Ege Denizi
Türkiye ile Yunanistan arasında yer alır. 660 kilometreyi bulan uzunluğu ve kuzeyde 270 km, güneyde de 400 km kadar olan genişliğiyle Akdeniz'in (bak. akdeniz) Anadolu ve Balkan yarımadaları arasına sokulan bir bölümüdür. Akdeniz'den içbükey bir yay biçimindeki adalar dizisiyle ayrılan Ege Denizi, kuzeyde Çanakkale Boğazı'yla Marmara Denizi'ne bağlanır. Ege Denizi'nin bu sınırlar içindeki yüzölçümü yaklaşık 214.000 knr'dir. Adının mitolojide sözü geçen Attika Kralı Aigeus'tan kaynaklandığı sanılmaktadır. Çok sayıda ada bulunması nedeniyle Ege Denizi'ne eskiden Adalar Denizi denirdi.
Ege Denizi'nin derin kesimi, kuzeyde Saros Körfezi'nden güneyde Girit Adası'nın kuzeyine kadar "S" harfini andıran bir biçimde uzanır. Bu derin kesimin iki yanında, karaların kıyıdan 200 metre derinliğe kadar uzananbölümünde, deniz tabanını oluşturan kıta sahanlıkları vardır. Bu denizdeki yüzlerce ada, yıllardır Türkiye ile Yunanistan arasında tartışmaya konu olan kıta sahanlıkları üstünde yer alır. Ortalama derinliği 350 metre olan Ege Denizi'nin en derin yeri Kerpe Adası'nın kuzeyindeki 2.591 metrelik çukurdur.
Ege Denizi'nin bulunduğu yerde eski jeolojik çağlarda bir kara parçası vardı. Yaklaşık 2,5 milyon yıl önce başlayan içinde yaşadığımız son jeolojik dönemin başlarında yerkabu-ğundaki bazı gerilmeler sonucunda bu kara parçası, üstündeki kırıklar boyunca parçalandı ve çöktü. Akdeniz'in bu çöken alanı kapla-masıyla Ege Denizi ile Çanakkale ve İstanbul boğazları oluştu; Akdeniz'in Karadeniz'le bağlantısı kurulmuş oldu. Çeşitli koy, körfez ve yarımadanın bulunduğu kıyılarının danteli andırması, pek çok ada bulunması ve deniz dibinin çok engebeli olması bu jeolojik evrimden kaynaklanır.
Ege Denizi kıyısındaki körfezlerden bazılarının sonunda deniz ulaşımı açısından önem taşıyan birçok doğal liman vardır. Bu limanlarda Ege'nin başlıca yerleşme yerleri kurulmuştur. Bunlardan en önemlileri İzmir, Selanik ve Pire kentleridir.
Su düzeyi Marmara ve Ege denizlerine göre daha yüksek olan Karadeniz'in az tuzlu ve oldukça serin suları, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından dökülürcesine akarak Ege Denizi'ne geçer. Karadeniz ve Marmara'dan gelen bu yüzey suları, Ege Denizi'nde hızı saatte 2 kilometreyi aşan bir üst akıntı oluşturur. Bu üst akıntı Yunanistan kıyılarını izleyerek güneyde Akdeniz'e ulaşır. Tuzluluk oranı genellikle binde 38 kadar olan Ege Denizi'nin batı kesimindeki suların daha az tuzlu olmasının nedeni budur . Buna karşılık üst akıntıdan fazla etkilenmeyen Anadolu'nun batı kıyısındaki sular, Yunanistan kıyısına göre daha tuzludur. Akdeniz'in yoğun ve tuzlu suları ise bir alt akıntıyla Anadolu'nun batı kıyılarını izleyip, Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğa-zı'ndan geçerek Karadeniz'e ulaşır. Ege Denizi gelgit olayından fazlaca etkilenmez. Sularının sıcaklığı da tuzluluğu gibi güneyden kuzeye gidildikçe azalır.
Kuzey kesimi zaman zaman Balkanlar'dan gelen soğuk hava akımlarının etkisinde kalan Ege Denizi'nde Akdeniz iklimi görülür. Ege Denizi en çok kışın yağış alır. Deniz üzerinde oluşan ve yazın sıcaktan kavrulan Anadolu kıyılarına öğleden sonra eserek serinlik getiren rüzgârlara imbat denir. Fazla fırtınalı olmayan Ege Denizi deniz ulaşımına çok elverişlidir.
Ege Denizi uzun süren yazları ve yumuşak iklimi, sualtı ve yeraltı kaynaklarıyla çeşitli ekonomik olanaklar sunar. Bunların başında turizm gelir. Ege kıyılarında yetişen zeytin, pamuk, tütün, incir ve turunçgiller, Ege Denizi' ne kıyısı olan Türkiye ve Yunanistan'a önemli ölçüde kazanç sağlayan tarımsal ürünlerdir.
Ege Denizi'nin güney kesiminde balıkların yaşamasını sağlayacak gerekli besinler yeterince bulunmadığı için balıkçılık yönünden verimsiz denizlerden biridir. Buna karşılık Çanakkale Boğazı'nın üst akıntısıyla gelen oksijen ve besin yönünden zengin sular Ege Denizi'nin kuzey bölümünde balıkların yaşaması için elverişli bir ortam yaratır. Akarsu ağızlarında da buna benzer ortamlar oluştuğu için buralar göçmen balıklar için birer toplanma yeri durumundadır. Bu nedenle Ege Denizi'nin orta ve kuzey bölümleri balıkçılık açısından önemli sulardır.
Kıta sahanlığı tabanı ile bu tabanın altında yapılan çeşitli araştırmalarda, petrol yatakları ile çeşitli madenlerin varlığı saptanmıştır. Bu zenginliklerden nasıl yararlanılacağı, Ege Sorunu kapsamındaki konular arasında yer almaktadır.
Sunduğu eşsiz doğal güzelliklerle çeşitli olanaklar ve zengin tarihsel değerlerine karşın, Ege Denizi hızla kirlenmektedir. Bazı koy ve körfezlerde doğal yaşamın dengesini bozacak düzeye varan kirlilik, Ege Denizi'nin karşı karşıya olduğu en önemli tehlikedir.
Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica