika Yerlileri'nin Bölgesel Özellikleri
Soğuk ve yaşamaya elverişsiz Kuzey Kutup Bölgesi'nde Eskimolar, Aleut Adaları'nda Aleutlar yaşardı . Doğuda Grönland'a kadar uzanan geniş alanda tek dil, tek kültür egemendi. Eskimolar'ın Kuzey Amerika'ya en son göçen grup olduğu sanılmaktadır. Bu yöre Yerliler'inin yaşamı tümüyle avcılık ve balıkçılığa bağlıydı.
Kuzey Kutbu'na yakın yörelerde iki ayrı dil grubuna bağlı kabileler yaşardı. Atabask dillerini konuşanlar Kanada'nın batısı ve Alaska'nın içlerine yerleşmişti. Aralarında Mik-mekler ve Ocibualar'ın da bulunduğu Algon-kin dillerini konuşanlar ise Kanada'nın doğusu ve Amerika'nın kuzeydoğusuna yerleşmişti. Nüfus yoğunluğunun sık olduğu bu bölgede savaşlar hiç bitmezdi. Ocibualar sonunda pirine yetişen göllere ve bataklıklara egemen lular. Avrupalılar'dan elde ettikleri silah-'a Büyük Ovalar'a ve güneye inmeyi başarizon avladıkları bu bölgelerde başka ile sürekli çatıştılar. 16.-17. yüzyıllardaki kürk ticareti ise bölgedeki bazı Yerli grupların dağılmasına neden oldu.
Bugünkü Kanada'nın Büyük Okyanus kıyılarında, Alaska'nın bir bölümünde ve ABD' nin Washington eyaletini içine alan yörelerde yaşayan Kuzeybatı Kıyısı Yerlileri'nin yaşamı Avrupalılar'ın ve Amerikalı tüccarların getirdiği alet ve eşyalarla yeni bir biçim kazandı. Ama 19. yüzyılın sonuna doğru gene Avrupalılar'ın getirdiği yeni hastalıklar, alkollü içkiler ve savaşlar sonucu Yerliler'in sayısı azaldı.
Kuzeybatı Kıyısı halkı çok güzel sanat ürünleri yarattı. Amerika Yerlileri'nin ortak mülkiyet geleneğinin tersine, Kuzeybatı Yerlileri kişi olarak mal-mülk edinmeyi severlerdi. Kabile üyelerinin kilimleri, kanoları ve köleleri vardı. Bunlara, öbür kabile üyelerine gösteriş yapmak için önem verirlerdi. Örneğin Kuvakiyutlar arasında zengin kişilerin saygınlığını göstermek amacıyla düzenlenen bir törende, ya sahip olunan özel eşyalar başkalarına verilir ya da yok edilirdi. 19. yüzyılın sonunda geleneksel kuzeybatı kültüründen geriye çok az iz kalmıştı.
California'da ve Büyük Havza'da Koman-çiler, Kılamatlar ve Payuteler yaşarlardı. 1680'de bölgeye atların gelmesiyle bunların birçoğu bizon avlamak için doğuya, Büyük Ovalar'a akın ettiler. Geride kalanlar ise en sonunda topraklarını Avrupalılar'a kaptırdılar.
California yöresinde, aralarında Modoklar, Pomolar ve Çumaşlar'ın da bulunduğu yaklaşık 200 bin insan yaşıyor ve 200 ayrı dil konuşuluyordu. İspanyollar bölgeye ilk olarak 1542'de geldiler. Bölge halkının geleneksel yaşam biçimi son darbeyi altına hücum döneminde yedi. 1900 yılına gelindiğinde acımasızca katledilen yerli halktan geriye 15 bin kişi bile kalmamıştı
Batıdaki Büyük Ovalar'da yaşayan Yerliler, Avrupalılar'ın gelişinden, özellikle de 17. yüzyılda atların yaşamlarına girmesinden çok etkilendiler. Atların kullanılmasından önce yük taşımak için köpeklerden yararlanılırdı.
Atlar hem daha uzaklarda avlanmalarını, hem de uzak kabilelerin birbiriyle alışveriş yapmasını sağladı. 18. yüzyıldaki Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında bu yöredeki halkın çoğu artık "Atlı Yerliler"di.
Ova Yerlileri'nin 18. yüzyıldaki yaşam düzeni 19. yüzyılın başlarında yıkıldı. Tüfeğin ve hastalıkların doğurduğu karışıklık, büyük av hayvanı sürülerinin yok edilmesiyle büsbütün kötüleşti. Topraklarını Avrupalılar'a satarak kamplara (Yerliler için ayrılmış topraklar ya da koruma bölgeleri) yerleşmek zorunda kaldılar.
Kuzey Amerika'nın doğusundaki ormanlarda yaşayan İrokua ve Algonkin dillerini konuşan Yerliler, Avrupalı göçmenlerin kıyımına ilk uğrayanlar arasındaydı.
Batı Amerika'da, Yerli kültürünün doruğunu, günümüzde Pueblolar olarak adlandırılan halk oluşturdu. Bugünkü New Mexico'nun kuzeyinde ve Arizona'da yaşayan Pueblolar tek bir grup değildi; değişik diller konuşan çeşitli gruplardan oluşmuştu. Hopiler ve Zu-niler'in de aralarında olduğu bu halklar uzun süre aynı çevrede yaşadıkları ve birbirlerini etkiledikleri için benzer özellikler gösteriyorlardı. Uygarlıklarının en gelişkin dönemi yaklaşık 700 yıl öncedir. Pueblolar bazı kabileler gibi krallar ve şeflerle yönetilmezdi; her zaman demokratik bir yönetimleri oldu. Dahası, Pueblolar ve Pimeler barışçıydılar; kene lerini savunma dışında savaşmazlardı.
Pueblolar'ın yerleşim biçimi, mağa larında ya da büyük kaya çıkıntıları yaptıkları barınaklardan, yan yana sıralanmış kerpıc ve taş evlerden oluşan kasabalara doğru gelişti. Kimi zaman bu barınaklar birleşerek birçok katlı büyük bir "apartman" biçimini alırdı. Bu yapıların tahıl depoları, dinsel toplantıların yapıldığı yeraltı odaları ve yüzlerce insanı barındıracak bölümleri vardı.
1590 dolaylarında İspanyollar Meksika'dan kalkarak Pueblolar'm ülkesine girdiler. Kuşaklar boyu süren İspanyol egemenliği I690'da Pueblolar'm ayaklanarak yabancıları bölgelerinden çıkarmalarıyla son buldu. Birkaç yıl sonra İspanyollar bölgeyi yeniden işgal ettiler. Sonunda barış sağlandı, ama Pueblo-lar hiçbir zaman İspanyollar'a tam anlamıyla boyun eğmediler. Günümüzde gerek Pueb' lar'm, gerek bölgedeki öteki halkların k! lerinin izleri görülebilir.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica