Arama

Ulusal Dil ve Önemi - Tek Mesaj #2

Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
15 Kasım 2008       Mesaj #2
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi

Dilin ulus yaşamındaki yeri ve önemi


Dil, ulusu oluşturan en önemli öğedir. Başka bir deyişle, ulus olmanın temelidir. Ulusun oluşmasında “dil birliği” en önde gelir. Bir ulusun yaşama biçimi, dünyaya bakışı, inançları, gelenekleri, kısacası ulusal ekin (kültür )değerleri, yaşam biçimi dil aracılığıyla aktarılır. Bir ulusu ayakta tutan, onun varlığını ve devamını sağlayan, ulusal bilinci besleyen, bir ulusun bireyi olma tadını veren ve bireylerini birbirine yaklaştırarak onlar arasında birlik yaratan öğe olarak dilin, ulus yaşamındaki yeri çok önemlidir. Dil, insan topluluklarını bir kitle, bir yığın olmaktan kurtararak onları aynı duygu, düşünce, ülkü biriliği çerçevesinde toplar; ulus olma bilincine erdirir. Öyle ki ulusun varlığı, büyük oranda dilin varlığına bağlıdır.Dil, ulusal varlığın damgası ve ayrılmaz bir parçasıdır. Ulusu oluşturan öğelerin başında dil gelir. Dilini yitiren ulus, benliğini, kökünü unutur; başka bir ulus içinde erir ve kendini, içinde eridiği ulustan bilir.”(Aksoy, Çağdaş Türk Dili, S.71,s.51)

Dilsiz toplum, düşünülemeyeceği gibi, toplumsuz dil de düşünülemez. Toplumsal bir çevrede yaşayan insanlar, ekonomik, sosyal, ekinsel(kültürel) gereksinimlerini karşılamak için iletişim aracı olan dili kullanmak zorundadırlar..Dil, ulusal birliği ve beraberliği sağlar. Dilin bu özelliğini Atatürk, şu sözleriyle vurgulamıştır: Türkiye Cumhuriyetin kuran; Türk halkı, Türk ulusudur. Türk ulusu demek, Türk dili demektir. Türk dili Türk ulusu için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti, geçirdiği sonsuz yıkımlar içinde ahlâkının, geleneklerinin, anılarının, çıkarlarının, kısacası, ulusallığının, varlığının diliyle korunduğunu görüyoruz. Türk dili, Türk ulusunun kalbidir, beleğidir.”


İnsan, doğası gereği toplu yaşamaya gereksinme duyar. Çevresinde kendiyle aynı değerleri paylaşan insanların bulunmasını ister. Bu ortak değerlerin oluşturulmasında, paylaşılmasında, kuşaktan kuşağa aktarılmasında, ulusun varlığını sürdürmesinde dil, çok önemli bir işlevi yerine getirir. Ulusal varlığın korunmasıyla dilin korunması arasında çok sıkı bir ilgi vardır. Dilini unutmayan fakat bağımsız olmayan bir toplum ulusallığını koruyor demektir. Bu toplum, bağımsızlığını kazanıp bir devlet kurarak, bir ulus olarak yeniden tarih sahnesine çıkabilir. Sovyet Rusya’nın dağılmasıyla Türklerin ve diğer ulusların bağımsız birer devlet olarak yeniden tarih sahnesine çıkmaları, bunun en yeni örneğidir. Tarihte bunun başka pek çok örneği vardır. Ancak dilini koruyamayan ulusların tarih sahnesinden silindikleri de bilinmektedir. Ulusu oluşturan bireyler arasında birleştirici bir rol üstlenen dil, aynı zamanda ortak ulusal bilincin ortaya çıkmasına hizmet eder.

Konfüçyüs, bir ülkeyi yönetme görevini bana verseler, hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle başlar. Çünkü dil yetersizse sözcükler anlaşmayı sağlayamaz, düşünce de anlatılamaz. Ödevler gereğince yapılamaz; töre, kültür bozulur. Töre, kültür bozulursa hukuk yanlış yola sapar. Bu durumda şaşkınlığa kapılan halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını kestiremez. İşte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Konfüçyüs’ün de vurguladığı gibi toplumsal düzenin sağlanmasında, işlerlik kazanmasında dilin katkısı yadsınamaz. Bir ulusun dili bozulursa ekininde( kültüründe )sıkıntılar ortaya çıkar. Düşünce, sanat ve yazın alanlarında çöküntü başlar; dil, asıl işlevini, insanlar arasında anlaşma aracı olmasını yerine getiremez. Kitleler birbirlerini anlayamaz duruma gelir ve yavaş kopmalar başlar. Bu gerçek, deneyimle belirlendiği için bir ulusu içten yıkma yönteminde işe önce dilden başlanır. Yeni kuşağın ekinsel ( kültürel) değerleri öğrenmemesi ve bireylerin, kuşakların birbiriyle sağlıklı iletişim kuramamaları için ne gerekiyorsa yapılır. Bu nedenle dilin bozulması için oynanan oyunlara karşı her zaman uyanık olmak gerekir.


Özetle dil, ulusun gücünün aynasıdır. Bir ulusun ekinsel (kültürel) değerlerini oluşturan ve o ulusu ayakta tutan; yazını, sanatı, bilim ve tekniği, dünya görüşü, etik değerleri, müziği... Geçmişten günümüze ancak dil aracılığıyla aktarılmaktadır. Dolayısıyla dilin korunmasıyla ulusal varlığın korunmasını aynı düzeyde algılamak gerekir.
Son düzenleyen Safi; 11 Nisan 2017 05:52