Maskeden insanlar
Arkasında belli belirsiz bir hayal bırakarak,
Karanlık dehlizlerde kaybolup gidiyor.
Görünmüyor artık.
Yalnızlık mahzenlerinde çürüyen bu bedenler kime ait?
Kokmaya yüz tutmuş ruhların şarkısı çalınıyor.
Dinliyor musun?
Kulak veriyorum söylediklerine.
Çığlıklar yükseliyor havada dönüyorlar.
Şu kalabalık içindeki,
Yalnızlık çeken ruhu hissediyor musun?
Gözlerinden belli oluyor.
Gözleri donuk uzaklara dalmış...
Gözbebekleri belirsizce donmuş küçülmüş...
Dinliyor mu dersin kalabalığın uğultusunu?
Görüyor mu dersin kalabalığın renksiz yüzünü?
Dinliyor ama duymuyor, bakıyor ama görmüyor.
Demirden bir maske sanki yüz.
Maskenin arkasında tanınmayacak durumda bir yüz.
Her darbenin ardında yüzünde bir iz kalmış.
Tanınmayacak durumda bu yüz.
Ahhh bu yüz ki!
Ne umutlar tüketmiş bir kalbin yansıması.
Saklamaya çalıştığı kendini gösteren,
Kavgalar içindeki ruhunun boy aynası.
Demirden maskenin arkasına sığınmış.
Soğuk, buz gibi bir maskenin ardından,
Yaşıyormuşcasına bakıyor.
Delip geçiyor karşısına her çıkan yüreği.
Bu bakışlar ne canlar yakıyor.
Ölüler bile bu kadar sessiz değildir.
Bir ölüm ötesi sessizlik çöküyor omuzlarıma.
Şu karşı kaldırımda yürüyen kadın,
O mu dersiniz?
Yüzü yine karmakarışık.
Makyajının altına sakladığı yüzünü görebiliyorum.
Karmaşalarını saklıyor o da makyajdan maskesiyle.
Bu maskeler niye?
Maskeden insanlarla örülüyor çevrem.
Çıkamıyorum, kaçamıyorum, gidemiyorum...
Issız çöllerden kopup gelmiş bir serap,
Görüyorum.
Ruhumu tutsak alıyor.
Ben benden geçmişim bu ben değil artık.
Gizliden bir sevda sarıyor bedenimi.
Gizli bir deliliğin sembolü bu sevda.
Maskeler ardına saklanması gerekiyor.
Atıyorum bu yüzden içimi yakan kor düşünceleri.
Ben yine karanlık dehlizlere bakıyorum.
Giden insanları görüyorum...