Ekimin Hüznü
Ekimin Hüznü…
Sular çığlıklarını bırakırken içime
Mihricanlar öperdi Ekimin son güllerini
Bir muamma ıslık çınlatırken kulaklarımı
Bulutlar ağır ağır yer yüzüne inerdi
Tırmalanırken yüreğimin yeşili acı acı
Hüzün ve yalan beynimde büyürdü…
Bir ses duymak isterken çok ötelerden
Bir kadının yüreğinde yalnızlık örülürdü
Gözler doyarken ormanların güz manzarasına
Vadilerde son göçmen kuşlar hüzünle şakırdı
Bir teselliyle güneş yararak bulutları
Kapalı pencerelerden içeri sızardı
Ah, sonu önceden yaşanmış yazgı
Vaktin soluğunun kesildiği gecelerde
Her yürek kendi acısıyla düşerken yollara
Her sabah akan hayat suyu
Sürüklemekte bizi selden sellere
Akasyaların üşüten gölgesinde
Bulunur bir vafasızın yüreği
Ey sığındığım hayalerimle avunan divane yanım
Ziyan oldun acı bir su içinde
Günbe gün gayibe akan ömrüm
Sessiz bir ağrıyla gönlümün kanatlarından
O içimin kül rengi bakan çocuğu
Bir göz kırpmasıyla döner mi geri
Mısır tarlalarının hışıltıları arasından
Şimdi akrebin kıskacında günler
Ve anılar ahtapot gibi uyuyor yüreğimde
Ölümün eşiğinde bir fani
Yanmak istiyor yakacak bir ateşte
Ve aşk gülümsüyor derinlerde…
Alıntı