Arama

Mimar Sinan - Tek Mesaj #3

B.L.A.C.K - avatarı
B.L.A.C.K
Ziyaretçi
6 Kasım 2008       Mesaj #3
B.L.A.C.K - avatarı
Ziyaretçi

MİMAR SİNAN Koca,


türk mimar
(Ağırnas, Kayseri, 1489/1490 - İstanbul 1588).

Yaşamına ilişkin bilgiler çağdaşı Mustafa Sai Çelebi'nin Tezkiret ül-Ebniye ve Tezkiret ül-bünyan adlı yapıtlarına, yazarı bilinmeyen yazmalara (Tuhfet ül-mimarirt, Risalet ûl-mimariye, Adsız risale), kendi vakfiyelerine ve baş mimarlığı dönemindeki yazışmalara dayanır. Bu kaynaklara göre Sinan, Selim I (Yavuz) döneminde devşirilerek (1512) İstanbul'a getirildi, önce taşra hizmetinde çalıştırıldı. Daha sonra Acemi ocağı’na ve Yeniçeri oca- ğı'na alındı. Süleyman Cin (Kanuni) Belgrad (1521) ve Rodos (1522) seferlerine katıldı, Mohaç seferinde (1526) zemberek- çibaşılığa (baş teknisyen) getirildi. Viyana (1529) ve Irak (1534-1535) seferlerine katıldı; Van gölünü aşacak üç geminin yapımında gösterdiği başarısıyla hasekiliğe yükseldi. Boğdan seferi sırasında (1536) Prut nehri üzerine on üç günde kurduğu köprüyle dikkati çekti. Acem Ali'nin ölümünden sonra sermimaranı hassa (saray baş mimarı) oldu ve bu görevini Selim II ve Murat III dönemlerinde, ölümüne değin sürdürdü.
Ad:  Sinan (MİMAR)3.jpg
Gösterim: 1372
Boyut:  68.6 KB

OsmanlI imparatorluğu'nun en güçlü çağında yaşayan Mimar Sinan, hassa mimarları örgütünü düzenleyip yönetmesinin yanı sıra gerçekleştirdiği anıtlarla klasik osmanlı mimarlığının oluşumunu sağladı. Çeşitli kaynaklara göre, üç yüz altmışı aşkın yapısı (84 cami, 50’yi aşkın mescit, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, su yolları ve kemerler, 8 köprü, 20'ye yakın kervansaray, 35 köşk ve saray, 40 civarında hamam vd.) vardır, ancak bunların tümünün onun tasarımı ve uygulaması olduğunu söylemek güçtür. Sinan’a bağlanan yapıların iki yüz seksenden fazlası İstanbul ve yakın çevresiyle Trakya'da bulunmaktadır. Öteki Anıtlar Balkanlarda, Ortadoğu ve Arabistan’a değin uzanmaktadır. Bu durumda yapılann bir bölümünün onun denetimi altında öğrencileri ya da ona bağlı mimarlarca gerçekleştirildiği sanılmaktadır. Baş mimar olmadan önceki anıtları arasında Üçbaş mescidi ve medresesi (1530/1531), Muhsinehatun mescidi (1532/1533), Kasımpaşa camisi (1533/1534) belirtilebilir. İstanbul’daki Haseki külliyesi baş mimar olarak gerçekleştirdiği ilk yapıtıdır (1538 -1539). Beş yıl sonra bitirdiği ve ilk önemli yapıtı olan Şehzade külliyesi’ni (1543 -1548) çıraklık dönemi eseri olarak nitelendirir. Bu yapıda Sinan dört ayağa oturan ve dört yarım kubbeyle desteklenmiş merkezi kubbe şemasını uygulamıştır. Bunun ardından Üsküdar’daki Mihrimahsultan camisindeyse, yarım kubbelerin sayısını üçe indirmiştir Kendisinin kalfalık eseri olduğunu belirttiği Süleymaniye külliyesi (1550-1557) yapılarının yerleştirilişindeki ustalık ve düzenin yanında, ekonomik ve kültürel işleviyle de klasik dönemin simgesi olmuştur.

Camide, dört ayağa oturan kubbeyi giriş ve mihrap yönlerinden yarım kubbelerle desteklemiş, D. ve B.’ya üçer kubbeli mekânlar ekleyerek daha ferah ve aydınlık bir iç görünüm sağlamıştır. Taşıyıcı ve örtü düzenine ilişkin denemelerini, kubbeyi altıgen bir plana oturttuğu Sinanpaşa, ana mekânı tek bir kubbeyle örttüğü Edirnekapı Mihrimahsultan, çok ayaklı, çok kubbeli ulu camiler planındaki Piyalepaşa camilerinde de sürdürmüştür. Klasik osmanlı mimarlığının başyapıtı olan ve Sinan'ın ustalık eseri olarak nitelendirdiği Selimiye camisi'nde (1569 -1575), daha önce Rüstempaşa camisi'nde uyguladığı, kubbeyi sekizgen plana oturtma düşüncesini geliştirdi; taşıyıcı ayakları ince tutup çapı 31 m'yi aşan kubbeyi (en büyük kubbesi) daha belirgin bir biçimde öne çıkardı. Onun denemelerinin sonucu, merkezi kubbeli plan osmanlı mimarlığının ana şeması oldu, kubbe anıtsal yapıyı biçimlendiren temel öğe durumuna geldi.

Sinan'ın önemli denemelerine sahne olan bir başka yapı türü de türbelerdir Şehzade Mehmet’in türbesi aşırı süsleme li cephe düzenlemesi ve dilimli kubbesiyle dikkati çekerken, Kanuni Sultan Süleyman’ın olgun görünümlü türbesinde, türk mimarlığında çok az kullanılan çift yüzlü kubbeyi deneyerek, iç kubbeyi ayaklara, dış kubbeyi ise dış duvarlara oturttu. Se lim H'nin türbesindeyse, geleneksel altı ya da sekiz köşeli şema yerine, köşeleri pahlanmış kare planı uyguladı.

Taşıyıcı öğelerinin ve temellerinin sağlamlığıyla dikkati çeken ve günümüzde de ayakta duran anıtsal yapıları mimarinin yanı sıra mühendislik açısından da önem taşır. Bu yüzden kendisi “ser mimaranı cihan ve mühendisanı devran" olarak anılmıştır. Selimiye camisi'nde denediği, olabildiğince büyük bir mekânı kubbeyle örtmek ve üç şerefeli bir minarede her şerefeye birbirini görmeyen ayrı basamaklarla çıkabilmek, onun mühendislik anlayışının çarpıcı örnekleridir. Mühendislik alanında dikkati çeken öteki yapıtları arasında, İstanbul’un su sorununu çözümlemeye çalıştığı Kırkçeşme su yapıları ve Mağlova kemeri'yle, dört bölümden meydana gelen 635,5 m uzunluğundaki Büyükçek- mece köprüsü özellikle belirtilebilir.
Mimar Sinan, Süleymaniye külliyesi’nin K.-D.’sundaki, altı ayağa oturan sivri kemerlerin taşıdığı çatıyla örtülü, çevresi açık, yalın türbesinde gömülüdür.

Mimar Sinan Anlvarsltasl, İstanbul' da yükseköğrenim kurumu.


1883'tç kurulan Sanayii nefise mektebi’nin adı, Cumhuriyetten sonra, 1927'de Devlet güzel sanatlar akademisi’ne çevrildi. 30 mart 1983 tarih ve 2809 sayılı YÖK yasasıyla akademi, Mimar Sinan üniversitesine dönüştürüldü. Üç fakülte (yeni kurulan Fen-edebiyat; İstanbul Devlet güzel sanatlar akademisi mimarlık fakültesi ile Yapı üretimi ve çevre düzenleme fakültesinin birleştirilmesiyle oluşturulan Mimarlık; İstanbul Devlet güzel sanatlar akademisinin Mimarlık fakültesi ile Yapı üretimi ve çevre düzenleme fakültesi dışında kalan İstanbul, Ankara ve Bursa'daki tüm fakülte ve birimlerinin birleştirilmesiyle oluşturulan Güzel sanatlar), iki enstitü (yeni kurulan Sosyal bilimler ve Fen bilimleri), iki yüksekokul (İstanbul Devlet konservatuvarı ve Meslek yüksekokulu) ile dört uygulama ve araştırma merkezinden oluşur.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 23:47