Arama

Emeviler - Tek Mesaj #4

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
10 Ekim 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
EMEVİLER (661-750), Dört Halife dönemin­den (632-661) sonra İslam devletine egemen olan Arap hanedanıdır. Kurucusu Muaviye Mekke'deki Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesinden olduğu için hanedan Beni Ümeyye olarak da anılır.
Zenginliği ile tanınan ailenin üyeleri Dört Halife döneminde önemli görevlere getiril­mişlerdi. Muaviye de Hz. Ömer döneminde 641'de Şam valisi olmuştu. Suriye'yi tümüyle denetimi altına almış, kendisine bağlı bir ordu kurmuş, yöneticilikte deneyim kazanmıştı. Hz. Ali'nin halife olması (656) Muaviye'nin durumunda bazı değişikliklere yol açtı. Mua­viye, Hz. Ali'nin halifeliğini kabullenmiyor, onu akrabası olan üçüncü halife Hz. Os­man'ın öldürülmesinden sorumlu tutuyordu. Aralarındaki çekişme Hz. Ali'nin Şam valili­ğine bir başkasını ataması üzerine çatışmaya dönüştü. Sıffin Savaşı'nda (657) Muaviye askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırarak Hz. Ali'nin ordusunu etkilemeyi denedi. Bu yolla yenilgiden kurtuldu ve hali­felik sorununun çözümünün hakemlere bıra­kılmasını sağladı. Halifeliğin bölünmesine yol açan bu olaydan sonra bütün olanaklarını kullanarak yandaşlarının sayısını artırmaya çalıştı.
Muaviye, Hz. Ali'nin 661'de öldürülmesin­den sonra halifeliğini ilan etti. Bunu yaparken Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ın desteğini de elde etmişti. Halifeliği ele geçiriş biçimine karşı çıkarak ayaklanan toplulukları ezip yönetim­de birlik sağladıktan sonra, iç karışıklıklar nedeniyle duraklayan fetihlere yeniden başla­dı. Emevi egemenliği doğuda Hindistan sınır­larına, batıda Kuzey Afrika'ya, oradan da İspanya'ya kadar yayıldı. Yeni kurulan do­nanma ile 669-678 arasında Konstantinopolis'e (İstanbul) çeşitli seferler düzenlendi. Öldüğünde ardında güçlü bir devlet bırakan Muaviye'nin halifeliği İslam tarihinde yeni bir dönem açmış, halife dinsel bir önder olmak­tan çıkıp tam anlamıyla bir hükümdar duru­muna gelmiştir. Halifelik merkezi de artık Mekke değil Şam olmuştur. O döneme kadar halife bir kurul tarafından seçilmekteyken Muaviye buna devletin sürekliliğini ve bütün­lüğünü sağlamanın daha önemli olduğunu öne sürerek karşı çıkmış, halifeliğin babadan oğu-la geçmesi kuralını getirmiştir. Muaviye'nin dinsel amaçlara bağlı bir İslam devleti yerine güçlü bir Arap devleti yaratmaya yönelik çabaları da sert eleştirilere uğramıştır.

Muaviye'nin ölümünden (680) sonra oğlu Yezid halife oldu. Ama Hz. Ali'nin küçük oğlu Hüseyin halifeliğin kendi hakkı olduğu­nu ileri sürüyor, Yezid'in halifeliğini tanımı­yordu. Silahlı çatışmaya dönüşen anlaşmazlık Hüseyin'in Kerbela'da öldürülmesi ve yan­daşlarının yenilgisiyle sonuçlandı (681). Bu olayın İslam tarihindeki mezhep ayrılıklarının kökleşmesinde çok önemli bir yeri vardır. Yezid'in oğlu II. Muaviye'nin kısa halifeliğin­den sonra I. Mervan 684'te halifeliği ele geçir­di. Ebu Sufyan'ın soyundan geldikleri için bundan sonraki halifeler Mervaniler olarak anıldı. Emeviler'in en parlak dönemi Abdül-melik'in halifeliğine (685-705) rastlar. Bu dö­nemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar yatıştı­rıldı; Hindistan ve Orta Asya'ya yönelik fetih­lerle devletin sınırlan genişletildi. Bizans İm­paratoru III. Leon'un 717'de Emevı ordusunu ağır bir yenilgiye uğratması Emevi tarihinde gerileme döneminin başlangıcı oldu. Bir yan­dan Araplar arasında kabile çatışmalarının yeniden başlaması, öte yandan "Mevali" de­nen, Arap olmayan Müslümanlar'ın gittikçe artan yakınmaları yeni başa geçen Ömer'i zor durumda bıraktı. 707-720 yılları arasında hali­felik eden Ömer'in başlattığı yenileşme hare­ketleri de devletin gücünün sarsılmasından ve parasal kaynaklarının azalmasından başka so­nuç getirmedi. Kötüye giden işlerin düzeltil­mesi yolunda Hişam döneminde (724-743) harcanan çabalar da başarılı olmadı. 732'de Fransa'yı fethe girişen Emevi ordusu Poitiers' de (Puvatya) durdurulmuş, 740'ta Anadolu' daki Arap kuvvetleri yok edilmiş, Asya'da Türk, Kuzey Afrika'da Berberi tehditleri art­mıştı. Hişam'dan sonra başa geçen halifeler zamanında Hariciler'in ve Şiiler'in başkaldırı­ları sonucu Emevi yönetimi Suriye'de bile söz geçiremez oldu.
Son Emevi Halifesi II. Mervan döneminde (744-750) değişik çevrelerde oluşan ve gittik­çe şiddetlenen muhalefeti örgütleyen Abbasi-ler'in iktidara adım adım ilerledikleri görülür. Sonunda da Abbasiler'in önderi Ebu'l-Abbas Abdullah Emevi egemenliğine son vermiş, Emevi hanedanının bütün üyelerini de orta­dan kaldırmıştır. Bu kıyımdan canını kurtarabilen Abdurrahman ise İspanya'ya giderek orada başka bir Emevi hanedanının, Endülüs Emevileri'nin kurucusu olmuştur

Devlet Yönetimi

Emeviler döneminde oluşan devlet yönetimi sonraki İslam devletlerini de birçok yönüyle geniş biçimde etkilemiştir. Hz. Ömer döne­minde (634-644) ortaya çıkan divan kurumu daha da gelişti, devlet işlerini artık halifenin vekili olarak vezirler yönetme­ye başladı. Fethedilen geniş topraklar eyalet­ler halinde örgütlendi, eyalet merkezleriyle Şam arasında düzenli bir haberleşme ağı kuruldu. Birbirleriyle çatışır durumdaki Arap kabileleri uzak eyaletlere yerleştirildi ve her yerde Arap nüfusun artmasına önem verildi. Araplaştırma siyasetinin bir sonucu olarak da Arapça resmi dil oldu. Devlet dinsel gerekler­den kaynaklanan vergiler yanında, fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimet­lerle zenginleşti. İslam tarihinde ilk altın para da Abdülmelik döneminde (685-705) basıl­mıştır.

Emevi Sanatı

Daha çok günümüze kalabilen cami, saray, kale gibi mimari yapıtlarla değerlendirilen Emevi sanatının Yunan, Bizans, İran (Sasani) sanatının etkisinde olduğu görülür. Bu neden­le Emevi sanatı yaratıcı olmaktan çok derleyi­ci niteliktedir.
I. Velid döneminde (705-715) Şam'da yap­tırılan Emeviye Camisi (ya da Ümeyye Cami­si) Emevi sanatının özelliklerini belirgin bi­çimde yansıtır. Yerinde daha önce bir Roma tapınağı bulunan caminin planı dikdörtgen­dir. Kubbesi dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturur. Kare planlı üç minaresi olan caminin avlusunu üç yandan iki katlı revaklar (sundurmalar) çevreler. Emeviye Camisi gü­nümüze pek az örneği kalan mozaik bezeme­lerinin zenginliği ile de dikkati çeker. Yunan ve Bizans etkilerinin açıkça görüldüğü bu bezemelerin yapımı için 1.000'den fazla sanat­çının ve ustanın çalıştığı söylenir. Emeviler'e karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr'in Mek­ke'yi ele geçirmesi üzerine Abdülmelik'in, Müslümanlar'ın hac ödevini yerine getirmele­ri için Kudüs'te Hz. Muhammed'in namaz kıl­dığı yerde yaptırdığı sekiz köşeli Kubbetü's-Sahra (ya da Ömer Camisi) da Emevi mimari­sinin önemli bir örneğidir. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.
Emeviler'in Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan da günümü­ze pek az şey kalmıştır. Bunlardan Lût Gölü'nün kuzey ucundaki Kuseyr Amra Köş­kü, çevresi geniş surla çevrili bir salon ve hamamdan oluşan bir yapıdır. Salonun duvar­larını Emeviler'in düşmanlarına karşı kazan­dıkları başarıları betimleyen resimler kaplar. Bu resimlerde Yunan ve İran etkileri görülür. Duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemek Emevi sanatının bir başka özelliği­dir. Şam'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta (Kışlak) Sarayı da kulelerle güçlendirilmiş bir surun içinde yer alır. Mşatta Sarayı'nın zengin iç bezemelerin­de de Yunan ve İran etkisi görülür.
Emeviler'den kalan bir başka yapı örneği de ribafUr. Bir surla çevrilmiş odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kulelerinden oluşan ribatlar, hem uzun yolculuklar sırasında gece­leme için, hem de küçük birer askeri üs olarak kullanılırdı.
717-720 720-724 724-743 743-744

Muaviye
I.Yezid
II.Muaviye I. Mervan Abdülmelik I. Velid Süleyman

661-680 680-683 683-684 684-685 685-705 705-715 715-717

Msxlabs & Temel Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....