MANİSA ili hemen hemen tümüyle Ege Bölgesi'nde yer alır. İl topraklarının kuzeybatıdaki bazı kesimleri Marmara Bölgesi'nin sınırları içine taşar. Doğu kesimi bölgenin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan Manisa ili, dağlık alanlarla kuşatılmıştır. Verimli tarımsal toprakları olan bu yörenin çok eski bir yerleşim alanı olduğu bilinmektedir. Manisa ilinin güneydoğu kesiminde yer alan volkanik arazideki tüfler arasında rastlanan ayak izleri, bu yörede günümüzden yaklaşık 26 bin yıl önce insanların yaşadığını kanıtlar. Osmanlı döneminin başlarında şehzadelerin sancak beyi olarak görev yaptığı Manisa kentinde II. Murad tarafından yaptırılan görkemli Manisa Sarayı'nın kalıntıları günümüze ulaşmamıştır. Bu kentte her yıl düzenlenen geleneksel mesir şenliklerinde halka mesir macunu dağıtılır.
Doğal Yapı
Güney, orta ve batıdaki bazı kesimleri ovalık olan Manisa ilinin öteki kesimleri dağlık ve engebelidir. İl topraklarını kuzeyde Görenez Dağı, kuzeydoğuda Demirci-Simav Dağları, güneyde Bozdağlar, güneybatıda Spil (Manisa) Dağı (1.513 metre), batıda Yunt Dağı, kuzeybatıda da Soma Dağı engebelendirir. Bu dağların yüksek kesimleri doğal sınır oluşturur. Manisa ilinin en yüksek noktası, doruğu il sınırları dışında kalan Bozdağlar'ın 2.070 metreye ulaşan Kumpınar Tepesi'dir. İlin doğu kesimindeki topraklar, orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden oluşan Gördes-Uşak Yaylası'nın üstündedir. Bu yaylanın güneyinde bulunan sönmüş yanardağ konileri ve volkanik arazi Kula yöresine geniş bir yangın yeri görünümü verir.
MANİSA İLİNE İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: 13.810 km2.
NÜFUS: 1.050.130 (1985).
İL TRAFİK NO: 45.
İLÇELER: Manisa (merkez), Ahmetli, Akhisar, Alaşehir, Demirci, Gölmarmara, Gördes, Kırkağaç, Kula, Salihli, Sarıgöl, Saruhanlı, Selendi, Soma, Turgutlu.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Spil Dağı Milli Parkı; Mevlevihane, At Alanı, Çınarlıçeşme, Süreyya, Kadıköy-Dedeçam, Kocamurtluk, Seyrangâh Çamlığı, Süleymanlı Çamlığı ve Mermeroluk orman içi dinlenme yerleri; Urganlı, Sart, Kurşunlu ve Menteşe kaplıcaları; Ağlayan Kaya, Sart ilkçağ kenti; Manisa Kalesi; Manisa Ulucamisi; Muradiye, Hatuniye ve Sultan külliyeleri; Çeşnigir, ivaz Paşa, Yıldırım ve Şeyh Sinan camileri; Kurşunluhan; Saruhan Bey, Revak Sultan, Yedi Kızlar ve Yirmi iki Sultanlar türbeleri; Manisa Müzesi.
Alçak düzlüklere ise ilin güney, orta ve batı kesimlerinde rastlanır. Ege Bölgesi'nde (bak. Ege bölgesi) doğu-batı doğrultusunda uzanan çöküntü alanlarından biri olan Gediz, Akhisar, Akşehir ve Alaşehir ovalan ilin başlıca düzlüklerini oluşturur.
Manisa ili topraklarından kaynaklanan suların tümüne yakını Gediz Irmağı ve Bakırçay aracılığıyla Ege Denizi'ne ulaşır. Gediz Irma-ğfna bu kesimde katılan başlıca akarsular Alaşehir Çayı, Nif Çayı olarak da bilinen Kemalpaşa Çayı, Gördes Çayı ve Kum Çayı adıyla da anılan Akhisar Çayı'dır. Kuzey kesimdeki küçük bazı alanlardan kaynaklanan sular il sınırları dışında Susurluk Çayı'nın başlangıç kolu olan Simav Alçak düzlüklere ise ilin güney, orta ve batı kesimlerinde rastlanır. Ege Bölgesi'nde (bak. Ege bölgesi) doğu-batı doğrultusunda uzanan çöküntü alanlarından biri olan Gediz, Akhisar, Akşehir ve Alaşehir ovalan ilin başlıca düzlüklerini oluşturur.
Manisa ili topraklarından kaynaklanan suların tümüne yakını Gediz Irmağı ve Bakırçay aracılığıyla Ege Denizi'ne ulaşır. Gediz Irma-ğfna bu kesimde katılan başlıca akarsular Alaşehir Çayı, Nif Çayı olarak da bilinen Kemalpaşa Çayı, Gördes Çayı ve Kum Çayı adıyla da anılan Akhisar Çayı'dır. Kuzey kesimdeki küçük bazı alanlardan kaynaklanan sular il sınırları dışında Susurluk Çayı'nın başlangıç kolu olan Simav Çayı'na katılarak Marmara Denizi'ne dökülür. Marmara Gölü, Manisa ilindeki en önemli doğal göldür. Demirköprü ve Afşar baraj gölleri de ildeki yapay göllerdir.
Akdeniz ikliminin etkisi altında kalan Ma¬nisa ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Akdeniz ikliminin yumuşaklığı¬nı yitirmeye başladığı ilin doğu kesiminde ise kışlar oldukça soğuktur. Alçak kesimlerde zeytinlikler ile makilere rastlanır; orta yük¬seklikteki dalgalı düzlüklerde doğal bitki ör¬tüsü bozkır (step) görünümündedir. Dağların yüksek kesimlerindeki ormanlar kızıl çam ve kara çamlardan oluşur.
Tarih
Hititler döneminde Assuva Krallığı'nın sınır lan içinde olan bu topraklar İÖ 1200'lerde büyük Trak göçüne sahne oldu. İÖ 680'de Mermnad hanedanıyla Lidya dönemi başladı (bak. lidya). Yöredeki en önemli yerleşim yeri, Lidya Krallığı'nın da başkenti olan Sarftı. İÖ 6. yüzyılda Persler'in, daha sonra Makedonyalılar ile Selevkoslar'ın yönetiminde yaşayan yöre, İÖ 3. yüzyıl ortalarında Bergama Krallığı'na bağlandı. Roma döneminden sonra Bizans egemenliğine girdi.
1313'te Saruhanoğulları Beyliği'nin kurulduğu bu topraklar aynı yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından alındı. Ama Ankara Savaşı'nı kazanan Timur, bu toprakları gene Saruhanoğulları'na verdi. 1410'da yeniden Osmanlı topraklarına katılan Manisa, 1833'te kısa bir süre için Mısır Valisi Kavalalı Meh-med Ali Paşa'nın ordusu tarafından işgal edildi. Manisa ili ve çevresi Kurtuluş Savaşı sırasında 1919'dan 1922'ye kadar Yunan işgali altında kaldı. Cumhuriyetin ilanından sonra il yapılan Saruhan'ın adı 1927'de Manisa olarak değiştirildi.
Ekonomi
İlin ekonomisinde tarımsal üretim ilk sırayı alır. En çok yetiştirilen ürünler buğday, arpa, mısır, tütün, pamuk, patates, soğan, şekerpancarı, üzüm, kavun, domates, karpuz, zey tin ile öteki sebze ve meyvelerdir. Hayvancılıkta ise koyun yetiştiriciliği ve önemli bir gelir kaynağı olan tavukçuluk başta gelir. Sanayi alanında unlu ürünler, hayvansal ürünler, şarap, alkolsüz içecek, konserve, yem, bitkisel yağ, dokuma ürünleri, akü, elektrik motoru, tarım makineleri, orman ürünleri, tuğla ve kiremit fabrikaları vardır.
Manisa, yeraltı kaynakları açısından ülkemizin en zengin illeri arasında yer alır. İl topraklarında uranyum, altın, bakır, cıva, çinko, kurşun, demir, nikel, mika, magnezit, mermer ve linyit yatakları vardır. Soma yöresinden çıkarılan linyitlerin bir bölümü burada kurulmuş olan termik santrallarda değerlendirilir.
Toplum ve Kültür
Manisa ilinin yerleşim tarihi Yontma Taş Devri ile başlar. Lidya döneminde bölgede özgün nitelikleri olan bir kültür gelişmiştir. Lidya Krallığı'nın başkenti olan Sart, çağının en önemli kültür merkeziydi. Kalıntıları Salihli ilçesinde bulunan Sart ünlü Kral Yolu' nun da başlangıç noktasıydı. Kentin 4. yüzyılda yapılmış olan mermer döşeli ana caddesi İzmir-Ankara Karayolu'nun yakınındadır. Caddenin arkasında bir sıra sütunla ayrılmış dükkânlar vardır. Mermer caddenin kuzeyinde 3. yüzyıldan kalma bir sinagog ortaya çıkarılmıştır. Üç bölümlü sinagogun yakınında aynı tarihte yapılmış olan gymnasion yer alır. Bronzlu Ev adı verilen ve İzmir-Ankara Karayolu'nun güneyinde bulunan büyük yapı 550'de yapılmıştır. Üst düzeyde bir rahibin evi olduğu sanılan Bronzlu Ev'in bodrum katında dinsel törenlerde kullanılan tunç gereçler bulunmuştur. İlk yapımı İÖ 3. yüzyılda olan 20 bin kişilik tiyatro ile stadyum bir aradadır. İÖ 350'de Sart Çayı vadisine yapılmış olan Artemis Tapınağı'nın güneydoğu köşesine daha sonra eklenen kilise akıl hastanesi olarak kullanılmıştır.
Manisa ilinin geleneksel el sanatlarının bir bölümü ekonomik gelişmeyle birlikte ortadan kalkmıştır. Örneğin Akhisar'da üretilen sandik tahtaları, özgün işlemelerle bezeli tek atlı arabalar artık yapılmamaktadır. Günümüzde de önemini koruyan halıcılık ise Gördes, Kula ve Demirci'de yaygındır. Manisa'nın "mesir macunu" da ünlüdür. Bir söylenceye göre; hastalanan Yavuz Sultan Selim'in eşi ve Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sul-tan'ın sağlığına kavuşması için Musa Merkez Efendi'nin yaptığı mesir macunu sultanın buyruğu ile her yıl Nevruz ayının ilk günü halka dağıtılmaya başlandı. 41 tür maddeden yapılan mesir macununun sindirimi kolaylaştırıcı, güçlendirici, kanı temizleyici, sinirleri yatıştırıcı birçok özelliği olduğuna, macunu yiyen kızların kısmetinin açıldığına, çocuğu olmayan kadınların çocuğu olduğuna inanılır.
Mesir macununun halka dağıtılması her yıl yapılan yöresel bir bayram durumuna gelmiştir. "Mesir Bayramı" denen ve beş gün süren bu bayramın ilk günü pazar, panayır, sanayi sergisi gibi ekonomik etkinliklere ayrılır. Daha sonraki günlerde sanat gösterileri ve spor yarışmaları yapılır. Mesir Bayramı Manisa ili kadar yakın iller için de özel bir önem taşır. Eskiden bayram boyunca Manisa' ya ucuz tarifeli tren seferleri konurdu. İzmir Karşıyaka'da zeybek oynayarak bekleyen İz-mirliler'e bayrak ve yeşil dallarla süslü trenlerden inenler mesir macunu dağıtırlardı. "Mesir dönüşü" adı verilen bu eğlence gece yarılarına kadar sürerdi.
Manisa ilinin başlıca eğitim ve kültür kurumları Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı Manisa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Demirci Eğitim Yüksekokulu ile Ege Üniversitesi'ne bağlı Akhisar Tütün Eksperleri Yüksekokulu ve Alaşehir Meslek Yüksekoku-lu'dur.
İl Merkezi: Manisa
İlkçağda Yunanistan'ın Tesalya bölgesinden gelen Magnetler Spil Dağı eteklerine yerleştiler. Eski yurtları olan Tesalya'nın Magnesia kesimi ile dağın eski adı olan Sipylos'u kaynaştırarak kurdukları yerleşim yerine Magnesia e hypo Sipylo adını verdiler. Daha sonra Magnesiasoupolis olarak da anılan kentin adı, Efes'in güneydoğusundaki Magnesia ad Mae-andrum'la karıştırılmaması için Romalılar tarafından Magnesia ad Sipylum olarak değiştirildi. Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olan kent, Saruhanoğulları'nın da merkeziydi. Adı, giderek Magnesia, sonra da Manisa'ya dönüşen kent, kısa bir süre Saruhan sancağının da merkezi oldu.
Osmanlı dönemi başlarında şehzadeler kenti olarak bilinen Manisa, 17. yüzyılda önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. Sultan Külliyesi'nin günümüzde Sağlık Müzesi olarak düzenlenen darüşşifa (sağlık yurdu) bölümünde akıl hastaları tedavi ediliyordu. Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi olan Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılan bu külliyenin darüşşifasında Musa Merkez Efendi'nin mesir macunu ürettiği ve hekimlik yaptığı öne sürülür.
İlin güneybatı kesiminde yer alan Manisa kenti, Gediz Ovası'nın tarımsal ürünlerinin İzmir limanına taşınması amacıyla yabancılar tarafından 19. yüzyılda işletmeye açılan İz-mir-Kasaba (Turgutlu) Demiryolu'nun yapımından sonra dağ eteğinden ovaya doğru gelişti. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan işgalinden kurtulduğunda büyük bölümü yanmış ve yıkılmış durumda olan kentin nüfusu 1935'te ancak 35 bin kadardı. Afyonkarahisar ve Bandırma'yı İzmir'e bağlayan demiryollarının kesiştiği bir kesimde yer alan kentten İstanbul-İzmir Karayolu da geçer.