Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
22 Eylül 2008       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

BİZANS İMPARATORLUĞU, Doğu Roma İmparatorluğu olarak da bilinir.


İS 330'da Roma İmparatoru Constantinus, İÖ 7. yüzyıl­da Yunanlılar'ca kurulmuş olan Byzantion (Bizans) kentine Konstantinopolis (Constan-tinus'un kenti") adını vererek başkent ilan etti. Konstantinopolis (bugünkü İstanbul), Roma İmparatorluğu'nun batı kesiminin 476'da parçalanmasından sonra yaklaşık 1.000 yıl boyunca varlığını korumuş olan Bizans İmparatorluğu'nun yönetsel, kültürel ve ekonomik merkezi oldu . Avrupa ile Asya'yı ayıran bir boğazın kıyısındaki elverişli limanıyla, büyük bir imparatorluğun başkenti olmaya çok uy­gun bir kentti.

Ad:  Bizansİmparatorluğu2.JPG
Gösterim: 3191
Boyut:  48.2 KB
Roma'dan senatörler ve yüksek memurlar getirterek yeni bir hükümet kuran Constanti­nus kenti görkemli yapılarla donattı. Ro-ma'nın putperest olmasına karşılık, Konstan­tinopolis bir Hıristiyan başkenti oldu. Cons­tantinus Hıristiyanlık dininin varlığını sürdür­mesine izin vermekle kalmadı, kendisi de bu dini benimsedi .

Bizans İmparatorluğu yöneticileri kendile­rini Roma İmparatorluğu'nun gerçek mirasçı­ları kabul ediyorlardı. İS 337'de Constanti-nus'un ölümünden sonraki birkaç yüzyıl bo­yunca, Roma ile Konstantinopolis'in ilişkileri bozulmadı. Ama İS 4. ve 5. yüzyıllarda Roma İmparatorluğu'nun batı kesimi küçük devlet­lere ayrılıp parçalanırken, bütünlüğünü ko­rumayı başaran Bizans İmparatorluğu, batı­dan bağımsız olarak Doğu Akdeniz'deki ege­menliğini korudu. Bizans İmparatorluğu Yu­nan ve Roma uygarlıklarının son merkezi oldu.

İmparatorluğun Kuruluşu (610'dan Öncesi)


Julianus (361-363) döneminde putperestliği yeniden canlandırma girişimleri sırasında, Hı­ristiyanların okullarda eğitim vermeleri ya­saklandı ve putperestliği destekleyici yasalar çıkarıldı. Julianus'un ölümünden sonra Hı­ristiyanlık yeniden güçlenmeye ve yayılmaya başladı.

4. yüzyılın sonlarına doğru Vizigotlar, Ro­ma'yı ve Konstantinopolis'i ele geçirmek iste­diler . I. Theodosius (379-395), istilacıları Balkanlar'da yendi ve onları Tuna Irmağı dolaylarında yerleşmeye zorladı. Hı-ristiyanlık'ı benimseyerek putperest dinleri yasaklayan Theodosius, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarını birlikte yöneten son impa­rator oldu.

Theodosius'un ölümünden sonra Batı Ro­ma İmparatorluğu'na saldıran Got kavimleri, 410'da Roma'yı ele geçirdiler. Öbür barbar kavimlerden Vandallar Kuzey Afrika'ya, İs­panya'ya ve İtalya'ya girdiler. 5. yüzyıl sonlarında saldırıya geçen Germen kavimleri Batı Roma İmparatorlu-ğu'na son verdiler. Bizans İmparatorluğu ise saldırganları püs­kürttü. Balkanlar'dan saldıran Slavlar'ı, do­ğudan gelen Sasaniler'i yenilgiye uğratarak gücünü korumayı başardı.

6. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun en güçlü yöneticisi I. Jüstinyen (527-565), uzun savaşlar sonucu Kuzey Afrika, İtalya ve Doğu İspanya'yı yeniden ele geçirdi. Büyük bir haraç ödeyerek, İran kralı ile "Sonsuz Barış" anlaşmasını gerçekleştirdi. Jüstinyen döne­minde, siyasal ve dinsel uyuşmazlıklar 532'de Nika Ayaklanması adıyla bilinen bir halk ayaklanmasına dönüştü. Komutan Belisarios ayaklanmacıları Hipodrom'da (bugünkü At Meydanı) kıstırarak 30 bin kişiyi öldürttü. Jüstinyen bundan sonra eskisine göre daha da güçlendi.

Jüstinyen'in en kalıcı reformlarından biri, Roma hukukunu derleyip düzenlemesi oldu. Hukuk bilginlerinden kurulu bir komisyonun uzun çalışmalar sonunda oluşturduğu bu der­leme Corpus Iuris Civilis ("Medeni Hukuk Yasaları") olarak bilinir ve daha sonra Avru­pa hukukunun gelişmesine temel olmuştur.

Jüstinyen, imparatorluğu süresince putpe­restliği ortadan kaldırmaya ve Hıristiyanlık dünyasını aynı çatı altında toplamaya çalıştıy­sa da başarılı olamadı. Öldüğünde impara­torluk savaşlardan yıpranmış, din aynlıklany-la bölünmüş ve barbar kavimlerin saldırısıyla yüz yüze kalmıştı.

Müslüman Akınları ve Dinsel Uyuşmazlıklar (610-867)


Bizans İmparatorluğu 7. yüzyılda ve 8. yüzyı­lın ilk yansında doğuda, Müslüman devletler ile Pers ordulannın saldınsına uğradı. Batıda Germenler ve öbür barbar kavimler Roma uygarlık merkezlerini ele geçirdiler. Balkan­lar'da yerleşen Sırplar ve çeşitli Slav kavimleri ise Konstantinopolis'e sürekli baskıda bulu­nuyorlardı. 610'da, Mısır askeri valisinin oğlu Herakleios (Herakleius) Bizans tacına el koydu. Persler'i geri püskürttü; Konstantinopolis'in savunmasını güçlendirdi.

Herakleios, Tuna Irmağı ötesinden gelen saldırgan Avarlar'ı da yendi. Bulgarlar ve öbür Slav kavimlerin desteğiyle Avarlar, Bal­kanlar'da imparatorluk sınırlannı zorluyorlardı. Araplar yeni yayılmaya başlayan İslam dininden aldıklan güçle Bizans'a saldınya geçtiler; 632'de Suriye ve Filistin'in denetimi­ni ele geçirdiler. İskenderiye teslim olduktan sonra, 642'de Mısır da Araplar'ın egemenliği­ne girdi.

674-678 yılları arasında Araplar birçok kez Konstantinopolis'i ele geçirmeye çalıştılarsa da kent direndi. 8. yüzyıl başlannda, Herak­leios soyunun egemenliği son buldu. Bulgar­lar ve Araplar, Bizans'a yeniden saldırdılar. 717'de İsauria (İsoriya) hanedanının ilk tem­silcisi III. Leon (717-741) Arap ve Bulgar saldırılannı geri püskürttü. Daha sonra tahta çıkan V. Konstantinos Bulgarlar'a karşı dü­zenlediği seferler sonucu düşmanını zayıf düşürmeyi başardı.

Bu savaş yıllan boyunca, Bizans'a özgü bir kültür ve siyasal gelenek oluştu. Bizans İmpa-ratorluğu'nda, Batı (Roma) kültürü ve Latin­ce yerine, Yunan dili ve kültürü egemen oldu. Giderek artan din uyuşmazlıklan sonucunda, imparatorluğun batısı ile doğusu arasındaki kopuş iyice kesinlik kazandı.

İmparatorluk içerdeki din uyuşmazlıklan ve dışardan gelen saldınlar sonucu güçten düştü. Zayıf yöneticilerin başta bulunduğu dönemde, Konstantinopolis'in güçlü surlan olmasaydı, 8H'de Bizans ordusunu bozguna uğratan Bulgar kavimlerinin kenti almasını önlemek mümkün olmayacaktı.

Güçlenme Dönemi (867-1081)


Bizans İmparatorluğu yetenekli yöneticiler ve komutanlar yetiştiren Makedonya hanedanı döneminde, 867-1056 arasında altın çağını yaşadı. Ülke zengin bir uygarlık merkezi oldu. Hanedanın kurucusu I. Basileios (I. Vasil; 867-886) Anadolu'daki topraklan geri almaya başladı. I. Basileios ve VI. Leon (886-912) yönetimleri sırasında, imparatorluk hukuku yeniden düzenlenerek, hukukçulann daha kolay uygulayabileceği bir duruma getirildi. II. Nikephoros Phokas (963-969), Girit ve Kıbns'ı yeniden ele geçirerek Doğu Akdeniz' de Bizans'ın üstünlüğünü sağladı; Suriye ve Balkanlar'da önemli topraklar kazandı. Ko­mutanı İoannes Tzimiskes (969-976) Balkan­lar'da yaptığı savaşlarda Ruslar'ı geri püs­kürttü.

Dönemin en büyük yöneticisi II. Basileios (II. Vasil; 976-1025), 1001'de Araplar'la bir anlaşma yaparak, Kuzey Suriye'nin denetimi­ni ele geçirdi. 1018'de Bulgar ordusunu yene­rek, Bulgar topraklarının Bizans yönetimine girmesini sağladı ve Anadolu'da eskiden yiti­rilmiş topraklan geri aldı. İtalya'da Napoli ve Venedik devletleri Bizans İmparatorluğu'nun gücünü tanımak zorunda kaldılar. İS 10. ve 11. yüzyıllarda yapılan Venedikte'ki Aziz Mark Kilisesi daha önce kenti yöneten Bizans İmparatorluğu 'nun etkilerini yansıtır.

II. Basileios'tan sonra İtalya'da ve Balkan­lar'da ayaklanmalar baş gösterdi. 1055'te İran'ı ele geçiren Selçuklular, Anadolu'ya doğru ilerlemeye başladılar. 1071'de Malaz­girt'te İmparator Romen Diyojen, Selçuklu Sultanı Alp Arslan'a yenilerek tutsak düştü. Selçuklular bundan sonraki 10 yıl boyunca Anadolu'ya akınlannı sürdürerek, Konstantinopolis'i tehdit ettiler.

Güçsüz yöneticiler döneminde, Konstanti-nopolis'in güçlü patriki ile papa arasındaki görüş ayrılıklan sert tartışmalara yol açtı. Bunun sonucu olarak 1054'te Roma Katolik Kilisesi ile Yunan Ortodoks Kilisesi birbirin­den bağımsızlaştı.

Haçlı Seferleri (1081-1204)


1081'de İznik sınınna dayanan Selçuklular Bizans için önemli bir tehlike oluşturmaya başladılar. Batıdaki yeni tehlike ise Güney İtalya'ya egemen olan Normanlar'dı. Komne-nos hanedanından İmparator I. Aleksios (I. Aleksi; 1081-1118) Konstantinopolis'i ele ge­çirmek isteyen Normanlar'a karşı Venedikli-ler'den yardım sağladı. 1085'te Normanlar'ın önderi Robert Guiscard'ın, bir sonraki yıl da Selçuklu sultanının ölmesi bu tehlikeli duru­mu bir süre için geciktirdi.

1096'da Avrupa'dan ilk Haçlı ordusu gelin­ce, I. Aleksios Haçlılar'la, Selçuklular'dan alacaklan topraklan Bizans'a geri vermeleri konusunda anlaştı. Ama Haçlılar Bizans İm-paratorluğu'nu desteklemekten çok, Kutsal Topraklar'ı (Kudüs) ele geçirmek istiyorlardı. Kudüs'e doğru ilerlerken aldıkları yerlerde kendi kralhklannı kurmak isteyen Haçlı şö­valyeleri, Bizans İmparatorluğu'na yardım edecek yerde, yeni sorunlar yarattılar.

Venedikliler'in Mısır'ı ele geçirmek üzere başlattığı IV. Haçlı Seferi, amacından saptın-larak Bizans'ın işgaliyle sonuçlandı. Saldırılar sırasında Konstantinopolis'ten sürülen III. Aleksios'un yerine Latin düşmanı V. Aleksi­os tahta çıktı. Konstantinopolis'in 13 Nisan 1204'te düşmesinden sonra kenti acımasız bir biçimde talan eden Haçlılar hazineyi de yağmaladılar. Ortaçağın bu en büyük kenti neredeyse yoksullaştı.

Latin Egemenliği (1204-1261)


Bizans İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Konstantinopolis'te, Flandre Kontu Baudo-uin'in yönetiminde bir Latin imparatorluğu kuruldu. Roma'ya sadık bir patrik başa geti­rildi. Bizans İmparatorluğu'nun öbür kesim­leri Haçlı önderlerince yönetilen Latin devlet­leri oldular. Venedik, Akdeniz'i denetleyebil­mek için önemli ada ve limanlara sahip çıktı. Haçlılar'ın el koymadığı Bizans topraklarında bağımsız Bizans devletçikleri kuruldu. Bu devletlerin en güçlüsü Anadolu'da Nikaia' daydı (İznik). Son Bizans hanedanından I. Theodoros Laskaris 1208'de, kendi atadığı bir Rum Ortodoks patriğinin elinden taç giyerek, "Roma imparatoru" ilan edildi. Ondan sonra gelenler Nikaia egemenliğini Avrupa'ya ka­dar genişleterek Konstantinopolis'i çevrele­yen toprakları ele geçirdiler. Bizans devlet­çikleri içinde Bizans'ı devam ettiren Nikaia İmparatorluğu oldu.

Nikaia imparatorlarından IV. İoannes'i tahttan indiren general Mikhael (Mihail) Palaiologos, VIII. Mikhael adıyla taç giydikten sonra, 1261'de Konstantinopolis'e girerek La­tin egemenliğine son verdi. Böylece Bizans'ta Palaiologoslar (Paleologlar) dönemi başladı.

Son Dönem: Osmanlılar'ın Konstantino­polis'i Fethi (1261-1453)


Palaiologos hanedanı yönetimi ele aldığında imparatorluk topraklan Konstantinopolis, Trakya, Selanik, Makedonya'nın bir bölümü, Ege Denizi'nde birkaç ada ve Nikaia Prensli-ği'nden oluşuyordu. VIII. Mikhael, impara­torluğun eski gücünü kazanması ve ticaretin yeniden canlanması için önlemler almaya baş­ladı. Yunanistan'ın büyük bir bölümü ve ada-lann çoğunda Latin egemenliği sürüyordu. Cenevizliler uzun süredir Venedikliler'in te­kelinde bulunan ticareti ele geçirerek Galata'da kendi ticaret ağlarını kurdular. Balkan­lar'da Bulgarlar ve Sırplar Bizans için tehli­ke yaratıyordu.

Konstantinopolis'i ele geçirmek isteyen ba­tılı devletler yeni bir Haçlı Seferi düzenledi­layınca, doğu sının zayıfladı. Moğol istilasın­dan kaçarak Anadolu'ya doğru ilerleyen Türkmen boylan küçük beylikler kurmaya başlamışlardı. Mikhael'in oğlu II. Androni-kos (1282-1328) ve onun torunu III. Andronikos dönemlerinde Bizans, Balkanlar'da Sırplar'la, Anadolu'da da OsmanlılarTa uğ­raşmak zorunda kaldı. 1299'da bir beylik ku­ran Osman Bey, topraklarını büyük bir hızla genişletmeye başladı. Sırasıyla Nikaia (İznik) ve Nikomedeia (İzmit) Osmanlılar'ın eline geçti. Prusa'ya (Bursa) giren Osmanlılar, bu kenti Osmanlı Devleti'nin başkenti yaptılar.

Bizans'taki taht kavgalanndan yararlanan Sırp Kralı Stefan Dusan, Sırp ve Bizans kralı olarak taç giydi. Bundan sonraki yıllar da bü­yük çalkantılarla geçti. İç savaş tüm şiddetiyle sürerken baş gösteren veba salgını çok sayıda insanın ölümüne yol açtı. Bizans'ta İoannes Kantakuzenos, Osmanlılar'ın da desteğiyle VI. İoannes adıyla tahta geçti. Osmanlı Padi­şahı I. Murad, 1362'de Konstantinopolis'in kuzeybatısındaki Adrianopolis'i (Edirne) ele geçirdi ve kent Osmanlı Devleti'nin yeni baş­kenti oldu. Böylece Bizans İmparatorluğu, Yunanistan'ın güneyindeki topraklar dışında, dört yanından Osmanlı topraklanyla sanlmış oldu.

Konstantinopolis ilk kez II. Manuel'in yö­netimi sırasında, 1391'de I. Bayezid'in ordula-nnca kuşatıldı. Yedi ay süren kuşatmadan sonra Bizans, Osmanlılar'a eskisinden daha çok vergi ödemeyi ve Konstantinopolis'te bir Türk mahallesi kurulmasını kabul etti. II. Manuel Macar kralından yardım istedi. Bu­nun üzerine saldınya geçen Haçlı ordusu, Ni-kopolis'te (Niğbolu) Osmanlı ordusunca boz­guna uğratıldı. Yardım istemek üzere yeniden İtalya, Fransa ve İngiltere'ye giden II. Manuel somut bir yardım sağlayamadı. 1402'de Osmanlılar Ankyra (Ankara) yakın­larında Timur'un ordusu karşısında bozguna uğrayınca, Bayezid'in oğullan Osmanlı tahtı için birbirleriyle savaşmaya giriştiler. Bu sar­sıntı döneminde Konstantinopolis'in çevresin­deki kuşatma kaldınldı; Mora yeniden Bi­rak, 1422'de Konstantinopolis'i ve Thessalo-nike'yi (Selanik) yeniden kuşattı.

1444'te düzenlenen yeni bir Haçlı Seferi, Osmanlılar'ca Varna'da bozguna uğratıldı. Bizans tahtına 1448'de XI. Konstantinos çıktı. Konstantinopolis'i ele geçirmek üzere hazırlıklarını tamamlayan Osmanlı Padişahı II. Mehmed, Nisan 1453'te kenti kuşattı. Bi­zanslıların Halic'e gerdiği zincirlerle girişi en­gellenen Osmanlı gemileri II. Mehmed'in buyruğuyla, Kasımpaşa sırtlarında karadan yürütülerek Halic'e indirildi. Kent surlarını aralıksız top atışma tutan Osmanlı ordusu, Mayıs 1453'te Konstantinopolis'e girdi. İmpa­rator Konstantinos çarpışma sırasında öldü. Bizans İmparatorluğu, Konstantinopolis'in (İstanbul) Osmanlılar'ca alınmasıyla son bul­du. Böylece, II. Mehmed, Fatih Sultan Meh­med olarak tarihe geçti. 1453'ü izleyen 10 yıl içinde de Atina, Mora ve Latin istilasından sonra Karadeniz'in doğusunda kurulmuş olan Bizans kökenli Pontos Devleti'nin başkenti Trabzon Osmanlılar'm eline geçti.

Devlet Yönetimi


Bizans İmparatorluğu'nda devletin başında çok geniş yetkileri olan bir imparator bulu­nur, imparatorluk babadan oğula geçerdi. Ne var ki, kimi zaman ordu komutanları zor kullanarak tahtı ele geçirir ve yeni bir haneda­nın yönetime gelmesini sağlardı. Bizans'ı za­man zaman da imparatoriçeler yönetti. İmpa­rator aynı zamanda en yüksek rütbeli ordu kumandanı, en yüksek yargıç ve tek yasa koyucuydu. Ama imparator, mutlak gücü simgelemesine karşın, kilisenin ve Ortodoks dininin yalnızca koruyucusuydu. Kilisenin başkanı Konstantinopolis patriğiydi ve impa­ratorca doğrudan atanırdı. Din işlerinde en büyük yetkiye din adamlarından oluşan Ru­hani Meclis sahipti.

İmparatora yönetim işlerinde danışmanlık yapan bir de senato vardı. Bu senato Roma Senatosu örnek alınarak oluşturulmuştu. Bazı yasalar yürürlüğe girmeden önce senatoda okunurdu; buna karşılık senatonun da yasa tasarıları hazırlayarak imparatora sunma hak­kı vardı.

İmparator, zaman zaman halkın sorunlarını dinlemek ve kendi isteklerini iletmek üzere halkla ya da halkın seçtiği temsilcilerle genel toplantılar yapardı. Ayrıca, yaptığı iş bugünkü içişleri ve dışişle­ri bakanlarının görevlerine benzeyen bir baş-görevli vardı. Devlet daireleri, saray görevli­leri, saray muhafız kıtaları, güvenlik, posta örgütleri ve yabancı elçilerle ilişkiler başgö-revlinin sorumluluk ve yetkileri arasındaydı. Maliye, devlet topraklarının yönetimi ve sivil yönetim görevlerini yerine getiren başka gö­revliler de vardı.

İmparatorluk 7. yüzyılda, thema adı verilen yerel yönetim birimlerine ayrılmıştı. Bu yöne­tim sistemini ilk kez uygulayan İmparator Herakleios kendisine bağlı, strategos denen ko­mutanlara, ele geçirdikleri topraklarda yerel yönetim birimi kurma hakkı vererek, onları hem sivil, hem de olağanüstü askeri yetkiler­le donattı. Bu yönetim birimleri, özellikle, Anadolu'daki Arap saldırılarına karşı etkili oldu.

Bizans Sanatı


Bizans İmparatorluğu 1.000 yılı aşkın tarihi boyunca, yayıldığı bölgelerdeki çeşitli kültür­lerle beslendi. Kökeni Eski Yunan ve Roma sanatına dayanan Bizans sanatı Mısır, İran ve Suriye kültürlerinden de etkilenerek, doğu ve batı uygarlıklarının bir bireşimi olarak gelişti.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 29 Aralık 2016 22:38 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....