Rüzgârım Ne ses ver ne soluk sadece dinle
Bir ömür saklıdır onun sesinde
Ruhuna aşina sırrını anla
Yüreğe dolacak uçma hissinde
Ayağını yerden kestiği zaman
Dimağın durmuştur dilinde amân
Çevreni kaplayan bu sonsuz duman
Sana da sunulur Kevser tasında
Dar bir koridor da kudret nefesi
İmanla yırtılır göğüs kafesi
Kulağa huşuyla dokunan sesi
Bir anda duyulur umut yasında
Güneşin yüzünü bulutla silen
Mazideki kökü toprağa çalan
Yakup’un içinden kopup da gelen
Hasretin makamı canın göğsünde
Varlığı yaprağı dile getirir
Bin yıllık çınarı yere yatırır
Dilerse ruhunu tenden ayırır
Çürüyen beşerin hayat yasında
Rüzgârım meyletmez zahirden yana
Hulus’ta endişe ahirden yana
Ağuyla birleşen zehirden yana
Virane kılacak seni nefsinde