Arama

Gölge ve Orta Oyunu - Tek Mesaj #4

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
14 Kasım 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
ORTAOYUNU, geleneksel Türk seyirlik oyunlarının başlıcalarından biridir. Karagöz, meddah, kukla gibi öbür geleneksel seyirlik oyunlarla ortak ya da benzer yönleri vardır. Bugün bilinen biçimini 19. yüzyılda almışsa da, başlangıcı hayli geriye gider. Anadolu Selçukluları döneminde karşılıklı konuşmaya dayalı oyunların varlığı bilindiği gibi. Osman­lılar döneminde de çalgılı, danslı, taklitli, gülünç oyunlar özellikle büyük kentlerde yaygındı. Bu oyunların da yer aldığı şenlikleri betimleyen birçok minyatür vardır. Önceleri meydan oyunu, kol oyunu gibi adlarla anılan ortaoyunu son biçimini aldığı 19. yüzyılda daha çok zuhuri kolu (sonradan ortaya çıkan oyun) adıyla tanınmıştır.
Adının da çağrıştırdığı gibi, ortaoyunu bir açık alan oyunudur. Ama mevsimine göre kapalı yerlerde de oynanmıştır. "Palanga" denen ortaoyunu alanı daire ya da elips biçiminde olur, izleyiciler bu alanın çevresin­de sıralanırdı. Kadın izleyicilerin bulunduğu bölüm kafeslerle çevrilirdi. Oyun alanı ip gerilmiş kazıklarla belirlenir, izleyicilerin he­men önündeki bir köşede çalgı takımı yer alırdı. Ortaoyununun başlıca dekoru, "yeni dünya" denen ve evi simgeleyen iki üç kanat­lı, kafesli bir paravan ile dükkânı simgeleyen iki kanatlı daha küçük bir paravan ve arkalık­sız bir iskemleydi. Oyuncular sandık odası adı verilen soyunma odalarından çıkıp bir yanda bırakılan küçük bir aralıktan alana girerlerdi.
Klasik bir ortaoyunu Karagöz oyunundaki ne benzer biçimde mukaddime (giriş), muha­vere (karşılıklı konuşma), fasıl ve bitiş bölüm­lerinden oluşurdu. Alana önce çalgı eşliğinde oyunun iki ana tipinden biri olan Pişekâr girer, baş çalgıcı sayılan zurnacıyla kısa bir konuşmanın ardından, o gün oynayacakları oyunun adını söyleyerek gösteriyi başlatırdı, ikinci ana tip olan Kavuklu'nun gene çalgı eşliğinde alana girmesiyle başlayan muhavere bölümü kendi içinde ikiye ayrılırdı. Kavuklu ile Pişekâr'ın birbirleriyle tanış çıkmalarıyla sonuçlanan ilk bölüm "arzbâr" adıyla anılırdı. Bunun ardından Kavuklu'nun, sonunda rüya olduğu ortaya çıkan bir öykü anlattığı "teker­leme" bölümü gelirdi. Karagöz oyunundaki gibi asıl oyunla ilgisi olmayan muhavere bölümü izleyicileri gösteriye ısındırmayı amaçlardı. Asıl oyunun yer aldığı fasıl bölü­münde Kavuklu sürekli olarak alanda kalır, oyunun konusuna göre sahneye çıkan çeşitli tiplerle güldürücü konuşmalar yapardı. Bu bölümde zaman zaman Pişekâr da alana gelerek ya yeni tipleri Kavuklu'yla tanıştırır ya da oyunun akışını yönlendirirdi. Oyundaki düğüm genellikle, Karagöz oyununda olduğu gibi sarhoş tipinin ortaya çıkmasıyla çözülür­dü. Çok kısa olan bitiş bölümünde Pişekâr ile Kavuklu karşılıklı birkaç söz söyledikten son­ra, Pişekâr'ın oyunun son bulduğunu açıkla­ması, işlemiş oldukları kusurlardan ötürü özür dilemesi, gelecek oyunun adını, yerini ve zamanını açıklamasıyla oyun son bulur, Ka­vuklu ve Pişekâr müzik eşliğinde alandan çıkarlardı.

Ortaoyununda yer alan bütün tipler Kara­göz oyununun tipleri gibidir. Ama Karagöz perdesinde gösterilme olanağı olan doğaüstü yaratıklarla, hayvanlar, sandal, araba gibi binek araçları ortaoyununda yer almaz. Orta-oyunun iki ana tipi olan Pişekâr ile Kavuklu da Hacivat ile Karagöz'ün karakter olarak aynısıdır. Ama Pişekâr ile Kavuklu canlı kişiler olduklarından sözlerini vücut hareket­leriyle, yüz mimikleriyle güçlendirmek olana­ğına sahiptirler. Bu durum öbür tipler için de geçerlidir. Ayrıca bütün tipleri tek kişi tara­fından canlandırılan Karagöz oyunu metne daha çok bağlı kalmak zorundayken ortaoyu­nu oyuncuları oyunun akışına göre metinde çeşitli değişiklikler yapabilirler, yeni espriler üretebilirlerdi.
Ortaoyununun oyun dağarcığı da Karagöz oyunuyla büyük benzerlik gösterir. Kara­göz'ün dağarcığında 40 kadar oyun yer alır­ken, ortaoyununda saptanabilen oyun sayısı 80'in üstündedir. Bunların büyük bölümü ortaoyununun yaygınlık kazandığı 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında oluşturulmuş, nev-icad (sonradan çıkmış) olarak adlandırı­lan oyunlardır. Cumhuriyetten sonra değişen sanat anlayışına uymayan, gittikçe yaygınla­şan modern tiyatro ile baş edemeyerek yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutan ortaoyunu bu gelenekten yetişmiş son oyuncu olan İsmail Dümbüllü'nün ölümüyle (1973) tarihe karış­mıştır.

MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 23 Kasım 2010 21:44
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....