Arama


HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #4
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi (KHDUM) Yöneticisi Sevim Ölmez, ekonomik özgürlüğü olan eğitimli kadınların şiddet gördüğünü gizlediğini söyledi.
Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi'nin, hukukun üstünlüğünü ve kadının insan haklarını savunmak, korumak ve geliştirmek amacıyla kurulduğunu belirten Ölmez, KHDUM'a başvuru yapan kadınların yüzde 60'ının aile içi şiddete maruz kalanlar olduğunu bildirdi.
Ölmez, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik ve benzeri her türlü şiddete maruz kalan kadınlara, 1999 yılından bu yana ücretsiz bilgilendirme ve hukuki yardım sağlamaya yönelik hizmet verdiklerini ifade etti.
Merkeze başvuran kadınların sayısının her geçen gün arttığını belirten Ölmez, başvuruların artmasının, kadınların bilinçlendiğinin bir göstergesi olduğunu bildirdi.

“ŞİDDET HALA SAKLANIYOR”
Başvuru yapan kadınların yüzde 60'ının aile içi şiddete maruz kalan kadınlar olduğunu açıklayan Ölmez şöyle konuştu:
“Bize yapılan başvurulardaki kayıtlarda aile içi şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 60 gibi görünse de, şiddete maruz kalan ancak başka sorunları ile ilgili destek almak için başvuru yapan kadınlar da var. Başka taleplerle gelen kadınlara sorduğumuzda aile içi şiddete maruz kaldığını doğruluyor, ama bununla ilgili bir şikayette bulunmuyor.
Bir de şiddet gördüğünü hiç açıklamayan kadınlar var. Aile mahremiyetinin korunması, geleneksel yapı ve ailenin dağılmasının önlenmesi amacıyla şiddet hala saklanıyor. Örneğin şiddet uyguladığı için uzaklaştırma alan eşinin tedbir süresi geçtikten sonra daha çok şiddet göstereceğini düşünen kadınlar var. Başvuran kadınlar arasında çocukları için bu şiddete katlanması gerektiğini düşünenler de var.”
Başvuruda bulunanlar arasında travma geçirecek kadar ağır şiddet gören kadınların olduğunu, ancak, toplum baskısı nedeniyle ya da kazanılan statünün yitirilmemesi ve saygınlığın zedelenmemesi için şiddet gördüğünü gizleyen öğretmenler, doktorlar ve değişik meslek grubundan kadınların olduğunu ifade eden Ölmez, bu kişilerin kayıtlarının dahi alınmasını istemediklerini söyledi.
Ölmez, son iki yılda bin 105, son 4 yılda ise bin 500 kadının merkeze başvurduğunu ifade ederek, başvuruların her geçen yıl arttığını, 2006 yılı içinde ayda ortalama 33, 2007 yılında 45 ve 2008 yılının ilk 3 ayında da ayda ortalama 60 başvurunun olduğunu söyledi.

“HAKKINI ARAYAN KADIN DAHA ÇOK ŞİDDET GÖRÜYOR”
Kadının bilinçlenerek hakkını aramaya başladığını belirten Ölmez, eğitimden yoksun erkeklerin bu hak aramayı kendilerine başkaldırı olarak değerlendirdiğini ve daha çok şiddet uygulamaya başladığını belirtti.
Merkez olarak kadınları bilinçlendirmek amacıyla mahalle, erkekleri bilinçlendirmek amacıyla da kahve toplantıları yaptıklarını belirten Ölmez, din adamlarına da önemli görevlerin düştüğünü ifade etti.
Nitelik ve nicelik olarak ihtiyaca cevap vermeyen kadın sığınma evleriyle ilgili çalışmaların hızlandırılması gerektiğini de ifade eden Ölmez, yeni yasaya göre 50 bin nüfuslu belediyelerin sığınma evi açma zorunluluğu olduğunu hatırlattı.
Yasaların yeterince caydırıcı olmadığına dikkati çeken Ölmez, şöyle dedi:
“Töre ve namus cinayeti davalarında tahrik indirimi hükmü uygulanmamalı. Cezalar son derece düşük olduğunda caydırıcılığı da kalmıyor. Yaş indirimi de göz önüne alınarak cinayetler küçük yaştaki çocuklara işletiliyor. Bu nedenle 4320 sayılı yasanın işlevsel hale getirilmesi ve yasa kapsamından daha çok kadının faydalanabilmesi için devletin, STK'ların, yerel yönetimlerin, basın yayın kuruluşlarının işbirliği yaparak toplumsal bilinci oluşturması ve bu konudaki duyarlılığı artırması gerekmektedir.”