Arama

kelrapunzell - Tek Mesaj #34

kelrapunzell - avatarı
kelrapunzell
Ziyaretçi
8 Kasım 2008       Mesaj #34
kelrapunzell - avatarı
Ziyaretçi
olgunluk konusunu düşündüm de...Msn Sarcastic

Doğuştan son derece atak bir insanın bir de ardışık düşünmediği için zaman kavramında bir sonraki an yer almıyorsa ve bu yüzden bir şey yapmadan önce durup düşünmüyorsa, üstelik bir de maceraperestse, çok da meraklıysa dünyayı ilginç buluyor ve keşfetmek istiyorsa ,herşeyi büyük bir oyun sanıyorsa -ki şimdi eminim bundan ,sosyal decoderına program yüklenmeden gönderildiyse ,eğlence olsun diye risk alma gibi sevimli huyları da varsa ,onun 38 yılda neler yasamış olabileceğini düşün ve başın dönsün… elbette bu arada bunları öyle ardı ardına yoğun hızda yasamış olsun ki ziplenmiş formatta 38 yıl olan bir hayatın toplam deneyim ve serüven yoğunluğu normal bir insanın 70 yılda yasayacaklarından ,sakin bir insanın 120 yılda yasayacaklarından fazla tutsun .Fiziğe göre ışık hızında ve atmosfer dışında giden bir uzay kapsülünde 14 yıl süren bir yolculuk sırasında yeryüzünde 100 yıl geçtiği hesap edilmiş .Buna göre o kapsüldeki olası gözlemcinin 14 yıl yaslanacağı düşünülürse 38 yıllık yaşımın çocuksuluğunu ancak böyle açıklayabilirim : fazla hız nedeni ile ..Yani belki de zaman değirmentaşı gibi ağır geçtiğinde insanları sosyal davranış bakımından yaşlandırıyordur.. bunu olgunluk olarak nitelendireceksek yasanan deneyim sayısı ve yoğunluğu ile olgunluk arasında çok da bağlantı kuramayız Belki de sosyal olgunluk için deneyimin sayısından çok deneyim yaşandığı ortamda zaman yönünden yavaşlık gerekiyordur çünkü eğer salt deneyim yaşlandırsaydı şu an benim 80 yaşında filan olmam gerekirdi –tesadüfen hayatta olduğumu ve sağlam korunduğumu –koruyan meleklerin de kanatlarında stallone kasları geliştirdiğini düşünüyorum –ne diyeyim minnettarım onlara..
Deneyim ve olgunluk bazen görünenden fazlasının olabileceğini düşünebilmektir bazen de yaşını saklamadan söyleyebilecek kadar dünyayı öğrenmiş olmaktır …Msn Happy
çocuk egosu benim için iyibanana

esnek değişime elverişli
fazla yük kaldıramaz ama spontandır ,
kir pas tutmaz
kolay temizlenir (bu ne yaa ahşap mobilya reklamı gibi)
hiperaktiviteye özgü günlük mod -duygu değişimlerime uyumlu
hayal gücü canlı
yaratıcı vs

çocuk ilkel insan -göçebe aborjin,eskimo vs ya da doğal insan diyeyim kısaca ...

yetişkin egosu ise kentli yerleşik insan gibi -yerleşik insan egosunda güç biriktiriyor bu yüzden dayanıklı ama değişime dirençli ve katılaşabiliyor-esnek değil

hiperaktif kişilikle yetişkin ego iyi olmuyor-dürtüsel kolay risk alan bir insan yetişkin egosuyla zorlanır gibi geliyor duygu-durum değişikliklerini ve belirsizliği ,güvence eksikliğini kaldıramaz sanırım

o yuzden biz hiperaktifler biraz çocuksuyuzdur, günü gününe yasarız hayatımız risklerle ve anlık tesadüflerle mini mini aksiliklerle dolu çok stresli eşya kaybetme ,zamanında yetişememe kaçırılan fırsatlar..unutulan randevular vs vs sosyal kod çözücümüz da pek iyi çalışmaz..sezgi ve içgüdü ile idare ederiz .insanlara çabuk güvenir bol bol kandırılırız.para ile ilişikimiz de dürtüseldir..harca gitsiin yarın toplarsın durumu (aşırı iyimserliği saymış mıydım)

sanırım çocukluğumdan beri beni korumak için bi melek ordusu çalıştı

işte örnek bir dialog

1-melek: yine balkondan sarkıyor bu çocuk koş koş ben çocuğun dikkatini başka yöne çekmek için kediyi yönlendiriken sen de annenin sezgileriyle bağlantı kur hemen gelsin alsın çocuğunu

2. melek:.oof of şu çocuk sağ salim bi büyüsün iki dönem izin kullanacam cennette..

3-melek-kızııım bak kedi yavrusu ne güzel ..hadi in aşağı ..kediyi sev ..ayy kanadıma kramp girdi valla ...kaslı kanadı olan bir tek biz mi varız acaba diye merak ediyorum..bir şey değil ..meleklerin stallonesi olduk

4. melek :konuşma da çocukla ilgilen ...şimdi de sandalyeye çıktı asağı bakıyor uçmaya mı çalışıyor ne

5-kanat manat dersen çocuğun yanında daha çok kas yaparsın sen..yetişkin değil ki bunlar duyuyo hepsini ..sayende bir de zamanı dondurup çocuğu kurtarmak zorunda kalacağız..ondan sonra işin yoksa git düşmeden kurtar ...

milos forman ın amadeus filmini izleyen var mı?
işte o amadeus tipik bir hiperaktif insan örneği
film harikadır bu arada-hele mozartın kendine özgü gülüşü ve esprileri ..o gülüşe hastayım zaten


[flash]=6a444442bcag0.swf[/flash]

peruk alacak ve 3 tane peruk beğendi biri pembe biri mavi öteki limon sarısı dil

mozart: 3 peruk da ne güzeel :keşke üç tane kafam olsaydı nihohaaa(sinir bozucu yarı deli yarı çocuk gülüşü)
perukçu:????? (hööö? )