Arama


cigdemm1907 - avatarı
cigdemm1907
Ziyaretçi
21 Mayıs 2006       Mesaj #745
cigdemm1907 - avatarı
Ziyaretçi

Bir Aşkın Hihayesi

Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul
salonundaydı maç. Tribünsüz, minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular
arasında, sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar..

Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu
takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız
servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi..
Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda..Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir,
belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği
için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlıda
yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine
döndü.. Kızda gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi.
Manidar..



"Anladım" der gibi bir gülümseyişti bu.. Delikanlı o hafta boyu hep bu
dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden
oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..
Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.



Dahası..Ankara Koleji'nin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu
bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir
gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı..Bir
defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş
gibi, okul dağılımı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra
arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına
çıkmıştı.. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır
yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..



Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar.Sonunda
bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu.
Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde,bir şekilde tanışmaları
gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan: "Tabii"
dedi.. "Bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar
vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de
tanışırsınız.."



"Mutluluk işte bu olmalı" diye düşündü delikanlı. "Mutluluk işte bu.." Ve
konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç
unutmadı..O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında
tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı
delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı.
Delikanlı ile dünyalar şirini kız yan yana düştüler. İnanamıyordu
delikanlı.. Onunla nihayet yan yana oturduğuna, onun sıcaklığını
hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken
tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın
en romantik şarkısı söylenirken ki, o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın
en romantik şarkısıydı ya, o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu
duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi
giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden
öylesine korkuyordu ki.. Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi,
uzandı.. Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil..
Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Birkaç saç teli, delikanlının
elinin üzerine dokundu..


Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini
kızın saçları eline dokunuyordu çünkü..Konserden çıkarken, kız, şakalaştı..
"Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana'da maçımız
var.. Gözlerimiz sizi arayacak.."



Hayır, aramayacaktı..Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu
otobüsle Adana'ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap
yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi..



Sabah erkenden Adana'ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona
erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu..
Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan
değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden
olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, üçüncü sette
kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz
mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara'nın hele Kolej'de çok popüler
bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..


Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garajlara gitti. Tek kelime
konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki..Kız "Keşke orada olsaydın" demişti. O
da olmuştu işte.. Hepsi o..



Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..Bir gün üniversite
kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu
bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda
vardı sanki..Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor
etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak
yanına gitti. "Bu sana" diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan,
kız, dizeleri okurken..

"Ne hasta beklerdi sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!.."



Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolej'in
önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu.
Yalnızdı..Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç
adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin
duracağını sandı yaklaşırken.. "Sana bir şeyler söylemek istiyorum" dedi
kız.. O da heyecanlıydı, belli..



"Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin,
ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var.
Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok
hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok."



"O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka
kimse olmazsa, ara beni" dedi delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın
yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne
çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden..



Yıllarca sonra Levent'in söyleyeceği şarkıdaki Sezen'in sözlerini o, o zaman
biliyordu sanki. Aşk onurlu olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca
bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı,
seytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla
bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi..
Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi.



Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir
aslında.. İlki kıza verdiği.. Bir ikinci dörtlük daha vardı o kadar.. O
dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..



Bekleyiş sürüyor, sürüyordu..Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..
Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. "Günlerdir seni arıyorum"
dedi kız.



"Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse
yok!.."



"Yaa" dedi delikanlı.. "Yaa" dedi sadece..Kalbi heyecandan ölesiye
çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu
ses çıkmıştı..



"Yaaa!.."


Cebinde artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. "Sana bir şiirin ilk
dörtlüğünü vermiştim ya bir gün" dedi.. "Bu da ikinci ve son dörtlüğü
onun.."



Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız dizelere bakarken..

"Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!.."



Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hâlâ
düşünüyor..O uzun, çok uzun bekleyiş aşkını öldürmüş müydü, acaba?.


Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı
ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi
bile.. Hayalindekini yaşatmak için mi, yaşayanı silmişti yani?.. Yokluğunda
bulmak bu mu demek oluyordu?..



Ya da.. Ya da..


Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna,
mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp gitmişti, acaba? Delikanlı bu
soruların yanıtını bugün hâlâ bilmiyor..Bilmediğini de en iyi ben
biliyorum.. Çünkü, delikanlı bendim!..