Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Kasım 2008       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
François Tin Kanuni’ye gönderdiği Jean de la Foret adlı transız elçisi, türk ordusunun İran seferinde bulunmasından yararlanan Kari V’in Tunus'u işgal etmesi yüzünden (1535) gözlerini yeniden Batı'ya çeviren padişahı imparatora savaş açmak; yokluk içindeki Fransa'ya savaş masraflarını karşılaması için hâzineden borç para vermek; Fransa’ya verilen ilk kapitülasyon olan ticaret antlaşmasını imzalamak gibi konularda ikna etmeyi başardı. Bu arada, osmanlı sarayında kadınlar saltanatını başlatan Hürrem Sultan, padişahın kendisinden olmayan büyük oğlu veliaht şehzade Mustafa’yı tutan sadrazamı Kanuni'nin gözünden düşürmek için çeşitli yollara başvurarak öldürttü (1536); böylece Kanuni'ye yaklaşık 13 yıl sadrazamlık yapan Makbul İbrahim Paşa, “Maktul” İbrahim Paşa oldu; onun yerine ikinci vezir Ayaş Mehmet Paşa sadrazamlığa getirildi. Ûte yandan, kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa'yı İtalya kıyılarını vurmakla görevlendiren Kanuni, ardından da kendisi karadan Puglia yada Pulya seferi denen İtalya ve Adriyatik seferine çıktı (1537). Bu sefer sırasında Güney İtalya'nın Pulya yakasına Lütfi Paşa komutasında asker çıkarıldı; Otranto ele geçirildi; Korfu adası kuşatıldıysa da alınamadı; Barbaros, Venedik yönetimindeki Sica, Naksos, Patmos adalarını osmanlı topraklarına kattı. Boğdan voyvodası Petru Rareş’in Erdel’e saldırdığını ve osmanlı korumasındaki Macaristan kralı Zâpolya’ ya karşı Ferdinand’la gizli bir ittifak yaptığını haber alan Kanuni, Pulya seferinden İstanbul’a dönerek hemen Boğdan seferine çıktı (1538).
Ad:  Kanuni Sultan Süleyman3.jpg
Gösterim: 2424
Boyut:  53.3 KB

Bu arada, Süveyş limanından Hint seferine hareket eden Mısır valisi Hadım Süleyman Paşa, Aden emirliğini ele geçirdikten sonra Hindistan’da Gucerat kıyılarına ulaşırken, Girit'e bir akın düzenleyen Barbaros da Kerpe ve Kaşot adalarını fethetti; Andrea Doria komutasındaki büyük haçlı donanmasını Preveze deniz savaşı'nda (1538) yenilgiye uğratarak Akdeniz’de inebahtı deniz savaşı’na (1571) kadar sürecek olan türk üstünlüğünü gerçekleştirdi. Öte yandan, Mimar Sinan'ın Prut ırmağı üzerinde kurduğu köprüden ordusunu geçiren Kanuni, Boğdan’ın başkenti Suçava’ya (Suceava) girip "Bucak” denen Güney Besarabya'yı Boğdan’dan ayırarak bir türk sancağı durumuna getirdi; kaçan ayaklanmacı voyvoda Petru Rareş’in yerine onun kardeşi Istvan Lacusta’yı atadı; böylece Boğdan sorununu çözümledikten sonra da İstanbul’a döndü. Hindistan seferinden dönen Hadım Süleyman Paşa ise Yemen’de bir türk eyaleti kurdu ve Gazze eski sancakbeyi Mustafa Bey’i bu yeni eyaletin beylerbeyliğine getirdi (1539). Ayaş Paşa’nın ölümü üzerine de ikinci vezir Lütfi Paşa sadrazam oldu. Kutsal Roma-Germen imparatoru ve ispanya kralı Kari V’in Türkler'e karşı oluşturduğu ittifaktan ayrılan Venedik Cumhuriyeti, 300 bin duka altını savaş tazminatı ödemeyi kabul ettiği Osmanlı devletiyle bir barış antlaşması imzaladı (1540). Kanuni’nin kız kardeşi olan eşi Şah Sultan’a el kaldırdığı için damatlıktan ve sadrazamlıktan atılan Lütfi Paşa’nın yerine Hadım Süleyman Paşa getirildi (1541).

Bu arada, Zâpolya'nın ölümü üzerine 15 gün önce doğan oğlu Jânos Zsigmond macar tahtına çıkarılınca, bu çocuğun krallığını tanımayan Kari V ile kardeşi Ferdinand Budin’i kuşattılar. Bu durum karşısında Budin seferine çıkmak zorunda kalan Kanuni, Budin'e girdi ve burası başkent olmak üzere Orta Macaristan'ı bir türk eyaleti durumuna getirerek Macaristan krallığı’nı doğrudan osmanlı topraklarına kattı; Erdel banlığı verilen küçük Jânos Zsigmond annesiyle birlikte oraya gönderildi; elçiler aracılığıyla os- manlı egemenliği altında macar krallığına istekli olan Ferdinand’ın bu önerisi reddedildi (1541). Krallık isteği reddedilen Ferdinand, çeşitli avrupa ülkeleri askerlerinden oluşturduğu birleşik bir orduyla Peşte'yi kuşattıysa da bu saldırı Budin beylerbeyi Yahyapaşazade Bali Bey tarafından püskürtüldü (1542). Bunun üzerine Kanuni Edirne'den yeni bir Avusturya seferine hareket ederken, İstanbul’dan Nice seferine çıkan Barbaros da İtalya kıyılarında Messina ve Reggio kalelerini teslim aldıktan sonra Fransa’ya yardım için donanmasıyla Marsilya limanına ulaştı (1543). Aynı yıl Kanuni çok önemli bir sınır kalesi olan Estergon’u fethettikten 10 gün sonra Barbaros da Kari V’in elinde bulunan Nice kentine girdi, istolni Belgrad kalesi kuşatılıp alındığı sırada veliahtı ve Manisa sancakbeyi şehzade Mehmet’in ölüm haberini alan Kanuni, büyük bir üzüntü içinde hemen İstanbul’a döndü; oğlunun cenaze törenine katıldı; Mimar Sinan’a Şehzade camisi'nin yapımına başlamasını buyurdu (1544). Bu arada, kızı Mihrimah’ı Rüstem Paşa ile evlendiren Hürrem Sultan, Hadım Süleyman Paşa' nın sudan bir bahaneyle azledilmesini ve onun yerine damadının sadrazamlığa getirilmesini sağladı. Taaz fethedildikten sonra ölen Barbaros Hayrettin Paşa’nın yerine Sokullu Mehmet Paşa kaptanıderya oldu (1546).

Fransa’nın karşı çıkmasına rağmen padişah, Kutsal Roma-Germen imparatorluğu ve Avusturya ile imzalanan ve bu iki devleti yıllık 30'ar bin duka altını haraca bağlayan barış antlaşmasını onayladı (1547).
Ote yandan, İran şahı Tahmasp Tin kardeşi Elkas Mirza ağabeyine karşı ayaklanarak Osmanlı devletine sığındı. Kendisinin Avrupa savaşlarıyla uğraşmasını fırsat bilip Van kalesi başta olmak üzere Doğu Anadolu'da bazı yerleri işgal eden Safeviler’e iyi bir ders vermenin zamanı geldiğine inanan Kanuni, Elkas Mirza’yı da yanına katarak ikinci İran seferine çıktı (1548) . Tebriz'i yeniden ele geçirdikten sonra Van üzerine yürüdü ve kaleyi teslim aldı. Kış mevsimini Halep’te geçiren padişah, ertesi yıl İran içlerine doğru ilerleyeceği sırada ElmalI'da hastalanınca (1549) , Safeviler’le güçbirliği yaparak Türkler’ce fethedilmiş kentlere saldıran Gürcüler’in üzerine üçüncü vezir Ahmet Paşa’yı gönderdi; kendisi de İstanbul'a dönüp Süleymaniye camisi’nin temel atma törenine katıldı (1550).

Bu arada, Kanuni’nin İran seferinde bulunmasından yararlanan Avusturyalılar'ın yeniden Macaristan topraklarına saldırmaları yüzünden iki devlet arasındaki 1547 barışı bozuldu. Kaptanıderyalıktan Rumeli beylerbeyliğine getirilmiş olan Sokullu Mehmet Paşa Avusturyalılar’a karşı Macaristan serdarlığına atandı; onun yerine kaptanıderyalığı üstlenen Koca Sinan Paşa da yardımcısı Turgut Reis'le birlikte Akdeniz seferiyle görevlendirildi (1551). Turgut Reis, Malta şövalyelerinin egemenliğinde bulunan Trablusgarp'ı fethederken, padişahın yokluğunu fırsat bilen Iran şahı Tahmasp da yeniden Doğu Anadolu'ya saldırarak Erzurum'u kuşattıysa da Erzurum beylerbeyi İskender Paşa’nın direnişi karşısında çekilmek zorunda kaldı. Avusturya ile süren savaşta Temesvâr'ı fetheden türk ordusu, Eğri kalesini kuşattığı halde almayarak çekilince, her olasılığa karşı Edirne’de kalmayı yeğleyen yorgun Kanuni, şahın üzerine serdarıekrem sıfatıyla sadrazam Rüstem Paşa’yı gönderdi (1552). Ancak, yaşlandıkça daha çok etkisinde kaldığı baş kadını Hürrem Sultan’ın damadı Rüstem Paşa ve kızı Mihrimah' la birlikte şehzade Mustafa Çelebi’ye karşı oluşturduğu üçlü ittifakın oyununa gelen padişah, büyük oğlunun tahtı elinden almak için ayaklanmaya hazırlandığını bildiren ve kendisini hemen harekete geçmeye çağıran sadrazamın sözüne kanarak İran seferine çıktı. Konya Ereğlisi yakınındaki Aktepe'de konaklayan babasının ordugâhına, sefere katılmak amacıyla askeriyle birlikte gelen şehzade Mustafa, burada Kanuni’nin buyruğuyla dilsiz cellatlara boğduruldu (1553).

Bunun üzerine galeyana gelen askeri yatıştırmak için olayın suçunu Rüstem Paşa’ya yükleyen padişah, onu görevden alarak yerine ikinci vezir Ahmet Paşa’yı sadrazamlığa getirdi ve ordusunun başında İran seferine hareket etti. Halep’e gelindiğinde ağabeyini çok seven en küçük oğlu şehzade Cihangir'in ölümü Kanuni’yi oldukça sarstı. Ancak, yine de metanetini yitirmeden İran üzerine yürüdü. Bu sefer sırasında Revan, Karabağ, Nahçivan bölgelerini ele geçiren türk ordusu, Luristan dağlarına çekilmiş olan şah Tahmasp’ın Kanuni’nin savaş çağrısına karşın meydana çıkmaması üzerine geri döndü (1554). İran seferi dönüşünde Amasya'da konaklayan padişah, burada şahın barış yapmakla görevlendirdiği elçisini kabul etti; Tebriz, Doğu Anadolu ve Irak-ı arap OsmanlIlarda kalmak üzere Safeviler'le imzalanan barış antlaşmasını onayladı (1555). Öte yandan, barış antlaşması yapmak için gelen avus- turya elçileri ancak 6 aylık bir ateşkes kopararak Amasya'dan ayrıldılar.

Amasya'dan İstanbul'a gelmekte olan Kanuni, yolda şehzade Mustafa olduğunu iddia eden bir düzmecenin öldürülmediğini öne sürerek Rumeli'de büyük bir ayaklanma çıkardığını haber aldı. Rumeli beylerbeyliğinden üçüncü vezirliğe yükselttiği Sokullu Mehmet Paşa'yı hemen onun üzerine gönderen padişah, böyle- ce Düzmece Mustafa'nın yakalanarak idam edilmesini ve ayaklanmanın bastırılmasını sağladı. İstanbul'da, artık elinde bir oyuncağı durumuna geldiği Hürrem Sultan’ın yeni bir entrikasına araç olan yaşlı hükümdar, bir iftira üzerine Kara Ahmet Paşa'yı idam ettirerek yerine Damat Rüstem Paşa'yı ikinci kez sadrazamlığa getirdi. Bu arada, İstanbul’da kahve içilmeye başlanması sonucu ilk kahvehaneler açıldı (1556). Öte yandan, yapımı tamamlanan Süleymaniye camisi de ibadete açıldı (1557).

Kanuni’nin 8 oğlundan Murat, Mahmut ve Abdullah küçük yaşta, sağ kalan öteki 5 oğlundan şehzade Mehmet ile Cihangir ecelleriyle, şehzade Mustafa da idam edilerek öldükten sonra yaşamda sadece 2 oğlu kalmıştı: Manisa sancakbeyi şehzade Selim (sonradan Selim II) ve Kütahya sancakbeyi şehzade Bayezit. Özellikle anneleri Hürrem Sultan öldükten (1558) sonra ikisi arasında başlayan taht kavgasında kendisine kafa tutacak kadar güçlenen Bayezit'e karşı uysal Selim'i destekleyen Süleyman I, sonunda Bayezit çevresine topladığı Anadolu askeriyle öz kardeşinin üzerine yürüyünce, üçüncü vezir Sokullu Mehmet Paşa’yı güçlü bir ordunun başında Selim’in yardımına gönderdi. Konya ovası savaşı’nda (1559) Sokullu sayesinde yenilgiye uğrattığı Bayezit’in İran'a sığınmasına ve orada 4 oğluyla birlikte öldürülmesine (1561) neden olan şehzade Selim, bundan böyle tahtın tek mirasçısı olarak kaldı. Sokullu da bu başarıları üzerine, ölen Rüstem Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirilen Semiz Ali Paşadan boşalan ikinci vezirliğe yükseltilmek ve şehzade Selim’in kızlarından ismihan Sultanla evlendirilmekle ödüllendirildi (1562). Bu arada, yılda 30 bin duka altını vergi ödemeyi ve Erdel’i osmanlı toprağı olarak tanımayı kabul eden Avusturya ile 8 yıl süreli bir barış antlaşması imzalandı (1562).

Ancak, Ferdinand l’in oğlu ve ardılı olan Maximilian ll’nin Erdel’e saldırarak Tokaj ve Serene kalelerini ele geçirmesi üzerine bu iki kent geri verilmedikçe barışın her an bozulabileceği konusunda avusturya elçisini uyaran padişah, türk donanmasına da Osmanlı devletinin Akdeniz’deki egemenliğini tamamlaması için Malta seferine çıkmasını buyurdu (1565). Başarısızlıkla sonuçlanan Malta kuşatması sırasında Turgut Reis bir gülle isabetiyle şehit oldu. Kanuni, Malta seferinden yüz karasıyla dönen donanmanın İstanbul limanına gece karanlığında girmesini buyurdu. Aynı yıl Semiz Ali Paşa’ nın ölümü üzerine ikinci vezir Sokullu Mehmet Paşa sadrazamlığa getirildi. Birikmiş yıllık vergileri ve AvusturyalIlarda işgal edilen kentleri geri istemek için Viya- na'ya gönderilen türk elçisi Hidayet Çavuş, orada Maximilian II tarafından hapse atıldı. Artık tüm yetkileri kendi elinde toplayan yeni sadrazam, bunun üzerine savaşın kaçınılmaz olduğuna karar vererek damla (gut) hastalığı çeken 72 yaşındaki padişahı 13. ve sonuncu gazası olarak bilinen Zigetvar seferi'ne çıkmaya zorladı (1566). Tam anlamıyla Sokullu’nun yönetiminde Zigetvar önlerine gelen 150 bin kişilik türk ordusu, iç içe iki sağlam kalenin koruduğu kenti kuşattı. Padişah, kuşatmanın 26. günü, dış kale alındıktan 5 gün sonra iyice hastalanarak yatağa düştü. Böylece Avrupa’da uyandırdığı korku ve saygınlıktan ötürü batı kaynaklarında "Le Magnifique" ya da “The Magnificient” (Muhteşem), “GrandTurc" (Büyük Türk), "Le Lâgislateur" (Kanuni), “Der Prâchtige” (Padişah) gibi unvanlarla anılan ve "Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” diyerek sağlığın önemini vurgulayan Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar iç kalesi fethedilmeden bir gün önce öldü.

Oğlu ve ardılı olan Selim II Belgrad’a gelene kadar, ölümü Sokullu Mehmet Paşa tarafından 48 gün askerden gizlendi. Büyük bir törenle İstanbul’a getirilen cenazesi Süleymaniye camisi'nin avlusuna gömüldü. 46 yıl saltanat süren Süleyman I, osmanlı hükümdarları arasında en uzun süre tahtta kalan padişah olarak imparatorluğu her girdiği savaşta genişleten ilk on hünkârın sonuncusudur Kanuni döneminin parlaklığı yalnız büyük fetihlerle sınırlı kalmaz. Edebiyatta Fuzuli ve Baki; bilimde Zembilli Ali Efendi, ibni Kemal ve Ebussuut Efendi; mimarlıkta Koca Sinan; tarih dalında Selanikli Mustafa, Celalzade Mustafa, Nişancı Mehmet Efendi; coğrafyada Piri Reis, denizcilikte Barbaros ve Turgut Reis; devlet yönetiminde Piri Mehmet Paşa ve Sokullu Mehmet Paşa hep bu görkemli dönemin uygarlığına, osmanlı kültür mirasının zenginleşmesine büyük katkıda bulunmuş çok önemli kişilerdir. Kanuni döneminde Osmanlı imparatorluğu bir dünya gücü olarak avrupa siyasetine egemen bir duruma gelmesine karşın, bazı kaynaklar bu dönemi devletin çöküş sürecinin başlangıcı sayarlar. Gerçi kadınlar saltanatının başlamasıyla rüşvet kapısının açılması bu döneme rastlarsa da türk erki Kanuniden sonra da sürdü ve devlet en geniş sınırlarına Mehmet IV döneminde ulaştı. Bu da devlet mekanizmasının Kanuni döneminde henüz eskiyip yıpranmamış, yapısını koruyan osmanlı kurumlarının da henüz bozulmamış olduğunu kanıtlar.

Kanuni şairleri, yazarları desteklemiş, kendisi de Muhibbi mahlasıyla şiirler yazmıştır. Zaman zaman Muhip, Meftuni, Âcizi mahlaslarını da kullanmıştır. Divan edebiyatında en çok gazel yazan şairler arasındadır; üç Divançe'sinde 2 799 gazeli bulunmaktadır. Bir de farsça Divançe'si vardır. Yer yer çok sade bir dil kullanmıştır (“Padişahım sen dururken ben kime yalvarayım"). Aşk, ayrılık, sevgilinin cefası, felekten yakınma, alçakgönüllülüğün erdemi, yer yer de kahramanlık gibi konuları içtenlikle işler, isyancı şehzade Bayezit’e manzum mektubu gibi örnekler (“Bi günahım deme bari tevbe kıl canım oğul") onun rahat, etkili söyleyişine tanıktır. Bir beyti (“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi i Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi") büyük ün kazandı; Adile Sultan tarafından şiirlerinden bir derleme yapıldı (1890, 1980), daha sonra bütün şiirleri bir arada yayımlandı (1988). İstanbul'da Süleymaniye camisi ve külliyesi; Şehzade camisi; Mihrimahsultan camisi; Üsküdar camisi ve külliyesi; Hasekisultan camisi, medresesi ve darüşşi-fası; İstanbul’a su getiren tesisler; Büyük- çekmece köprüsü; Şeyh Abdülkadir Gilani türbesi ve camisi; Konya’da Mevlana türbesi yakınındaki iki minareli cami; Seyitgazi kasabasında Seyitbattalgazi türbesi yakınlarında tekke, cami, medrese ve imaret; Şam’da cami, medrese, imaret ve mektep gibi yapıtlar da bayındırlık işlerine büyük önem verilen Kanuni döneminde yapıldı.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 7 Eylül 2016 22:00