Türkiye Eski Dünya karalari olan Asya, Avrupa ve Afrika'nin birbirine en çok yaklastigi sahada, Atlas Okyanusu'ndan, bu büyük kara kütlesinin içerlerine dogru 3 000 km boyunca sokulmus bulunan Akdeniz havzasi içinde yer alir. Kabaca paraleller dogrultusunda uzanan Türkiye, dogudaki Asya'dan, batidaki Avrupa'dan sayilan iki parçadan meydana gelir. Kuzeyde ve güneyde yüksek kenar daglarla (Güneyde Toroslar, kuzeyde ise Karadeniz Daglari) çevrilmis, kabaca dikdörtgen biçimli kütlevi bir kara parçasi olarak Asya'nin gövdesinden Avrupa'ya dogru uzanan Anadolu'nun, Asya'nin geri kalan büyük kismindan (Asia major) farkli, ileri bir kültür alani olmasi nedeni ile Küçük Asya (Asia minor) olarak adlandirilmistir. Kabaca üçgene benzetilen Trakya ise Avrupa kitasinda yer alan topraklarimizdir. Balkan yarimadasindan Anadolu'ya dogru huni biçiminde sokulan bu sahaya eskiden Paseli ve Rumeli adi verilirdi.
Hem bir Asya, hem bir Avrupa ülkesi olarak Türkiye 814 578 km²'lik yüz ölçümü ile (Izdüsüm alani ise 779 452 km² dir.), Iran disinda bütün komsularindan ve Rusya Federasyonu disinda Avrupa ülkelerinin her birinden daha genis yer kaplar. Bu alansal genislik ve dogu-bati sinirlari arasinda 1 600 kilometreyi asan, kuzey-güney dogrultusunda 475-650 kilometre arasinda degisen büyük mesafeler, konum, relief ve iklim özelliklerinin etkileri ile birlikte, ülke sinirlari içinde farkli cografi bölgelerin meydana gelmis olmasina yol açan baslica sebeplerden biridir
Biçim bakimindan Türkiye topraklari, paraleller dogrultusunda uzanan bir dikdörtgene benzer. Bu dikdörtgen kabaca 42° (Sinop'ta Inceburun 42° 06') ve 36° (Hatay'da Topraktutan (Beysun) köyü civari 35° 51') kuzey paralelleri ile sinirlanir. Bu konumuna göre Türkiye, termik bakimdan orta kusagin daha sicak olan güney yarisinda, yer yuvar üzerinde birçok kurak ve yarikurak ülkelerin siralandigi subtropikal bölgededir. Fakat Dogu Akdeniz havzalari arasindaki konumu ve yüksek engebeleri sayesinde, kurak subtropikal alanlardan çok daha bol yagis alarak ayrilir. Ülkenin en bati (Gökçe adada Avlaka burnu 25° 40' E) ve en dogu (Küçük Agri'nin dogusu 44° 48') arasinda yaklasik 19 derecelik bir boylam farki vardir. Dogu ve bati sinirlari arasindaki mesafe, Türkiye'yi ortalayan 39° paraleli boyunca 1650 kilometreyi bulur. Ülkenin dogu ve bati bölgeleri arasindaki bagintiyi ve kaynasmayi yüzyillar boyunca güçlestirmis ve geciktirmis olan bu uzun mesafe, ayni zamanda Türkiye'nin dogu ve bati sinirlari arasinda 76 dakikalik yerel saat farkina da yol açar.
TÜRKIYENIN FIZIKI COGRAFYASI
Alp Orojenik kusagi içerisinde yer alan Türkiye, 1 132 m'lik ortalama yüksekligi ile oldukça yüksek bir ülkedir. Rusya Platformu ile Arabistan blogu arasinda sikisarak yükselen Anadolu'nun kuzeyinde Karadeniz Daglari, güneyinde ise Toros Daglari uzanmaktadir. Oldukça engebeli bir yapiya sahip olan Türkiye'de ovalarin kapladigi alanlar çok azdir. Iç bölgelerdeki ovalar genellikle daglar arasindaki tektonik depresyonlar arasinda sikismisken, kiyi bölgelerinde ise delta ve kiyi ovasi seklinde görülmektedirler. Iç Anadolu Bölgesi'ndeki platolar genellikle neojen kireç taslari ile kapli iken, Dogu Anadolu'daki platolarimiz ise Volkanik malzemelerden olusmaktadir.
Neojen'de baslayan volkanik aktiviteler, Kuvaterner'de de devam etmis ve özellikle Iç Anadolu ile Dogu Anadolu bölgelerinde volkanik daglarin olusmasina yol açmistir. Ülkemizdeki en genç volkanik püskürmeler Ege Bölgesi'nde Kula çevresi ile Akdeniz Bölgesi'nde Ceyhan ve Hassa çevresinde görülmektedir.
Türkiye'de yer kabugunu sekillendiren en önemli unsur akarsulardir. Diger sekillendirici gücü olusturan yer alti sulari, dalga ve akintilar, rüzgarlar ve buzullar ise dar sahalarda etkili olmaktadir. Yer alti sularinin etkisiyle olusmus olan karstik sekillere çogunlukla Akdeniz ve Iç Anadolu bölgelerindeki kireç taslarinin yaygin oldugu sahalarda rastlanmaktadir. Dalga ve akintilar ise kiyilarimizin sekillenmesinde rol oynamaktadirlar. Rüzgarlar sinirli olarak Konya-Karapinar çevresinde etkili olmuslardir. Buzullarin asindirma etkileri ise ülkemiz daglarinin yüksek kesimlerinde etkili olmus ve olmaktadir.
Neotektonik safhada meydana gelen büyük ölçüdeki deformasyonlar, yerkabugunun isoztatik dengeden uzak olmasi ve hala daha devam eden kompresyonal kuvvetler Türkiye'nin aktif bir deprem alani olmasinin baslica nedenidir. Ülkemiz aktif bir deprem sahasi olmasina ragmen maalesef ülkemizde halen bir deprem bilinci gelisememistir. Son örnegini 17 Agustos 1999 yilinda Marmara Depremi ile yasadigimiz gibi her depremde büyük can ve mal kaybina ugramaktayiz.
Ülkemizin bulundugu sahada meydana gelen düsey ve yatay hareketler akarsu sebekesini de etkilemistir. Türkiye'nin bulundugu sahanin kubbelesmesi ve çevre sahalarin torbalasarak çökmesi sonucu eski drenaj kanallari birçok yerde terkedilmis ve merkezden çevredeki çukur alanlara (Karadeniz, Ege, Akdeniz, Hazar ve Mezopotamya) yönelen akarsulardan olusan, ana çizgileri ile isinsal karakter gösteren bir drenaj görüntüsü ortaya çikmis, Dogu Anadolu bu suretle çevredeki ülkelerin su deposu haline gelmistir. Kurulu veya yeni kurulan sebekenin, özellikle kenar daglar üzerindeki kesimleri araliklarla devam eden yükselmeler sirasinda yer yer antesedant, yer yerde sürempoze olarak temele gömülmüs, bazi akarsular ise, Kuzey Anadolu fay zonu boyunca oldugu gibi ötelenmelere ugramistir. Taban seviyesi ile aradaki seviye farkinin artmasi çevredeki akarsularin daha hizla asindirmasina ve gerilere dogru sokulmasina yol açmis ve bunun sonucunda meydana gelen bazi kapmalarla drenaj ana çizgileri ile bugünkü görünümünü kazanmistir.
Türkiye gene olarak Akdeniz makroklimasi içerisinde bulunmaktadir. Ancak yer sekillerine bagli olarak kisa mesafede çok çesitli iklim tipleri görülmektedir. Güneyinde Eski Dünya karalarinin çöl kusagi, kuzeyinde ise Dogu Avrupa'nin yarikurak stepleri yayilir. Türkiye'nin Eski Dünya Karalari ortasinda ve bu iki kurak iklim alani arasinda yer almasina ragmen, daha farkli ve daha yagisli bir ülke olarak ayrilmasinin baslica sebebi, Akdeniz'in uzantisi olan ve Akdeniz iklim etkilerinin doguya dogru sokulmasina imkan veren denizlerle çevrilmis bulunmasi ve yüksek reliyefidir. Böyle olmasaydi bütün Türkiye'nin, ayni enlemlerdeki bazi ülkeler gibi yari-çöller ve steplerle kapli bir kurak iklim alani olmasi gerekirdi. Fakat bölgelerin cografi özellikleri önemli degisikliklere yol açar ve Akdeniz makroklimasi çerçevesi içinde bölgesel iklim tiplerinin ortaya çikmasina neden olur. Uzun süreler boyunca Türkiye genelinde ortalama sicaklik sartlan ancak bir iki dereceyi geçmeyen dar sinirlari içinde oynamistir. Buna karsilik Türkiye'de iklimin baslica özelliklerinden biri, önemli ölçülere varan yagis oynakligi ve zaman zaman meydana gelen siddetli kurakliklardir.
Azonal ve intrazonaller bir yana birakilirsa, zonal topraklar bitki örtüsü ve iklim sartlarina uygun bir yayilis gösterirler. Ülkenin kuzey ve güney kiyi bölgeleri boyunca kuvvetle yikanarak podsollasmaya ugramis, bazi yörelerde lateritik özellikler de gösteren topraklardan olusan bir serit uzanir. Daha az yagisli ve kislari daha soguk iç kesimlere dogru hafifçe podsollasmis, orta derecede asit kahverengi orman topraklarina geçilir. Daha içerlerde ise, artan kuraklik nedeni ile kalsifikasyon pedojenezde ön plana geçer. Bunun sonucunda, Iç Anadolu'nun en az yagisli orta kesimindeki serozyom alanini kabaca konsantrik kusaklar halinde kusakta ve merkeze yaklastikça giderek daha yüksek alkalinite gösteren pedokaller (kahverengi ve kizil kahverengi yari-kurak bölge topraklari) yer alir.
Türkiye'nin bitki örtüsünün dagilisi; iklime, özellikle yagis ve sicaklik sartlarina baglidir. Karadeniz kiyilari boyunca nemcil türlerden olusan gür ormanlar, onlarin güneyinde siddetli kis soguklarina dayanikli kuru ormanlar, Akdeniz ve Ege kiyilarinda ise Akdeniz ikliminin uzun yaz kurakligina uymus karakteristik formasyonlari genisligi yer yer degisen birer serit halinde uzanirlar. Artan kurakliga bagli olarak iç kesimlere dogru ve Güneydogu Anadolu'da dogal orman alanlarindan önce agaçli steplere ve daha sonra da steplere geçilir. Ormanin üst siniri da, tipki daimi kar siniri gibi, kontinentalitenin etkisi altinda kenar bölgelerden (2 000-2 200 m) içerlere ve doguya dogru yükselir ve Dogu Anadolu'da 2 800 metreye kadar çikar.
Türkiye topraklari, bugün oldugu gibi bütün tarih boyunca, kuzeyi ve güneyi, dogusu ve batisindaki farkli kültürlerin karsilastigi, bunlar arasinda temasin saglandigi, birlestirici, kaynastirici bir geçis alani, bir pota rolü oynamistir. Dünyanin belki baska hiç bir ülkesine bu ölçüde nasip olmayan bu seçkin rol, her seyden önce cografi konumun bir sonucudur. Bu rol, ülke reliefinin dogal ulasim ve ticaret yollarinin bütün tarih boyunca güzergahlarini belirleyen genel uzantisi nedeni ile daha çok dogu ve bati dogrultusunda etkili olmus, dogu ve bati kültürleri burada karsilasmis, dogu ve bati toplumlarini niteleyen terimler (Asya ve Avrupa) burada dogmustur. Türkiye'nin çogu kez Asya ve Avrupa arasindaki köprü olarak tanimlanmasinin sebebi budur. Buna karsilik ülke konumu, biçimi ve arizali reliefi nedeni ile kuzeyindeki ve güneyindeki farkli kültür alemlerinin temasini güçlestiren, meridyonal dogrultuda yayilmalarini engelleyen bir set rolü oynamistir. Bu alemler arasindaki temas ancak ülkenin kuzeybatisinda, setin alçaldigi alandaki Bogazlar ve Marmara üzerinden saglanmis ve sinirli ölçüde kalmistir. Ilk Çagda Karadeniz'e sokulan maceraperest Yunanli gemiciler, Karadeniz'in kuzey kiyilarindan tahil, post ve esir yükleyen Roma gemileri, Orta Çagin beli kiliçli Venedik ve Ceneviz tacirleri hep bu yolu izleyerek kuzeye sokulabilmislerdin, Bu yolun en önemli kesimi kuskusuz. batidan ve dogudan gelen yollarin, Karadeniz'e açilan deniz yolu ile kesistigi Istanbul Bogazi'dir. Bogazin girisinde kurulan Istanbul bu müstesna konumu sayesinde daha Roma ve Bizans devirlerinde dünyanin dört bucagindan gelen mallarin satisa sunuldugu, islendigi ve ihraç edildigi büyük bir ticaret, sanayi, kültür ve siyaset merkezi olmustu, Istanbul Bogazinin, Karadeniz aleminin Akdeniz alemine açildigi yegane kapi olmasi, bir yandan ona sahip olan devletin gücünü ve önemini artirirken, bir yandan da tarih boyunca bu kapiya sahip olmak ihtirasini körüklemistir.
Türkiye'nin relief özelliklerinin etkileri aslinda çok daha çesitlidir. Bu etkiler bu topraklar üzerinde yerlesmis toplumlarin yasami, politik ve sosyal özellikleri ve kültürel gelismelerinde de kendini gösterir. Örnegin kuzey ve güney kiyi bölgelerinin iç kesimlerden, iç kesimlerin ve kiyi bölgelerinin de birbirinden asilmasi güç topografik engellerle ayrilmis bulunmasi, bunlardan her birinin yüzyillar boyunca ayri bölmeler halinde kalmasi daha antik çagda farkli isimlerle adlandirilan ve kültür bakimindan da farklilik gösteren tarihi cografya bölgelerinin (Pontus, Likya, Karya, Kapadokya, Pamfilya, Kilikya, Paflogonya, Lidya, Frigya) olusmasina yol açmistir. Genel olarak egimlerin kuvvetli olmasi ve arazinin çogu yerde derin vadilerle yarilmis bulunmasinin da önemli sonuçlari vardir. Arastirmalarin ortaya koyduguna göre egim bakimindan tarima elverisli sayilan topraklar ülke yüzölçümünün ancak 1/5 kadarini olusturur. Ayni sebeple genis alanlar kuvvetli bir toprak erozyonuna maruzdur ve asinan topraklarin birikmesi sonucunda kiyi çizgisinde önemli degisiklikler olmus, bazi antik çag limanlari (örnegin Efes ve Milet) ve nehir limanlari (Tarsus), liman olmak fonksiyonlarini kaybetmis, bazi körfezler kapanmis (antik Latmos körfezi, bugünkü Bafa gölü), bazi adalar karanin içerlerinde kalmistir. Kirsal ve kentsel yerlesmelerin dagilisi düzeni de, tipki yol güzergahlari gibi, bütün tarih boyuncu ülkenin relief sartlarina bagli kalmistir.
Fiziki ortam sartlari beseri görünümü daha birçok yollardan etkiler. Tarim ürünlerinin cografi dagilisi ve verimliligi, daha yüksek sicaklik isteyen ticari ürünlerin yetistirildigi kenar bölgeler ile, tahilin ve siddetli kisa dayanikli diger ürünlerin yetistirildigi ve hayvanciligin yer yer tarimdan daha önemli oldugu karasal iç kesimler arasindaki farklilasma temelde bölgesel iklim ayriliklarindan ileri gelir. Ülkenin birçok bölgelerinde duyulan sulama ihtiyaci siddetli yaz kurakliginin, Dogu Anadolu'da antik çagdan beri yari yariya topraga gömülü olarak yapilan evler siddetli kis soguklarinin, genis alanlarda yüzyillardan beri uygulanan transhümans ve Dogu Anadolu'da hala daha yaygin olan göçebelik, bazi müelliflerin iddia ettikleri gibi etnik kaynakli bir yasam tarzi degil, fakat yükselti farklarina bagli olarak iklim ve vejetasyonda meydana gelen mevsimlik degisikliklere uyumun sonucudur.
Fiziki ortamin beseri görünüm üzerindeki dogrudan ve dolayli etkileri aslinda yukarida sayilanlardan çok daha fazladir. Bu etkiler, teknolojinin yüksek bir düzeye eristigi günümüzde de, Türkiye'de bölgesel ve yöresel cografi görünümler arasindaki farklarin temelinde yatan ve bir kisim izleri maziden miras kalan esas faktör olarak hala daha büyük rol oynamaktadir.
KONUMU
Türkiye 36°-42° kuzey paralelleri ile 26°-45° dogu meridyenleri arasinda yer alir. Uç noktalar ise, güneyde Hatay ilinde Topraktutan köyü, kuzeyde Sinop ilinde Inceburun, batida Çanakkale ilinde Gökçeada’nin Avlaka Burnu, doguda ise Türkiye-Iran-Azerbaycan sinirlarinin kavsak noktasidir.
YÜZÖLÇÜMÜ
Anadolu Yarimadasi: 759.752 km², Trakya Yarimadasi : 23.825 km², Toplam : 783.577 km²
DAGLAR ve YÜKSEKLIKLERI
Agri (Agri - 5.137 m), Ulu Doruk (Hakkari- 4.135 m), Cilo ( Hakkari- 4.116 m), Süphan (Bitlis- 4.058 m), Kaçkar (Rize- 3.932 m)
AKARSULAR ve UZUNLUKLARI
Kizilirmak (1.355 km), Firat (971 km), Sakarya (824 km), Aras (548 km), Dicle (523 km)
GÖLLER ve YÜZÖLÇÜMLERI
Van (Van-Bitlis- 3.713 km² ), Tuz (Konya-Aksaray- 1.500 km²), Beysehir (Konya-Isparta- 656 km²), Egirdir (Isparta- 468 km²), Aksehir (Konya-Afyon- 353 km²)
ADALAR ve YÜZÖLÇÜMLERI
Gökçeada (Çanakkale- 279 km²), Marmara (Balikesir- 117 km²), Bozcaada (Çanakkale- 36 km²), Uzunada (Izmir- 25 km²), Alibey (Balikesir- 23 km²)
IKLIMI
En yüksek yillik ortalama sicaklik 21.3°C (Hatay - Iskenderun-1962), en düsük yillik ortalama sicaklik 1.8°C (Sarikamis-1972), yillik en yüksek toplam yagis 4045.3 mm (Rize - 1931), yillik en düsük toplam yagis 114.5 mm (Igdir - 1970), günlük en yüksek yagis 469.9 mm (Antalya - Kemer 11 Aralik 1971), en yüksek kar kalinligi 525 cm (Bitlis-1954), en yüksek basinç 1045.2 mb (Zonguldak - Eregli- 1973), en düsük basinç 745.3 mb (Adana - Yumurtalik-1974), en yüksek rüzgar hizi 176 km/saat (Tokat- 1978)
BÖLGELER
Alani en büyük bölge ( Dogu Anadolu), Alani en küçük bölge (Güneydogu Anadolu) En yüksek bölge (Dogu Anadolu), En alçak bölge (Marmara), En uzun kiyilara sahip bölge (Ege), En fazla yagis alan bölge (Karadeniz), En az yagis alan bölge (Iç Anadolu), Yazin en sicak bölge (Güneydogu Anadolu), Kisin en ilik bölge (Akdeniz), En soguk bölge (Dogu Anadolu), Orman varligi en zengin bölge (Karadeniz), Orman varligi en fakir bölge (Güneydogu Anadolu), Güneslenme süresi en kisa bölge (Karadeniz), Güneslenme süresi en uzun bölge (Güneydogu Anadolu), Heyelanin en çok görüldügü bölge (Karadeniz), Volkanizmanin en etkin oldugu bölge (Dogu Anadolu), Seraciligiin en fazla yetistigi bölge (Akdeniz), Nüfusu en kalabalik bölge (Marmara), Nüfusu en az olan bölge (Dogu Anadolu), Iklim çesitliligi en fazla olan bölge (Marmara) Enerji tüketimi en fazla olan bölge (Marmara), Maden zenginlikleri en fazla olan bölge (Dogu Anadolu)
NÜFUSU
Nüfusu (2000 nüfus sayimina göre Türkiye’nin nüfusu 67.844.903’tür), nüfus artis hizi (binde 18), il sayisi (81), ilçe sayisi (850), en kalabalik nüfuslu il ( 2000 sayimina göre 10.033.478 kisi ile Istanbul’dur), en az nüfuslu il (2000 sayimina göre 93.584 kisi ile Tunceli’dir).
TÜRKIYE'NIN KENTLERI
En genis alana sahip kent (38.257 km² ile Konya’dir), en küçük alana sahip kent (839 km² ile Yalova’dir), en fazla ilçeye sahip kent (32 ilçe ile Istanbul’dur), en az ilçeye sahip kent (2 ilçe ile Bayburt’tur), en kuzeyde yer alan kent (42 Kuzey enlemindeki Sinop’tur), en güneyde yer alan kent (36 Kuzey enlemindeki Hatay’dir), en batida yer alan kent (26 Dogu boylamindaki Çanakkale’dir), en doguda yer alan kent ( 45 Dogu boylamindaki Igdir’dir), en yagisli kent (2400 mm’lik yillik yagisi ile Rize’dir), nüfus yogunlugu en fazla olan kent (Km² ye 1629 kisi ile Istanbul’dur), nüfus yogunlugu en az olan kent (Km²ye 18 kisi Ardahan’dir) en uzun kiyilara sahip kent ( 1180 km’lik kiyi kiyi uzunlugu ile Mugla’dir), don olayinin en çok görüldügü kent (181 gün ile Erzurum’dur)</DIV>
İlçelere göre şehir ve köy nüfusları
İl
İlçe
Toplam
Şehir
Köy
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Toplam
Erkek
Kadın
Denizli
Merkez
494.961
248.813
246.148
323.151
161.875
161.276
171.810
86.938
84.872
Acıpayam
58.687
29.448
29.239
12.002
6.026
5.976
46.685
23.422
23.263
Akköy
5.225
2.613
2.612
2.583
1.296
1.287
2.642
1.317
1.325
Babadağ
7.950
3.978
3.972
4.408
2.197
2.211
3.542
1.781
1.761
Baklan
6.913
3.394
3.519
2.108
1.025
1.083
4.805
2.369
2.436
Bekilli
8.691
4.135
4.556
3.505
1.663
1.842
5.186
2.472
2.714
Beyağaç
7.122
3.596
3.526
2.520
1.281
1.239
4.602
2.315
2.287
Bozkurt
11.834
5.825
6.009
4.517
2.209
2.308
7.317
3.616
3.701
Buldan
27.380
13.407
13.973
15.066
7.349
7.717
12.314
6.058
6.256
Çal
24.157
11.880
12.277
3.629
1.803
1.826
20.528
10.077
10.451
Çameli
20.953
10.608
10.345
2.962
1.497
1.465
17.991
9.111
8.880
Çardak
9.372
4.762
4.610
4.450
2.290
2.160
4.922
2.472
2.450
Çivril
61.301
30.204
31.097
14.618
7.207
7.411
46.683
22.997
23.686
Güney
12.422
6.098
6.324
6.207
3.054
3.153
6.215
3.044
3.171
Honaz
28.941
14.980
13.961
9.239
4.626
4.613
19.702
10.354
9.348
Kale
22.542
11.271
11.271
7.713
3.840
3.873
14.829
7.431
7.398
Sarayköy
30.028
14.989
15.039
18.370
9.209
9.161
11.658
5.780
5.878
Serinhisar
15.371
7.551
7.820
10.699
5.321
5.378
4.672
2.230
2.442
Tavas
53.475
26.204
27.271
13.000
6.401
6.599
40.475
19.803
20.672
Toplam
907.325
453.756
453.569
460.747
230.169
230.578
446.578
223.587
222.991