Yağmur ve Sen
Başka bir yerde uyandım bu sabah,
Farkedemedim nerede olduğumu.
Ya boyaları dökülmüş, ancak sokakçıların yattığı
Bir arka sokak duvarıydı,
Ya da bir gecelik taştan döşek,
Karanlık mezralarında İstanbul'un...
Nişantaşı'na indim yine, yağmur yağıyordu;
Ve sen yoktun yanımda, bir de hislerim.
Sen nereden bileceksin ki yağmurun her damlasını yüzünde hissetmeyi,
Gözyaşlarının aslında yağmurla kardeş olduğunu?
Bir ben biliyordum bunu,
Bir de her zaman el ele dolaştığımız park.
Nişantaşı sonsuz sessiz bir örtü altındaydı adeta;
Ama ben hissedemedim,
Ne yağmuru, ne yalnızlığımı.
Bir seni istiyordum oysa...
Sonra seni gördüm,
Gelip her zamanki banka, yanıma bir gül bıraktın.
Yüzünden süzülen yaşları görüp hissedemedim
Ne seni, ne de o kırmızı gülü, yağmurda...
Ah, sevdiğim,
Sen nereden bileceksin ki sonunda intikamımı alabildiğimi,
Yağmurun sonsuzluk olduğunu?
Sonunda başardım sevgilim;
Ama sen nereden bileceksin ki
Dün gece senin için ölebildiğimi...