GÜZ DÜŞLERİ....
gecenin ayazını geçtim
sabaha yaz
sensizliğin yok günlerinde
rolüm mayınlar üzerinde naz
..
neden bomboş oturuyorum böyle
(aslında doluyum hep)
neden boş boş bakıyorum… ve nereye
of!... ne kadar da yorgunum
gülüyorum
ağlıyorum
hep içime
hep içime
neredeyim ben
bu yol nereye
**
Ağlaman gerekiyorsa ağla… bağır bağırman gerekiyorsa, ama susma… Boşalt içini… paylaş düşüncelerini bizimle… herkes seni ne kadar çok seviyor görmüyor musun…
her şeyi ne çok önemsiyorsun… ama durmunu belli bile etmiyorsun… dışarıya karşı normal biri olarak görünmen değil önemli olan, iyi görünmüyorsun su… at kaygılarını bir yana… kurtar artık kendini iç yığıntılarından… matkap gibi oyuyorsun yüreğini durmadan… uçurumdan uçuruma atlıyorsun, yazık değil mi…
**
kalabalık gürültüler arasındayım
ve sessizim olabildiğince
bir yanım çöl ıssızı
kar sızısı diğer yanım
acemi hüzün gülümseyişleri sarkıtıyor dudaklarım
..
bütün dallar sırılsıklam
damarıma basıyor güneşin terkedilmişliği
inadına ateşle oynuyor ay
demir atmış bir gemi gibi salınıyor dallar arasından
ve ben
uykuya hapsetmişim düşlerimi
gözlerimi
görmüyor musun
gözlerim açık aslında
sanrılar arasında
**
kendi dumanında boğuluyorsun düşlerinin ağırlığı altında… çık kabuğundan dışarıya… gözlerinle bak biraz çevrendekilere…
**
düş mü?
düş mü kaldı bende
yitti düşlerim
bakın, hala nezaketimi koruyorum
nazik davranışınız için teşekkür ederim
örneğin
yemeğe davetlediniz beni, kıramadım geldim
yemeğin tuzu eksik
bir bacağı kırık oturduğum sandalyenin
sessizlik…
..
**
sessizlik
hep sessizlik… bütün sesler yaban senin sesinde… buzul denizleri üzerinde simurglardan kalan albatrossun sen… ne ateş çemberi eşiklerinden geçtin
biliyorsun aşmak zorunda olduğunu kendi içindeki kaf dağını da…
**
her sessizlikte bir çığlık düğümlenmez mi boğazımıza
hıçkırıklar ıslık çalmaz mı göl ıssızı sazlıklarda
her dinginlik fırtınalara gebe değil mi
dinginim işte…
çıkmam bedelini ödemeyeceğim yollara
sınırsız yolaklar var önümde
sakıncasız gidebileceğim
bütün yollar yüreğime çıkacak biliyorum…
Alıntı
