Arama

Manisa - Tek Mesaj #6

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
11 Ekim 2008       Mesaj #6
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
MANİSA ili hemen hemen tümüyle Ege Bölgesi'nde yer alır. İl topraklarının kuzeyba­tıdaki bazı kesimleri Marmara Bölgesi'nin sınırları içine taşar. Doğu kesimi bölgenin İçbatı Anadolu bölümünde yer alan Manisa ili, dağlık alanlarla kuşatılmıştır. Verimli tarımsal toprakları olan bu yörenin çok eski bir yerleşim alanı olduğu bilinmekte­dir. Manisa ilinin güneydoğu kesiminde yer alan volkanik arazideki tüfler arasında rastla­nan ayak izleri, bu yörede günümüzden yak­laşık 26 bin yıl önce insanların yaşadığını kanıtlar. Osmanlı döneminin başlarında şeh­zadelerin sancak beyi olarak görev yaptığı Manisa kentinde II. Murad tarafından yaptırı­lan görkemli Manisa Sarayı'nın kalıntıları günümüze ulaşmamıştır. Bu kentte her yıl düzenlenen geleneksel mesir şenliklerinde halka mesir macunu dağıtılır.

Doğal Yapı
Güney, orta ve batıdaki bazı kesimleri ovalık olan Manisa ilinin öteki kesimleri dağlık ve engebelidir. İl topraklarını kuzeyde Görenez Dağı, kuzeydoğuda Demirci-Simav Dağları, güneyde Bozdağlar, güneybatıda Spil (Mani­sa) Dağı (1.513 metre), batıda Yunt Dağı, kuzeybatıda da Soma Dağı engebelendirir. Bu dağların yüksek kesimleri doğal sınır oluşturur. Manisa ilinin en yüksek noktası, doruğu il sınırları dışında kalan Bozdağlar'ın 2.070 metreye ulaşan Kumpınar Tepesi'dir. İlin doğu kesimindeki topraklar, orta yüksek­likteki dalgalı düzlüklerden oluşan Gördes-Uşak Yaylası'nın üstündedir. Bu yaylanın güneyinde bulunan sönmüş yanardağ konileri ve volkanik arazi Kula yöresine geniş bir yangın yeri görünümü verir.

MANİSA İLİNE İLİŞKİN BİLGİLER
YÜZÖLÇÜMÜ: 13.810 km2. NÜFUS: 1.050.130 (1985). İL TRAFİK NO: 45.
İLÇELER: Manisa (merkez), Ahmetli, Akhisar, Alaşehir, Demirci, Gölmarmara, Gördes, Kırkağaç, Kula, Sa­lihli, Sarıgöl, Saruhanlı, Selendi, Soma, Turgutlu.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Spil Dağı Milli Parkı; Mevlevihane, At Alanı, Çınarlıçeşme, Süreyya, Kadıköy-Dedeçam, Kocamurtluk, Seyrangâh Çamlığı, Süleymanlı Çam­lığı ve Mermeroluk orman içi dinlenme yerleri; Urganlı, Sart, Kurşunlu ve Menteşe kaplıcaları; Ağlayan Kaya, Sart ilkçağ kenti; Manisa Kalesi; Manisa Ulucamisi; Muradiye, Hatuniye ve Sultan külliyeleri; Çeşnigir, ivaz Paşa, Yıldırım ve Şeyh Sinan camileri; Kurşunluhan; Saruhan Bey, Revak Sultan, Yedi Kızlar ve Yirmi iki Sultanlar türbeleri; Manisa Müzesi.

Alçak düzlüklere ise ilin güney, orta ve batı kesimlerinde rastlanır. Ege Bölgesi'nde (bak. Ege bölgesi) doğu-batı doğrultusunda uzanan çöküntü alanlarından biri olan Gediz, Akhisar, Akşehir ve Alaşehir ovalan ilin başlıca düzlüklerini oluşturur.

Manisa ili topraklarından kaynaklanan su­ların tümüne yakını Gediz Irmağı ve Bakırçay aracılığıyla Ege Denizi'ne ulaşır. Gediz Irma-ğfna bu kesimde katılan başlıca akarsular Alaşehir Çayı, Nif Çayı olarak da bilinen Kemalpaşa Çayı, Gördes Çayı ve Kum Çayı adıyla da anılan Akhisar Çayı'dır. Kuzey kesimdeki küçük bazı alanlardan kaynakla­nan sular il sınırları dışında Susurluk Çayı'nın başlangıç kolu olan Simav Alçak düzlüklere ise ilin güney, orta ve batı kesimlerinde rastlanır. Ege Bölgesi'nde (bak. Ege bölgesi) doğu-batı doğrultusunda uzanan çöküntü alanlarından biri olan Gediz, Akhisar, Akşehir ve Alaşehir ovalan ilin başlıca düzlüklerini oluşturur.

Manisa ili topraklarından kaynaklanan su­ların tümüne yakını Gediz Irmağı ve Bakırçay aracılığıyla Ege Denizi'ne ulaşır. Gediz Irma-ğfna bu kesimde katılan başlıca akarsular Alaşehir Çayı, Nif Çayı olarak da bilinen Kemalpaşa Çayı, Gördes Çayı ve Kum Çayı adıyla da anılan Akhisar Çayı'dır. Kuzey kesimdeki küçük bazı alanlardan kaynakla­nan sular il sınırları dışında Susurluk Çayı'nın başlangıç kolu olan Simav Çayı'na katılarak Marmara Denizi'ne dökülür. Marmara Gölü, Manisa ilindeki en önemli doğal göldür. Demirköprü ve Afşar baraj gölleri de ildeki yapay göllerdir.

Akdeniz ikliminin etkisi altında kalan Ma¬nisa ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Akdeniz ikliminin yumuşaklığı¬nı yitirmeye başladığı ilin doğu kesiminde ise kışlar oldukça soğuktur. Alçak kesimlerde zeytinlikler ile makilere rastlanır; orta yük¬seklikteki dalgalı düzlüklerde doğal bitki ör¬tüsü bozkır (step) görünümündedir. Dağların yüksek kesimlerindeki ormanlar kızıl çam ve kara çamlardan oluşur.

Tarih

Hititler döneminde Assuva Krallığı'nın sınır lan içinde olan bu topraklar İÖ 1200'lerde büyük Trak göçüne sahne oldu. İÖ 680'de Mermnad hanedanıyla Lidya dönemi başladı (bak. lidya). Yöredeki en önemli yerleşim yeri, Lidya Krallığı'nın da başkenti olan Sarftı. İÖ 6. yüzyılda Persler'in, daha sonra Makedonyalılar ile Selevkoslar'ın yönetimin­de yaşayan yöre, İÖ 3. yüzyıl ortalarında Bergama Krallığı'na bağlandı. Roma döne­minden sonra Bizans egemenliğine girdi.
1313'te Saruhanoğulları Beyliği'nin kurul­duğu bu topraklar aynı yüzyılın sonlarında Osmanlılar tarafından alındı. Ama Ankara Savaşı'nı kazanan Timur, bu toprakları gene Saruhanoğulları'na verdi. 1410'da yeniden Osmanlı topraklarına katılan Manisa, 1833'te kısa bir süre için Mısır Valisi Kavalalı Meh-med Ali Paşa'nın ordusu tarafından işgal edildi. Manisa ili ve çevresi Kurtuluş Savaşı sırasında 1919'dan 1922'ye kadar Yunan işgali altında kaldı. Cumhuriyetin ilanından sonra il yapılan Saruhan'ın adı 1927'de Manisa olarak değiştirildi.

Ekonomi
İlin ekonomisinde tarımsal üretim ilk sırayı alır. En çok yetiştirilen ürünler buğday, arpa, mısır, tütün, pamuk, patates, soğan, şeker­pancarı, üzüm, kavun, domates, karpuz, zey tin ile öteki sebze ve meyvelerdir. Hayvancı­lıkta ise koyun yetiştiriciliği ve önemli bir gelir kaynağı olan tavukçuluk başta gelir. Sanayi alanında unlu ürünler, hayvansal ürünler, şarap, alkolsüz içecek, konserve, yem, bitkisel yağ, dokuma ürünleri, akü, elektrik motoru, tarım makineleri, orman ürünleri, tuğla ve kiremit fabrikaları vardır.

Manisa, yeraltı kaynakları açısından ülke­mizin en zengin illeri arasında yer alır. İl topraklarında uranyum, altın, bakır, cıva, çinko, kurşun, demir, nikel, mika, magnezit, mermer ve linyit yatakları vardır. Soma yöre­sinden çıkarılan linyitlerin bir bölümü burada kurulmuş olan termik santrallarda değerlen­dirilir.

Toplum ve Kültür
Manisa ilinin yerleşim tarihi Yontma Taş Devri ile başlar. Lidya döneminde bölgede özgün nitelikleri olan bir kültür gelişmiştir. Lidya Krallığı'nın başkenti olan Sart, çağının en önemli kültür merkeziydi. Kalıntıları Sa­lihli ilçesinde bulunan Sart ünlü Kral Yolu' nun da başlangıç noktasıydı. Kentin 4. yüzyıl­da yapılmış olan mermer döşeli ana caddesi İzmir-Ankara Karayolu'nun yakınındadır. Caddenin arkasında bir sıra sütunla ayrılmış dükkânlar vardır. Mermer caddenin kuzeyin­de 3. yüzyıldan kalma bir sinagog ortaya çıkarılmıştır. Üç bölümlü sinagogun yakının­da aynı tarihte yapılmış olan gymnasion yer alır. Bronzlu Ev adı verilen ve İzmir-Ankara Karayolu'nun güneyinde bulunan büyük yapı 550'de yapılmıştır. Üst düzeyde bir rahibin evi olduğu sanılan Bronzlu Ev'in bodrum katında dinsel törenlerde kullanılan tunç ge­reçler bulunmuştur. İlk yapımı İÖ 3. yüzyılda olan 20 bin kişilik tiyatro ile stadyum bir aradadır. İÖ 350'de Sart Çayı vadisine yapıl­mış olan Artemis Tapınağı'nın güneydoğu köşesine daha sonra eklenen kilise akıl hasta­nesi olarak kullanılmıştır.

Manisa ilinin geleneksel el sanatlarının bir bölümü ekonomik gelişmeyle birlikte ortadan kalkmıştır. Örneğin Akhisar'da üretilen san­dik tahtaları, özgün işlemelerle bezeli tek atlı arabalar artık yapılmamaktadır. Günümüzde de önemini koruyan halıcılık ise Gördes, Kula ve Demirci'de yaygındır. Manisa'nın "mesir macunu" da ünlüdür. Bir söylenceye göre; hastalanan Yavuz Sultan Selim'in eşi ve Ka­nuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sul-tan'ın sağlığına kavuşması için Musa Merkez Efendi'nin yaptığı mesir macunu sultanın buyruğu ile her yıl Nevruz ayının ilk günü halka dağıtılmaya başlandı. 41 tür maddeden yapılan mesir macununun sindirimi kolaylaş­tırıcı, güçlendirici, kanı temizleyici, sinirleri yatıştırıcı birçok özelliği olduğuna, macunu yiyen kızların kısmetinin açıldığına, çocuğu olmayan kadınların çocuğu olduğuna inanılır.

Mesir macununun halka dağıtılması her yıl yapılan yöresel bir bayram durumuna gelmiş­tir. "Mesir Bayramı" denen ve beş gün süren bu bayramın ilk günü pazar, panayır, sanayi sergisi gibi ekonomik etkinliklere ayrılır. Daha sonraki günlerde sanat gösterileri ve spor yarışmaları yapılır. Mesir Bayramı Mani­sa ili kadar yakın iller için de özel bir önem taşır. Eskiden bayram boyunca Manisa' ya ucuz tarifeli tren seferleri konurdu. İzmir Karşıyaka'da zeybek oynayarak bekleyen İz-mirliler'e bayrak ve yeşil dallarla süslü tren­lerden inenler mesir macunu dağıtırlardı. "Mesir dönüşü" adı verilen bu eğlence gece yarılarına kadar sürerdi.
Manisa ilinin başlıca eğitim ve kültür ku­rumları Dokuz Eylül Üniversitesi'ne bağlı Manisa İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Demirci Eğitim Yüksekokulu ile Ege Üniver­sitesi'ne bağlı Akhisar Tütün Eksperleri Yük­sekokulu ve Alaşehir Meslek Yüksekoku-lu'dur.

İl Merkezi: Manisa
İlkçağda Yunanistan'ın Tesalya bölgesinden gelen Magnetler Spil Dağı eteklerine yerleşti­ler. Eski yurtları olan Tesalya'nın Magnesia kesimi ile dağın eski adı olan Sipylos'u kay­naştırarak kurdukları yerleşim yerine Magne­sia e hypo Sipylo adını verdiler. Daha sonra Magnesiasoupolis olarak da anılan kentin adı, Efes'in güneydoğusundaki Magnesia ad Mae-andrum'la karıştırılmaması için Romalılar ta­rafından Magnesia ad Sipylum olarak değişti­rildi. Bizans döneminde bir piskoposluk mer­kezi olan kent, Saruhanoğulları'nın da merke­ziydi. Adı, giderek Magnesia, sonra da Mani­sa'ya dönüşen kent, kısa bir süre Saruhan sancağının da merkezi oldu.

Osmanlı dönemi başlarında şehzadeler kenti olarak bilinen Manisa, 17. yüzyılda önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. Sul­tan Külliyesi'nin günümüzde Sağlık Müzesi olarak düzenlenen darüşşifa (sağlık yurdu) bölümünde akıl hastaları tedavi ediliyordu. Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi olan Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılan bu külliye­nin darüşşifasında Musa Merkez Efendi'nin mesir macunu ürettiği ve hekimlik yaptığı öne sürülür.

İlin güneybatı kesiminde yer alan Manisa kenti, Gediz Ovası'nın tarımsal ürünlerinin İzmir limanına taşınması amacıyla yabancılar tarafından 19. yüzyılda işletmeye açılan İz-mir-Kasaba (Turgutlu) Demiryolu'nun yapı­mından sonra dağ eteğinden ovaya doğru gelişti. Kurtuluş Savaşı sırasında Yunan işga­linden kurtulduğunda büyük bölümü yanmış ve yıkılmış durumda olan kentin nüfusu 1935'te ancak 35 bin kadardı. Afyonkarahisar ve Bandırma'yı İzmir'e bağlayan demiryolla­rının kesiştiği bir kesimde yer alan kentten İstanbul-İzmir Karayolu da geçer.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...