Arama

Bilecik - Tek Mesaj #3

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Eylül 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
BİLECİK Karadeniz, İç Anadolu, Ege ve Marmara bölgelerinin birbiriyle komşu oldu­ğu bir alanda yer alan Bilecik ilinin toprakla­rı, dağlar arasına sıkışmış bir yayla görünü­mündedir. Ekonomik yönden çevresindeki illere göre olanakları dar ve nüfusu seyrek olan Bilecik'in Türk tarihinde önemli bir yeri vardır. Kayı boyundan küçük bir aşiret Ertuğ-rul Gazi önderliğinde Söğüt'e yerleşmiş ve böylece Osmanlı Devleti'nin temelleri bu topraklar üzerinde atılmıştır. Ertuğrul Ga-zi'nin ölüm yıldönümü olan 10 Eylül'de Sö­ğüt'teki Ertuğrul Gazi Türbesi'nde her yıl anma töreni düzenlenir. Yayla köylerinden gelen yörüklerin de katıldığı bu anma günün­de hava açık da olsa yağmur yağacağına inanılır.


Doğal Yapı





İl toprakları Sakarya Irmağı tarafından ikiye bölünmüş gibidir. Eskişehir ili yönünden do-ğu-batı doğrultusunda Bilecik ili topraklarına giren Sakarya önce kuzeybatıya, sonra kuze­ye yönelir ve Osmaneli yakınlarında kuzeydo­ğuya dönerek Sakarya iline geçer. Sakarya Irmağı'nın bir yay çizerek geçtiği il toprakları doğuda Sündiken, güneybatıda Domaniç, ku­zeybatıda Katırlı (Avdan), kuzeydoğuda da Kapıorman dağlarının uzantıları tarafından kuşatılmıştır. İlin en yüksek noktası Yirce Dağı'nda 1.906 metre yüksekliğindeki Tav-şantepe'dir.
Yöredeki varlıklarını hâlâ koruyan yörük-ler ilin orta kesimindeki yaylalarda hayvanla­rını otlatırlar.

Osmaneli yakınlarında genişle­yerek alüvyonlu bir ova oluşturan Sakarya vadisinde tarım yapılır. İstanbul'u Anado­lu'ya bağlayan demiryolu, pek çok köprü ve tünelden geçerek Sakarya ve kollarından biri olan Karasu vadilerini aşar. Sakarya Ir-mağı'na Bilecik ilinde katılan öteki kollar, Bursa ilinden gelen Göksu, Bolu ilinden gelen Göynük ve Gölpazarı yöresinden gelen Akçay akarsularıdır. İl sınırları dışında Por­suk Çayı'na katılan Sarısu Çayı üzerinde, taşkınları önleme ve sulama amacıyla Dodur-ga Barajı kurulmuştur.

Bilecik ilinin iklimi

bir yandan İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi'nin İçbatı Anadolu bölümü, bir yandan da Marmara ve Karade­niz bölgeleri iklimleri arasında geçiş özellikle­ri gösterir. Karasal ve ılıman iklimin kesiştiği bir yörede yer alan Bilecik'te kışlar yaylalarda soğuk ve kar yağışlı, vadilerdeki kuytu alan larda oldukça ılık geçer. Yazlar ise sıcak ve kuraktır

Yaylalarında otsu bitkilerin egemen olduğu Bilecik ilinin dağlık kesimleri ormanlarla kap­lıdır. İl alanının beşte birini kaplayan orman­lar, alçaklarda meşelerden, orta kesimlerde gürgen ve kızılçamlardan, yükseklerde de kayın, karaçam ve sarıçamlardan oluşur


Tarih



Bilecik adının nereden geldiği konusunda çeşitli söylentiler vardır. Bunlardan bir tanesi­ne göre doğudan gelen bir topluluk Bilecik yöresinde kuracakları kentin temellerini kaz­maya başlar. Bir gün haberleri olmaksızın, kullandıkları araç ve gereçlerin başka bir yere taşınmış olduğunu görürler. Bu olay temel kazma süresi içinde birkaç kez yinelenir, araç ve gereçler hep aynı yere taşınır. Topluluğun yaşlı üyelerinden biri bu durum karşısında "Bileydik kentin temellerini buraya atardık" der. Söylentiye göre bu "bileydik" sözü za­manla değişerek Bilecik olmuştur. Yapılan araştırmalar İÖ 3000'de Bilecik yöresinde bazı yerleşme yerlerinin kurulmuş olduğunu göstermektedir. İÖ 1200'lerde Frigler'in ege­menliğine giren bölge, daha sonra Persler'e bağlandı. Bitinya ve Roma yönetiminden sonra Bizans sınırları içinde kalan Bilecik'te, Belokome Kalesi adıyla bilinen bir kale vardı. Kentin 4 km güneybatısındaki Agrilion ile 25 km doğusundaki Belokome kentlerinin kalın­tıları günümüzde de görülebilir.


İslam dininin yayıldığı dönemlerde İslam ordularının değişik zamanlarda Bilecik'e gel­dikleri ve Söğüt kasabasını 807'de fethettikle­ri bilinmektedir. Kayı boyundan ayrılan kü­çük bir topluluğa önderlik eden Ertuğrul Gazi 8. yüzyıl sonlarına doğru Söğüt'e yerleşmişti. Ertuğrul Gazi'nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Osman Gazi, Belokome Kalesi'ni 1299'da Bizans tekfurundan aldı. Hemen ardından Anadolu Selçukluları tarafından bir uçbeyliği olarak Osman Gazi'ye verilen Bile­cik toprakları böylece bir devletin doğuşuna sahne oldu


Ekonomi





Bilecik ilinde yaygın ekonomik etkinlik tarım­dır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler şe­kerpancarı, buğday, domates, arpa, karpuz, üzüm, soğan, kavun ve patlıcandır. Yaylala­rında hayvancılık yapılan Bilecik ili, eskiden çok önemli bir gelir kaynağı olan ipekböcek-çiliğinde bugün de ülke çapında Bursa'dan sonra ikinci sıradadır. Bira üretiminin önemli hammaddelerinden biri olan şerbetçiotu, Bi­lecik ilinin önde gelen bitkisel ürünlerinden-dir. İlin en büyük kenti olan Bozüyük (1985'te nüfusu 25.130), aynı zamanda bir sanayi merkezidir. Bozüyük'te seramik, **­pul, kâğıt üreten; demir dökümü yapan çeşitli fabrikalar vardır. Yeraltı kaynakları bakımın­dan oldukça zengin olan il topraklarında antimon feldispat, kaolin, sanayi kili, tuğla-kiremit hammaddesi, magnezit ve bitümlü şist içeren maden yatakları vardır

İÖ. 3000 yıllarında tunç yapımı için kalay çıkartıldığı bilinen Bilecik Anadolu'nun Tunç Çağı'na geçiş sürecinde önemli bir yere sahip­tir. Daha sonra Bilecik hem maden ticaretin­den ötürü, hem de Trakya ve Anadolu arasında bir bağlantı noktası olması nedeniyle hızla gelişmiştir. Bizans döneminde bu devle­tin ileri karakolu durumunda olduğu için Selçuklular buraya sık sık akınlar düzenlemiş­lerdir. Türkler ile Bizanslılar arasında kent birkaç kez el değiştirmişse de Bizanslılar egemenliklerini, kenti Osman Gazi alana kadar sürdürmüşlerdir.

19. yüzyıl sonlarında Hüdavendigâr (Bursa) vilayetinin Ertuğrul (Bilecik) sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Bilecik, Kurtuluş Sava­şı sırasında üç kez Yunan işgaline uğradı ve 6 Eylül 1922'de işgalden kurtuldu. Kurtuluş Savaşı'nın ilk yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin temsilcileri olan Mustafa Kemal Paşa ve Miralay İsmet Bey (İnönü) ile İstanbul hükümetinin temsilcileri olan Ah-med İzzet ve Salih paşalar arasındaki ilk görüşmenin Bilecik istasyonunda yapılmış ol­ması kentin tarihinde önemli bir olaydır. İstanbul-Ankara demiryolu ve karayolunun geçtiği Bilecik kenti, Sakarya'ya katılan Kara­su'nun kollarından Tabakhane Deresi vadi­sinde kurulmuştur. Kent, birbirinden 5 km uzaklıktaki iki ayrı yerleşmeden oluşur. Eski kent, Yukarı Bilecik adıyla anılır. Öteki yerleşme ise kentin demiryolu istasyonu ve çevresinde kurulmuştur. Küçük ve gelişme­miş bir ticaret merkezi görünümünde olan Bilecik'te bir devlet hastanesi, bir de meslek yüksekokulu vardır.

Kentin nüfusu 18.506'dır (1985).



Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica



Son düzenleyen asla_asla_deme; 27 Aralık 2008 21:15
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....