Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
11:42, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 20 Aralık 2025 - 11:42
Arama
MaviKaranlık Forum
İsmail Hakkı Dümbüllü
-
Tek Mesaj #2
Misafir
Ziyaretçi
23 Ekim 2008
Mesaj
#2
Ziyaretçi
İsmail DÜMBÜLLÜ
(1897–1973)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Ortaoyunu geleneği içinde yetişen İsmail Dümbüllü, oyuncunun içinden geldiği gibi konuşmasına ve oynamasına dayanan tuluat anlayışına hep bağlı kalmıştır. Bu açıdan, geleneksel güldürü sanatımız olan ortaoyununun son büyük sanatçılarından biridir (bak.
Ortaoyunu
).
İstanbul'da doğan Dümbüllü ortaokul yıllarında tiyatro sanatına ilgi duydu. İlgisi tutkuya dönüşünce okulu bıraktı ve ünlü oyuncu Kel Hasan'ın Dilküşa Tiyatrosu'na girdi. Kel Hasan'ın yanında 16 yaşında başladığı çıraklık dönemi 1926'ya kadar tam 13 yıl sürdü. Bu süre sonunda ortaoyununun kurallarını ve tuluat sanatının inceliklerini öğrenmiş ve oyunlarda ikinci komik olarak sahneye çıkmaya başlamıştı. Birlikte oynadığı oyuncular arasında Küçük İsmail, Abdi, Kavuklu Ham-di, Komik Naşit, Abdürrezzak gibi dönemin ustaları vardı. Bu sanatçılara "ünlü komik" anlamına gelen "komik-i şehir" deniyordu. Dümbüllü'ye sanatının inceliklerini öğreten
Kel Hasan sağlığında, bu geleneksel sanatımızın bir simgesi olarak kavuğunu İsmail Dümbüllü'ye bıraktı. Bu davranışı Dümbüllü'nün ustalığını kabul ettiğini gösteriyordu. Daha sonra Dümbüllü, Darüttemsil-i Osmanî Kumpanyası adlı bir topluluk kurarak tuluat sanatının en başarılı örneklerini sundu. Kel Hasan, Kavuklu Hamdi ve Dümbüllü bu gösteri sanatının en başarılı ustalarından olmuşlardır. Kimi zaman sahnede tek başlarına kalıp, tümüyle o anda buldukları esprilerle izleyicileri saatlerce güldürebiliyorlardı.
İstanbul'da ve Anadolu turnelerinde tuluat sanatının eşsiz bir ustası olduğunu kanıtlayan Dümbüllü birçok filmde de başrol oynadı. Filmlerinin başlıcaları Memiş (1947), Dümbüllü Macera Peşinde (1948), Keloğlan (1948), Harman Sonu (1950), İncili Çavuş (1951), Ne Sihirdir Ne Keramet (1951) ve Sihirli Define'âu (1951). Kendine özgü ses tonu, saf görünümü ve sevimli mimikleriyle izleyicileri güldürmesine karşılık sinemada sahnelerdeki kadar başarılı olamadı.
Dümbüllü Kel Hasan'dan öğrendiği tuluat sanatına kendinden çok şey katmış, "Dümbüllü Tarzı" denen bir tarz geliştirmişti. 1968'de jübilesini yaparak tiyatroyu ve sinemayı bırakacağını duyurdu. Bu kararına karşın birçok kez sahneye çıktı, halkı güldürmeyi sürdürdü. Oyunlarını kimi zaman kentlerdeki alanlarda oynuyordu.
Dümbüllü'nün döneminde ortaoyunu ve tuluat sanatı en parlak dönemini yaşadı. Ölümünden önce ustası Kel Hasan'dan devraldığı kavuğu ünlü tiyatro oyuncusu Münir Özkul'a bıraktı. Ölümünden sonra, Karagözcüler ve Ortaoyuncular Derneği Dümbüllü'nün anısına en başarılı güldürü sanatçılarına verilmek üzere ödül koydu. Bu ödül 1980'de Münir Özkul'a, 1987'de de Suna Pekuysal'a verildi.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 11:42
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...