Arama

Celali Ayaklanmaları - Tek Mesaj #1

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Eylül 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Celali Ayaklanmaları

Celali Ayaklanmaları, 16 ve 17. yüz­yıllarda, Anadolu'da toplumsal ve ekonomik yapının bozulmasından kaynaklanan ayaklan­malardır.
Celali adı, 1519'da Yavuz Sultan Selim döneminde devlete başkaldıran Bozoklu (Yozgat) Şeyh Celal'in adından kaynaklan­mıştır. Dinsel görünümlü olan Şeyh Celal Ayaklanması önce Tokat yöresindeki Alevi-Türkmen halk arasında başladı. Devletin vergi toplayan memurlarının artan yolsuzluk­larına karşı doğan hoşnutsuzluk kısa sürede binlerce çiftçinin bu ayaklanmaya katılmasına yol açtı. Köylerden kasaba ve kentlere yayı­lan ayaklanma kanlı bir biçimde bastırıldı. Şeyh Celal Anadolu halkı arasında büyük ün kazandı. Bundan sonra Anadolu'da çıkan ayaklanmalara Celali Ayaklanması, ayaklan­macılara da Celali dendi. Celali sözcüğü zamanla bir Osmanlı tarih terimi niteliği kazandı. En büyük Celali Ayaklanmaları 16. yüzyıl sonlarıyla 17. yüzyıl başlarında ortaya çıktı.

Celali Ayaklanmaları'nın Nedenleri
16. yüzyıl ortalarında Osmanlı Devleti'nde başlayan ekonomik ve toplumsal bunalım ayaklanmaların temel nedenidir. Büyük coğ­rafi keşifler sonucunda Anadolu ve Akdeniz üzerinden geçen uluslararası ticaret yolları eski önemini yitirdi. Buna bağlı olarak da
Osmanlı Devleti'nin bu ticaretten elde ettiği gelir azaldı. Kanuni Sultan Süleyman döne­minde (1520-66) başlayan ekonomik gerileme devlet gelirlerinin azalmasına, paranın değer yitirmesine, büyük bir işsiz kitlesinin ortaya çıkmasına yol açtı. Güçlenen Avrupa devlet­leri karşısında fetihlerin durması devletin savaş ganimetlerinin azalmasına ve savaş gi­derlerinin artmasına neden oluyordu. Devlet, gelirini çoğaltmak için vergileri artırdı. Artan vergileri ödeyemeyen köylüler işledikleri top­rakları bırakmaya başladılar. Devlet paraya olan gereksinmesini gidermek için vergi gelir­lerinin toplanması işini mültezim denilen kişi­lere vermeye başladı. Mültezimler kanunun emrettiğinden daha çok vergi toplamaya giri­şince köylüler topraklarını terk ettiler. Topra­ğını bırakıp işsiz kalan köylülere levent denil­di. Leventler iş bulmak için kasaba ve köylere akın ettiler. Geçim yolu bulamayanlar ise eşkıyalığa başladılar.
Köylülerin yoksullaşması daha önceden köylü çocuklarının medreselere dolmasına yol açmıştı. Medrese eğitimi sonunda iş bulmaları güçleşen öğrenciler (suhte) de geçimlerini sağlamak için silahlanıp köyleri basıyorlardı.
Osmanlı toprak düzeninin bozulması nede­niyle Osmanlı eyalet ordusu, tımarlı sipahiler yerine eyalet yöneticileri, beylerbeyi ve san-cakbeylerinin hizmetinde çalışan ücretli as­kerler olan sekbanlardan oluşturulmaya baş­lanmıştı. Savaş sırasında düzenli aylık alan sekbanlar barış zamanında aylıksız kalınca eşkıyalığa başlıyorlardı.
Anadolu'da ilk büyük Celali hareketleri medrese öğrencilerinin yani suhtelerin toplu olarak yol kesip, köy basıp eşkıyalık yapmala-rıyla başladı. Medrese bitirmelerine karşın iş bulamayan öğrenciler Bursa, Bolu ve Samsun yörelerinde büyük ayaklanmalar başlattılar. Daha sonra levent ve sekban ayaklanmaları yaygınlaştı. Bu arada Osmanlı Devleti'nin yerel yöneticileri leventleri çevrelerinde top­layarak halktan yolsuz olarak vergi toplamaya ve zulmetmeye başladılar. III. Murad (1574-95), III Mehmed (1595-1603) ve I. Ahmed (1603-17) çıkardıkları adalet ferman­ları ile köylünün soyguncu, yönetici ve me­murlara karşı silahla mücadele etmelerini istedi.

Anadolu'daki Önemli Celali Ayaklanmaları ve Önderleri
İlk tanınmış Celali önderi Bolu ve Gerede yöresinde 1581'de ortaya çıkan Köroğlu Ru­şen'di. Önceleri bir yiğitbaşı olan Köroğlu Ruşen'in yaşamı ve yaptıkları halk arasında derin izler bırakmış, adına türküler yakılmış, destanlar söylenmiştir. Köroğlu destanı soy­guncu devlet yöneticilerine, beylere başkaldıran Celali önderi Ruşen'in serüvenlerinden doğmuştur .
1598'e kadar yöresel hareketler biçiminde görülen Celali Ayaklanmaları Sivas ve Maraş bölgesinde ortaya çıkan Karayazıcı Ayaklan­ması ile nitelik değiştirdi. Sekban bölükbaşısı olan Karayazıcı'ya, dirlikleri ellerinden alınan sipahiler, çiftbozan köylüler, işsiz kalan sek­banlar, yönetimden hoşnut olmayan beyler, paşalar katıldılar. Önceki Celali toplulukları­na göre çok kalabalık olan Karayazıcı ve yandaşları köylerle yetinmeyip, kasaba ve kentlere de saldırıp halkı soydular. Karayazıcı üzerine gelen Osmanlı ordusu karşısında To­kat'a çekildi ve 1601'de Canik'te (Samsun) öldü. Karayazıcı'nın ölümünden sonra ayak­lanma kardeşi Deli Hasan'ın önderliğinde gelişti. Orta Anadolu'ya egemen olan Deli Hasan üzerine gönderilen Osmanlı ordusunu Kütahya'da kuşattı ve güç duruma düşürdü. Devlet bu Celali önderinden ancak onu paşa yapıp Bosna Beylerbeyliği'ne atayarak kurtu-labildi. Ama Celali Ayaklanmalarının insan kaynağını oluşturan işsiz kitleler devletin bo­zulan düzeni yüzünden ortada kaldıklarından kargaşa dinmedi. Büyük Celali önderlerine devlet görevleri verilerek ayaklanmaları ön­leme siyaseti olayları alevlendirdi. 1603-07 arasında Celali Ayaklanmaları Anadolu'yu tü­müyle kapladı. Bu dönemin en büyük Celali önderleri Tavil Ahmed, Canbulatoğlu ve Ka-lenderoğlu'dur. Bu yıllar Anadolu'da devlet otoritesinin ortadan kalktığı, köylülerin can­larını kurtarmak için ıssız yerlere, dağlara çekildikleri "büyük kaçgunluk" denilen yıl­lardır.
1606'da Avusturya seferi bitince sadrazam Kuyucu Murad Paşa Celali Ayaklanmalarını bastırmak üzere büyük bir orduyla Anadolu' ya geçti. 1610'a kadar yapılan savaşlarda pek çok Celali öldürüldü ve "büyük kaçgunluğa" yol açan ayaklanmalar bastırıldı. 1622'de Er­zurum Valisi Abaza Mehmed Paşa yeni bir ayaklanma başlattı. Bu ayaklanma yedi-sekiz yıl sürdü ve güçlükle bastırılabildi.
Sultan Deli İbrahim döneminde (1640-48) Sivas Valisi Vardar Ali Paşa ve İsparta yöresinde Kara Haydaroğlu ve Katırcıoğlu ayaklanmaları görüldü. Baş edilemeyen Ka­tırcıoğlu devlet görevi aldı ve Karaman Bey­lerbeyliği'ne kadar yükseldi.
Köprülü Mehmed Paşa'nın sadrazamlığı zamanında 1658'de ayaklanan Abaza Hasan Paşa'ya da devlet görevi verildi. Anadolu'da 17. yüzyıl ortalarından sonra görülen yerel Celali toplulukları da II. Viyana Kuşatmasın­dan sonra Avusturya ve müttefiklerine karşı sürdürülen savaşlarda askere gereksinim ol­duğundan ordu hizmetine alındılar.

Celali Ayaklanmalarının Sonuçları
Osmanlı toprak düzeninde başlayan değişim bu ayaklanmalar sonunda hızlanmıştır. Ağır vergileri ödeyemez duruma gelen ve "büyük kaçgunluk"ta canını kurtarmak için köylerini terk eden çiftçilerin toprakları mültezimlerin, yerel devlet yöneticilerinin eline geçti. Bu dönemde vergilerini ödemek için yüksek faiz­le borçlanan köylüler de topraklarını işleme hakkını tefecilere devretmek zorunda kaldı­lar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiğini oluşturan tımarlı sipahilik önemini yitirdi. Ayaklanmaların yol açtığı güvensizlik ortamı kırsal bölgelerde yaşayan halkın kentlere göç etmesine ya da yollardan uzak, ulaşılması güç yerlerde yeni köyler kurmasına yol açtı.
Tarımsal üretim düştü, kıtlık ortaya çıktı. Tarım ürünlerinin fiyatları yükseldi. Yüzbin-lerce insan canını, malını yitirdi. Birçok kent, kasaba ve köy yıkıma uğradı.


MsXLabs.org & Temel Britannica