Arama


kelrapunzell - avatarı
kelrapunzell
Ziyaretçi
17 Eylül 2008       Mesaj #7
kelrapunzell - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Pasakli_Prenses adlı kullanıcıdan alıntı

Hiperaktif çocuklar tedavi edilmezse suça eğilimli bir genç olabiliyor






Çocuğun okul başarısını ve aile ilişkilerini etkileyen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nun (DEHB) tedavi edilmemesi halinde, ilerideki yaşlarda önemli sorunlara yol açacağı bildirildi.
Uzmanlara göre, tedavi görmeyen DEHB olan çocukların yüzde 40'ı, 16 yaş civarında adi suça karışıyor.
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eyüp Sabri Ercan, DEHB'nin okul çocuklarının yüzde 5'inde görüldüğünü belirterek, ''Bu durum, aileler tarafından (tembellik, ilgisizlik) diye geçiştiriliyordu. Ancak son dönemde insanlarda bilinçlenme söz konusu. Bu yüzden, hastalıkla ilgili başvurularda artış var'' dedi.
DEHB ve tedavisi üzerinde 6 yıldır birim şeklinde çalıştıklarını bildiren Ercan, hastalığın erken yaşta tanı ve tedavisinin çok önemli olduğuna dikkati çekerek, tedavide yüzde 90 oranında başarı elde ettiklerini dile getirdi.
Ercan, aşırı hareketlilik, isteklerini erteleyememe ve dikkatini derslerine toplayamama gibi sadece DEHB belirtileri olan çocuklara oranla, bu belirtilere ek olarak, kavga etme, söz dinlememe, yalan söyleme veya okuldan kaçma gibi davranış bozukluğu belirtileri taşıyan çocukların, anneleri tarafından ''çok sert şekilde cezalandırıldıklarını'' ifade ederek, şunları söyledi:
''Bu çocukların sevilmemeleri ve ağır biçimde ihmal edilmeleri söz konusu. Normal çocukların annelerinin yüzde 5'i çocuklarını dövdüklerini belirtirken, DEHB olan çocukların annelerinin yüzde 25'i,hem DEHB hem de davranış bozukluğu olanların annelerinin ise yüzde 50'si çocuklarını dövdükleri belirtmiştir. Bu durum, ilerideki yaşlar için çok tehlikeli.''
DEHB'nin ''organik temelleri bulunan kalıtımsal bir bozukluk'' olduğunu belirten Ercan, ''(Sünnet olunca, buluğ çağına gelince ya da kardeşi olunca düzelir) gibi yersiz inanışlar aileleri oyalamaktan başka bir işe yaramaz'' diye konuştu.
Ercan, DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların ''kesinlikle bağımlılık riski olmadığını'' ifade ederek, şöyle devam etti:
''DEHB'li çocuk tedavi olmazsa, ilerideki yaşlarda madde bağımlılığı riski, şiddete eğilim, anti sosyal özellikler, kişilik bozuklukları gelişiyor. Suça eğilim meydana gelebiliyor. Bu çocuklar yetişkinlik dönemlerinde akademik başarısızlık, evlilik başarısızlığı, trafik kazalarıyla ve depresyonla karşılaşabiliyor. Bu konuda ailelerin daha fazla bilinçlenmesi amacıyla, Atatürk Kültür Merkezi'nde 4 haftalık eğitim grupları oluşturuyoruz.''
Uzmanların bu alanda yaptıkları çalışma sonuçlarına göre, DEHB'nin tedavi edilmemesi durumunda, özellikle erkek çocukların yüzde 40'ı 16 yaş civarında adi suça karışıyor. Yüzde 52'sinde alkol ve uyuşturucu alışkanlığı görülürken, yüzde 30'u ise eğitimini sürdüremiyor. Çocukların yüzde 70'i ilişkilerinde sorun yaşıyor, yüzde 10-20'sinde belirgin işlev ve yeti kaybı oluyor.
Hastalığın erkeklerde, kızlara göre 3-4 kat daha fazla görüldüğüne işaret eden uzmanlar, şunları öneriyor:
''Bu çocuklarla sıklıkla göz göze gelmeye çalışın ya da omzuna, başına dokunun. Ödüllendirmeyi artırın. Kınamaları incelikle, öfkelenmeden, yaratıcı cezalarla yapın. Sıklıkla yaptığı işi kontrol edin. Sınıf içinde liderlik rolü, sorumluluk ve güven verin. Sınıfta, öğretmenlere yakın ve sakin bir arkadaşının yanına oturtun. Sınav zamanlarında öğretmen-aile işbirliğine gidin. Verilen çalışmayı bitirebilmeleri için ek süre tanıyın.''


ÖZELLİKLE ÖĞRETMENLER
hiperaktif çocuğun neyi kasıtlı neyi elinde olmadan yaptığını ayırt edemiyorlar .Çocuğun derste kıpır kıpır yerinde duramadığını ,özellikle çok kolay kışkırtıldığını fark eden sınıf arkadaşları tarafından özellikle ders esnasında "öğretmene çaktırmadan gizlice dürtüldüğünü" ve bu şekilde dersi kaynatma vasıtası olarak kullanıldığını ,bir kez kontrolden çıktığı zaman kolay kolay sakinleşmesinin mümkün olmadığını bilerek çocuğa ceza vermeden önce ne yaptığının farkında olup olmadığını sormaları ve niye yaptığını açıklamalarına izin vermeleri çok iyi olur .

örnek :ilkokul ikinci (ben birinci sınıfı okumadım)sınıfta bir arabayı çizdiğim için şikayet edilmiştim
çok sevdiğim bir insana -komşuya ait olan arabayı çizmem onları çok üzmüş ama bana niye yaptığımı sormuşlar ben arabayı çizmediğimi arabanın üstüne imzamı attığımı söylemişim -yani kötü niyet yokmuş ,okuma yazmayı yeni öğrenmiştim ve önüme gelen her yere yazı yazıyorduım herhalde Msn Happy (bana ailem anlattı )

suça yönelme çoğu kez etrafı tarafından kötüye kullanılma ve öfke kontrolünün zayıf olması ile ilgili olabilir çünkü aslında sıcakkanlı ,kolay risk alan insanlara çok çabuk ve gerektiğinden fazla güvenen insanlarız ,zeki olsak bile kurnaz olamıyoruz ,saf ve çocuksu olma eğilimimiz var sevgi ilgi açlığı ,okulda dışlanma ,arkadaş edinmede yaşanan zorluklar ,istenmeme, sevilmeme duygusu ,kendini ispatlama arzusu ,kör cesaret , düşünmeden davranmak -dürtüsellik de girince kendi ne olduğunu anlamadan suç işlemiş ya da suça yönelik alt gruplara ,çetelere girmiş-sırf kabul edilme ve arkadaş edinme ugruna - hiperaktif çocukları kurtarmak hiç de kolay olmaz.

her hiperaktifin öncelikle öğrenmesi gereken şey :

kendini kontrol et yoksa başkaları seni kontrol eder!