Sultan VI. Mehmet (Vahdettin)
(2 Şubat1861-15 Mayıs1926), 36. ve son OsmanlıPadişahı. Sultan Mehmed Vahdeddin 2 Şubat1861 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Sultan Abdülmecit, annesi Gülistu Kadın Efendi. Annesi o henüz çok küçükken vefat etti. Çocuk denecek yaşlarda hem öksüz, hem yetim kalan Mehmet Vahdettin, babası Sultan Abdülmecit'in kadınlarından Şayeste Kadın tarafından büyütüldü. Sultan Abdülaziz'in saltanatı sırasında henüz bir çocuk olduğu için serbest yetişti. Eğitim ve öğrenimi ile ağabeyi Sultan II. Abdülhamit henüz padişah değilken bile yakından ilgilendi. Sultan II. Abdülhamit, saltanat yıllarında da bu tutumunu değiştirmedi, ona hep değer verdi ve onu korudu. Bu yüzden ağabeyinin saltanat yıllarında rahat bir hayat yaşadı. Sultan Mehmet Reşat, padişah olduğu zaman, yaş bakımından Mehmet Vahdettin'den daha büyük olan Sultan Abdülaziz'in oğlu Yusuf İzzettin veliaht idi. Yusuf İzzettin'in ölümü üzerine veliahtlığa Mehmet Vahdettin getirildi. Veliaht olarak bulunduğu yıllarda, I. Dünya Savaşı çıktı. Savaş sırasında Osmanlı Devleti'nin veliahtı olarak Almanya'ya resmi bir gezi yaptı. Bu seyahatinde yanında Mustafa Kemal'de bulunudu. Sultan Mehmet Reşat'ın ölümü üzerine, Sultan VI. Mehmet Vahdettin sanı ile padişah oldu. 4 yıllık bir saltanattan sonra Kurtuluş Savaşının kazanılması üzerine 17 Kasım1922 tarihinde Türkiye'yi terketti. 15 Mayıs1926 tarihinde San Remo'da kalp yetmezliğinden dolayı 65 yaşında vefat etti.- Erkek çocukları: Mehmet Ertuğrul Efendi.
- Kiz çocukları: Rukiye Sultan, Sabiha Sultan, Fatma Ulviye Sultan.
Saltanatı Dönemindeki Önemli Olaylar Mondros Ateşkes Antlaşması → Bu alt başlığın ana maddesi: Mondros Ateşkes Antlaşması30 Ekim1918 tarihinde, Limni adasının Mondros Limanı'nda Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay'ın Başkanlığı'nı yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile silahlı çatışma sona ermiştir. I. Dünya Savaşını bitiren bu antlaşma aslında çok ağır şartlar taşıyordu. Mondros Mütarekesi aslında Osmanlı Devleti'nin yıkılışını öngörmekte; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı Devleti'nin herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi. Mustafa Kemal bu mütareke ile ilgili olarak şunları söylüyordu:"Osmanlı Hükümeti bu mütareke ile kendini kayıtsız şartsız düşmana teslim etmeğe muvafakat etmiştir. Yalnız muvafakat etmiş değil, düşmanların memleketi istilâsı için onlara muaveneti (yardımı) de vaad eylemiştir. Bu Mütareke olduğu gibi tatbik edildiği takdirde memleketin baştan sona kadar işgal ve istilâya maruz olacağı şüphesizdir."
Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri, barış antlaşmasının imzalanmasını beklemeden, Türk topraklarının taksimine giriştiler. Ateşkes Antlaşmasının 7. maddesi gereğince, bütün bir memleketin işgali için İtilaf Devletleri'ne imkân veriyordu. Sevr Antlaşması → Bu alt başlığın ana maddesi: Sevr Antlaşması Ana hatları 24 Nisan1920'de San Remo Konferansı'nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs1920'de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti'ne verilmişti. Sultan Vahdettin'in başkanlığında toplanan Şûra-yı Saltanat 22 Temmuz1920'de "zayıf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmeğe değer" görerek Antlaşma'nın onanmasına karar vermiştir. Tevfik Paşa'nın, Türk topraklarını parçalayan, millî şeref ve haysiyetle bağdaşmayan bu antlaşmayı imzalamaması üzerine Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat Halis Bey, Hâdi Paşa ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Bey Sevr Antlaşmasını 10 Ağustos1920'de imzaladılar. Sevr Antlaşması'na göre, Osmanlı Devleti parçalanıyor, Türk Milleti de yasama hakkından yoksun bırakılıyordu. Sevr Antlaşması'nın Osmanlı Hükümeti'nce imzalanması, Anadolu'daki millî mücadele azmini kuvvetlendirmiş, halkın İstanbul Hükümeti'nden ümitlerini kesmesine neden olmuştur. Büyük Millet Meclisi19 Ağustos1920 tarihli toplantısında, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve bunu onaylayan Şûra-yı Saltanat'ta bulunanları vatana hıyanetle itham ederek vatansız sayılmaları kararını aldı. Aynı zamanda Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşma ile kendini hiç bir surette bağlı görmediğini de ilân etti. Kurtuluş Savaşı → Bu alt başlığın ana maddesi: Kurtuluş Savaşı İşgal altındaki İstanbul'dan vatanın kurtarılmayacağını anlayan Vahdettin, güvendiği kumandanları Anadolu'ya göndermek istedi. Bir gün saraya çağırdığı Mustafa Kemal'i "Paşa paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Devleti kurtarabilirsin!" sözlerinden sonra, büyük yetkilerle Anadolu'ya gönderdi. 19 Mayıs1919 yılında Samsun'a çıkarak Millî Mücadele hareketini başlatan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Anadolu'daki direniş hareketini örgütlediler. Kongreler, Kuva-yı Milliye direnişleri gerçekleştirildi. Nihayet 23 Nisan1920'de TBMM'nin Ankara'da açılmasına karar verildi. Türk milleti, Kurtuluş Savaşı'ndan muzaffer çıktı. Mustafa Kemal Paşa idaresinde büyük bir zafer kazanıldı. Yeni meclis saltanatın kaldırılması ve Osmanlı hanedanının Türk topraklarından çıkarılmasını istedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti 1 Kasım1922'de hilafet ile saltanatın ayrıldığını ve saltanatın kaldırıldığını bir kanun ile ilan etti. Vahdettin'in adı hutbelerden kaldırıldı. İstanbul ve Anadolu basınında aleyhinde yazılar çıkmaya başladı. İstanbul'dan Ayrılışı ve Ölümü Hayatını tehlikede gören Sultan Vahdettin, İstanbul'daki işgal kuvvetleri komutanına baş vurarak İngiliz devletine sığınmak istediğini bildirdi. 17 Kasım1922 sabahı İstanbul'dan Malaya isimli bir İngiliz zırhlısı ile ayrıldı. Saraydan ayrılışından sonra Vahdeddin önce Malta'ya, daha sonra Hicaz'a gitti. Mekke'de bir süre kaldıktan sonra İtalya'nın San Remo şehrine gitti. San Remo'da kalp yetmezliğinden dolayı 15 Mayıs1926 günü 65 yaşında vefat etti. Vatan topraklarına gömülmek en büyük arzusuydu. Ancak bunun mümkün olmayacağını bildiği için en azından halkı müslüman olan bir ülkenin topraklarına gömülmek istemişti. Şam'daki Selâhaddin Eyyubi Türbesi'ni seçmişti ve bu son arzusuydu. Cenazesi, alacaklıların haciz koymaları yüzünden bir süre ortada kaldı. Sonra Suriye Devlet Başkanı Ahmet Nami Bey bütün borçlarını ödeyerek, cenazesini Suriye'ye getirtti. Ancak Selâhaddin Eyyubi Türbesi dolu olduğu için Sultan Selim Camii'nin bahçesine gömüldü. Hakkında Yazılanlar- Açba-Ançabadze, Leyla, Prenses: Harem Hatıraları, İstanbul 2004
- Şahbaba: Osmanoğulları'nın Son Hükümdarı 6. Mehmed Vahideddin'in Hayatı, Hatıraları ve Özel Mektupları, Murat Bardakçı Pan Yayıncılık / Gri Yayın Dizisi
- Son Padişah Vahdettin, Yılmaz Çetiner Milliyet Yayınları / Tarih Dizisi
- Yıldız'dan San Remo'ya: Vahdettin'in Dördüncü Kadınefendisi Nevzat Vahdettin'in Hatıraları ve 150'liklerin Gurbet Maceraları, Nevzat Vahdettin, Arma Yayınları / Tarih-Anı Dizisi