Arama

Isparta - Tek Mesaj #10

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
1 Kasım 2008       Mesaj #10
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İSPARTA ili, Akdeniz Bögesi'nin içbatı kesiminde yer alır. Bölgenin bu kesiminde çok sayıda göl vardır ve bu kesime Göller Yöresi denir. İlin kuzey sınırı aynı zamanda bölgelerarası bir sınırdır. Güney sınırı Toros-lar'ın Antalya Körfazi'ne doğru alçalmaya başladığı yamaçlardan geçen İsparta ili top­rakları, doğuda Beyşehir Gölü kıyısından batıda Burdur Gölü kıyısına kadar uzanır.
İsparta kenti yakınmda yer alan Bozanönü köyündeki Kapalıin Mağarası'nda fosilleşme­ye başlamış kemikler ile çakmaktaşından ya­pılmış aletler bulunmuştur. Bu buluntular, yörede geçici olarak kurulan ilk yerleşim yerlerinin tarihinin günümüzden yaklaşık 45-15 bin yıl öncesine kadar gittiğini göstermek­tedir. İl topraklarında kurulan birçok ilkçağ kentinin kalıntılarıma çoğu depremlerle yıkı­lıp yok olmuş ve tarijhsel yapılardaki taşların sonradan konut yapımında kullanılması nede­niyle günümüze ulaşamamıştır. Yalvaç kenti yakınındaki Antiokheia kentinin su gereksin­mesini karşılamak amacıyla yapılmış sukeme-ri bugün de ayaktadır. Aynı kentte Frig tanrısı Men adına yapılmış olan tapınağın bazı bölümleri de günümüze ulaşabilmiştir.
Eski bir tarihe sahip olan İsparta, Göller Yöresi'nin en gelişmiş ilidir. İsparta denince, gül ve halı akla gelir.

Doğal Yapı
Akdeniz Bölgesi'nde, Antalya bölümünün İç Anadolu'ya doğru sokulduğu kesimde yer alan İsparta ili toprakları oldukça yüksek ve dağlıktır. İlin orta kesimi, yerkabuğuna biçim veren jeolojik olaylar sırasında oluşan çökme­ler sonucunda çukurlaşmıştır. İl topraklarını Batı Toroslar'a bağlı dağlar engebelendirir. Neredeyse 90°'lik bir açıyla birbirine bağla­nan Karakuş ve Sultan dağlarının en yüksek kesimleri İsparta ilinin kuzeydeki doğal sınırı­nı oluşturur. Bu sınır, aynı zamanda Akdeniz Bölgesi'yle Ege ve İç Anadolu bölgelerini de birbirinden ayırır. İlin doğu kesiminde Dede-göl (Dedegül) Dağı ile Anamas (Güllüce) Dağı yükselir. Dedegöl Dağı'nın 2.992 metre­ye ulaşan doruğu ilin en yüksek noktasıdır. Göller Yöresi de ilin en yüksek kesimidir. İlin batı kesiminde yer alan başlıca yükseltiler ise Davras, Barla ve Kapı dağları ile Akdağ'dır. İsparta kentinin doğusunda 2.635 metreye ulaşan Davras Dağı, bu kesimdeki en önemli yükseltidir.
İlin orta kesiminde yer alan çöküntü alanı­nın alüvyonlarla dolması sonucunda oluşan İsparta Ovası, verimli bir tarım alanıdır. İlin tarıma elverişli öbür düzlükleri Kuleönü, Bozanönü, Senirkent, Hoyran ve Gelendost ovalarıdır.
İl topraklarının suları Aksu ve Köprü Suyu aracılığıyla Akdeniz'e, küçük bazı akarsularla da yöredeki göllere ulaşır. İsparta ilinde yer alan başlıca doğal göller, Eğridir ve Kovada gölleri ile İsparta Gölcüğü'dür. Yalvaç Baraj Gölü ise küçük bir yapay göldür. Beyşehir ve Burdur göllerinin bir bölümü de il sınırları içinde kalır. Türkiye'nin dördüncü büyük gölü olan Eğridir Gölü'nün Boğazova adıyla anılan oluktan geçerek Kovada Gölü'ne akan fazla suları buradan da Kurudere adı verilen gideğeniyle ya da gölayağıyla Aksu'ya boşalır ve bu yolla Akdeniz'e ulaşır. Bu gideğen üzerinde kurulan Kovada I ve Kovada II hidroelektrik santrallarından sulamada da ya­rarlanılır. Eğridir Gölü'nün güney kesiminde Eğridir kenti açıklarında Yeşilada ve Canada denen iki adacık vardır. Kovada Gölü'nün çevresinde doğal değerler bakımından zengin olan 6.000 hektardan çok orman alanı 1970'te ulusal park olarak ayrılmıştır. İsparta kenti­nin güneybatısında yer alan İsparta Gölcüğü' nün çevresinde kurulan orman içi dinlenme yeri, yöre halkının başlıca mesire yerlerinden-dir. Bu küçük gölün suları İsparta Ovası'nın sulanmasında kullanılır.
İsparta ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise Akdeniz kıyısına göre daha soğuk ve yağışlı geçer. İlin alçak kesimlerindeki doğalbitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir. Bunun nedeni eskiden yaygın olan ormanla­rın insan eliyle yok edilmesidir. İsparta ilinin dağlık kesimleri ise gür bir orman örtüsüyle kaplıdır. Bu ormanlar meşe, köknar, sedir, kızıl çam, kara çam ve ardıçlardan oluşur. Tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve yöreye özgü olan kasnak meşesi ile sığla ormanları korumaya alınmıştır.

Tarih
Çok eski bir yerleşme alanı olan İsparta ilinin çeşitli kesimlerinde yapılan kazı ve araştırma­lar, yörede insanların bıraktığı en eski izlerin Yontma Taş Devri'nden kaldığını gösterir. İÖ 21.-20. yüzyıllarda bu yöre Luvi ve Arzava halklarının yurduydu. Kapadokya kaynakla­rında "Arzava ülkesi" adıyla anılan yöre, Arzava kralları tarafından yönetiliyordu. Bu çok sayıdaki küçük krallık bir konfederasyon yapısındaydı. İÖ 13.-12. yüzyıllarda batıdan gelen halklar Arzavalar'ın birliğini yok etti. Daha sonra Frigler'in, Lidyalılar'ın, Sabirler de denen Sabarlar'ın, Persler'in ve Make-donyalılar'ın egemenliği altında kalan yöre, Anadolu'daki Pisidya (Pisidia) bölgesinin sı­nırları içindeydi.
Bu yöre, İÖ 7. yüzyılda burayı ele geçiren Asya kökenli Sabarlar'ın adından kaynakla­narak Sabarta ya da Saparta diye anılıyordu. Sabarta adına çok sonra, 14. yüzyıl Arap kaynaklarında da rastlanır. Bu topraklara sonradan verilen ispari a adının Sabarta'dan geldiği sanılmaktadır.
İÖ 3. yüzyılda Bergama (Pergamon) Krallı-ğı'nın yönetimine giren Sabarta, kısa bir süre Selevkoslar'ın egemenliğinde kaldıktan sonra gene Bergama'ya bağlandı. İÖ 2. yüzyıl son­larında Roma'nın elin: geçen yöre, Bizans döneminde Anatolikor Theması'nın sınırları içindeydi. İS 8. yüzyıl başlarında kısa süre Araplar'ın yönetiminde kaldıktan sonra, 13. yüzyılda Selçuklular'ın egemenliğine girdi. 14. yüzyılın başında Hajrıidoğullan tarafından yönetilmeye baş­lanan yöre, 1391'de Yf dirim Bayezid tarafın­dan alındıysa da, Ankara Savaşı'ndan sonra Karamanoğulları'na bağlandı. Yöre, Osmanlı döneminde Hamideli adıyla anıldı. 16. yüzyı­lın sonlarında burada çıkan suhte (medrese öğrencisi) ayaklanmaları ve 17. yüzyılın ba­şında bu ayaklanmalan izleyen Celali Ayak­lanmaları. İspar­ta'nın hem ekonomik, hem de kültürel gerile­mesine yol açtı. 19. ytızyılda Konya vilayeti­nin bir sancağı olarak yönetilen Hamideli,Cumhuriyet'le birlikte olarak değiştirildinı il ve ilçe merkezle-halkı geçimini tarım,

Ekonomi
Nüfusunun yarısına ya t rinde yaşayan İspartasanayi ve ticaretten sağlar. İl ekonomisi, sulama ve ulaşım olanaklarının artmasına bağlı olarak gelişmiştir. Elde edilen başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, arpa, patates, yem bitkileri ile az miktarda haşhaş­tır. İlde önemli miktarda sebze ve meyve yetiştirilir. Bunların başlıcaları elma, üzüm, kavun, karpuz ve domatestir. İsparta ili Tür­kiye'de gül yetiştiriciliğinin merkezidir. Tür­kiye'de, "İsparta gülü" adıyla anılan ve yağ elde edilen gülün üretiminin yüzde 80'i İspar­ta'da gerçekleştirilir. Üretilen gülyağının he­men hemen tümü yurtdışına satılarak ülkeye önemli miktarda döviz sağlanır. Parfümeri sa­nayisinde kullanılan gülyağı üretiminde Tür­kiye dünyada ilk sıradadır.
Hayvancılık ilin yüksek ve dağlık kesimle­rinde yaşayan halk için önemli bir gelir kaynağıdır. Yetiştirilen koyun ve kıl keçile­rinden elde edilen yün ve kıl halıcılıkta değerlendirilmek üzere iplik haline getirilir. Eskiden evlerdeki el tezgâhlarında dokunan ünlü İsparta halısı günümüzde atölye ve fabrikalarda üretilmektedir. İsparta ilinde ba­lıkçılık da önemli bir geçim kaynağıdır. Göl­lerde avlanan tatlı su balıkları ile kerevitlerin bir bölümü yurtdışına satılır.
Yeraltı kaynakları bakımından zengin ol­mayan il topraklarında linyit ve kükürt yatak­ları vardır. Keçiborlu'daki kükürt yatakları Etibank tarafından işletilmektedir.
İsparta ilindeki başlıca sanayi kuruluşları halı, yün ve pamuk ipliği, dokuma, hazır giyim, deri, orman ürünleri, un, bisküvi, meyve suyu, kurutulmuş sebze, salça, bitkisel yağ, yem, gülyağı, tuğla ve kiremit fabrikala­rıdır. İlde oldukça gelişmiş bir küçük sanayi etkinliği vardır. Halı ve gülyağı ticareti yoluy­la önemli miktarda gelir elde eden İsparta ili, kara ve demiryolu ulaşım olanaklarıyla ülke­nin öteki yörelerine bağlanır.

Toplum ve Kültür
Çok eski bir yerleşme alanı olan İsparta ilinde 1920'lere kadar Türkler, Rumlar ve Yörükler ile 19. yüzyılda Kafkasya ve Rumeli'den gelen göçmenler geleneklerini sürdürerek bir arada yaşardı. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra burada yaşayan Rumlar'ın Yunanis­tan'a gitmesi, Yunanistan'dan da Türkler'in gelerek yöreye yerleşmesi kültürel yapıda değişimlere yol açtı. İsparta'da gül yetiştirici­liği ise 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle gelen göçmenlerle başladı.
İsparta ilinin dağlık kesimlerindeki düzlük­lerde, özellikle Anamas Yaylası'nda eskiden yaygın biçimde Yörükler yaşardı. Göçer aşi­ret yapısında olan bu Yörükler hayvancılıkla uğraşırdı. Günümüzde bu özelliklerini yitir­miş ve yerleşmiş olan Yörükler'den bazıları yayla yaşamını sürdürmektedir. Dokumacılık da Yörükler arasında yaygın bir uğraştı. Başlıcaları kilim, heybe, çuval, sofra bezi, ihram, çadır, bez, çul ve deve kolanları olan dokumalarda zengin desen çeşidine rastlanır. Bu dokumalarda insanlar, hayvanlar, söylen­ce yaratıkları ve günlük olaylar motif olarak kullanılmıştır. Her desenin bir anlamı ve öyküsü vardır.
İsparta ilinde tabaklık, dokumacılık, se­mercilik ve urgancılık kökleri çok eskilere dayanan ve günümüzde de özgünlüğünü ko­rüyan el sanatlarıdır. İlin en eski el sanatların­dan biri olan tabaklık geçmişte ülkenin her yanında ün kazanmıştı. Koyun ve keçi deri­sinden meşin ve sahtiyanlar (tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış deri), sığır ve manda derisinden gön adı verilen köseleler yapılırdı. Dokumacılıkta ise kilim yapımı halıdan daha yaygındı. Ama 19. yüzyılın ikinci yarısında halı dokumacılığının önemi arttı. İsparta'da yapılan ve Osmanlı eyeri, yarım Osmanlı eyeri, Tatar-Kırım eyeri, Macar eyeri adla­rıyla anılan eyer türleri de ülke çapında ün kazanmıştı.
İsparta yöre yaşamının özgün yanlarından biri de erkeklerin çorap örmesidir. Eğridir ve Sütçüler ilçeleri ile bazı köylerinde çok yaygın olan bu çorap örme işi yalnızca giyim için değil, gelir sağlamak için de yapılmaktadır.

İl Merkezi: İsparta
Bir ilkçağ kenti olan Baris, Bizans döneminde önemli bir dinsel merkezdi. Bu dönemlerden günümüze belirgin kalıntıların ulaşmamasının nedeni depremlerin yol açtığı yıkımlardır. Bir Türkmen Beyliği olan Hamidoğulları dö­neminde bir süre bu beyliğin merkezi olan kent Hamidâbad adıyla anıldı. Hamidâbad, Osmanlı döneminde Hamideli ya da Hamid adı verilen sancağın merkeziydi. 1919'da bir hafta kadar İtalyanlar'ın işgali altında kalan kente, Cumhuriyet'in ilanından sonra yörenin tarihsel adından esinlenerek İsparta adı ve­rildi.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında orta büyüklük­te bir kasaba görünümünde olan İsparta'da
ekonomik yaşam dokumacılık ve dericiliğe dayanıyordu. Sonraki yıllarda kent bazı dev­let yatırımlarının yönelmesi sonucunda geliş­ti. Eskiden medrese eğitiminin oldukça yay­gın olduğu kentte bugi|n Akdeniz Üniversitesi'ne bağlı İsparta Mühendislik Fakültesi ve İsparta Meslek Yüksekokulu bulunmaktadır.İldeki sanayi kuruluşlarının önemli bir bö­lümü İsparta kentindedir. Demiryolu bağlan­tısı olan, İstanbul ve Ankara'dan gelip An­talya'ya uzanan karayolunun 26 km doğusun­da yer alan kent, Göller Yöresi'nin başlıca ticaret ve hizmet merkezidir.



MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....