Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
23 Kasım 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Gelişmiş ülkelerin kalkınmasında tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte en önemli sektör tarıma dayalı sanayidir. Tarıma dayalı sanayiler gıda, içki, tütün ve tütün mamulleri, dokuma ve giyim sanayi genellikle tüketim malı üreten sanayiler, kağıt, orman ürünleri, deri ve deri mamulleri sanayi ise ara malı üreten sanayiler olarak sınıflandırılmaktadır.
a) Gıda Sanayi
Türkiye et ve et mamulleri sanayinde istenen düzeye sahip değildir. Yıllık kişi başına 20 kg olan et tüketimi, sektörün durumunu or*taya koymaktadır. Et ve et mamulleri sanayinin bazı temel problemleri vardır. Bunlar; damızlık hayvan yetersizliği, mera alanlarının dara1ma*sı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hayvancılığın önemini yitirmesi, et ithalatı, hayvancılık girdi ve kredi politikalarındaki aksaklıklar ola*rak sıralanabilir. Türkiye'de et ve et mamulleri sanayi Üretiminin artırılabilmesi için yukarıda sözÜ edilen kriterler doğrultusunda yeni bir hayvancılık politikasının belirlenmesi gerek*mektedir.
Türkiye'de mevcut hayvan popülasyonunun önemli bir kısmını verimi düşük yerli ırkın oluşturması, süt ve süt mamulleri sanayinin gelişimini zorlaştırmaktadır. 1.5 milyon tonun altında olan işlenmiş süt ve süt mamulleri üretimi hedeflenen üretim miktarının gerisin*dedir. Öncelikle süt sığırcılığının geliştirilmesi, içme sütü ve süt ürünlerinin temel gıda madde*si olarak kabul edilmesine ve bu bağlamda üreticinin desteklenmesine bağlıdır. Buna ilave olarak sokak sütçülüğü ve ilkel mandıracılık gi*bi hijyenik şartlardan yoksun faaliyetlere yeni düzenlemeler getirilerek, kurulmuş ve kurulmakta olan modern teknoloji kullanan fabrika*larda oluşan haksız rekabet önlenmelidir.
Türkiye'de su ürünleri sanayinin mev*cut durumu istenilen düzeyde değildir. Su Ürünleri tüketimi kişi başına 7-8 kg/yıl ile gelişmiş ülkelerdeki tüketilen miktarın altındadır. Su ürünleri tüketimini %93.05'ini deniz ürünle*rinin oluşturduğu belirtilmektedir, 1997 yılı verileri itibariyle Türkiye gıda sanayi üretimi içerisinde su Ürünleri sanayi üretiminin payı %0.81 ve ihracat içerisindeki payı da %2.35 olup düşük seviyededir. Bununla birlikte hammadde, pazarlama, atıkların değerlendiril*mesi ve çevre ile ilgili sorunlar yanında, üreti*min kontrol edilememesi, ve AR-GE çalışmala*rının yetersiz olması, sektörÜn önemli sorunları olarak ifade edilebilir.
Türkiye'de un ve unlu mamuller sanayinde kurulu kapasite yüksek olmasına karşın kapasite kullanım oranları (KKO) düşük olup %60'lar civarındadır. Mevcut 30 adetin üzerin*de olan bisküvi fabrikalarında KKO %50'ler civarında olup, üretimin %25'i ihraç edilmektedir. Makarna sanayinde 25'in üzerinde olan , fabrika sayısı yıllık 500 bin tonun üzerinde ku*rulu kapasiteye sahiptir. KKO'nın %75'lerde olduğu bu sanayi ürününün %75'i ihraç edilmektedir. Türkiye'de un ve unlu mamuller sanayinin gelişmesinde uygun çeşitte buğday üretimi, yeni pazarların bulunması ve buna bağlı olarak KKO'nın artırılması önemli rol oynayabilir.
b) İçki Sanayi

Türkiye' de yüksek alkollü içkilerin tamamı TEKEL tarafından, düşük alkollü içkiler*de üretimin büyük bir kısmı ve alkolsüz içkilerin tamamı özel sektör tarafından üretilmektedir. KKO'nın %70'lerde olduğu içki sanayinin:! gelişmesinde yeni pazarların bulunarak ihracatın artırılması önemli rol oynayabilir.
c) Tütün ve Tütün Mamülleri Sanayi
Türkiye 1997 yılı verilerine göre üretim miktarı 300 bin ton tütün üretmektedir.Ülkede sigara tüketimi artarken bu sigaraların yapımında kullanılan Türk tütün miktarı sürekli gerilemektedir. 1987 de iç tüketim 60 bin ton Türk tütünü kullanırken, 1996 da 53 bin tona gerilemiştir. Türkiyede tütün üretimi ve işlenmesi konusunda yeni açılımlara ihtiyaç vardır.
d) Deri ve Deri Mamulleri Sanayi
Türkiye' de dericilik sektörü, özellikle son yıllardaki ihracat performansı ile Ülkeye en çok döviz getiren sektörler arasındadır. Deri iş*leme sanayi üretimi 1993 yılı verilerine göre 467.8 milyon ayak karedir. İşletmelerin KKO küçük ölçekliler için 0/08 ve büyük ölçekliler için %60' dır. Türkiye bir yandan mamul deri it*hal ederken, diğer yandan da mamul deri ihraç etmektedir. Türk deri kimyasalların üretim sektörünün dünya çapında rekabet gücünün desteklenmesi ve üretim kalitesinin artırılması için AR-GE yatırımlarının artırılması ve sektörün yerli ve yabancı sermaye için çekici hale getirilmesi ve çevre yatırım giderleri ile enerji gi*derleri gibi konularda teşvik edilmesi gerekir.
Tarıma bağlı sanayi içerisinde yer alan belli başlı alt sanayi kollan olarak "Tarım alet ve makinaları imalat sanayi", "gübre sanayi", "tarım ilaçlan sanayi" ve "yem sanayi" ni sıralamak mümkündür.
Tarım alet ve makinaları imalat sana*yi, üretimin büyük çoğunluğunu traktör teşkil etmektedir.Msn Demon 1996 yılı itibariyle ikisi kamu, iki*si özel olmak üzere toplam dört kuruluş trak*tör üretmektedir. Traktör üretiminin %94'ü ve yurtiçi traktör talebinin tamamına yakın bir kıs*mı özel sektör firmalarca karşılanmaktadır. Traktör üretiminde KKO 1995 yılı itibariyle %78'dir. 1996 yılında sektörün toplam üreti*minde %30.6, ihracatında %346.4 ve ithalatın*da ise %34 oranında bir artış olmuştur.
Türkiye gübre sanayinde bir üretim açı*ğı söz konusudur. Zira ülkenin gübre ithalatı 2.5 milyon ton civarında olup kullanılan gübre miktarının hemen hemen yarısını teşkil etmektedir. Gübre sanayi ürünleri ihracatındaki sınırlılık ülke içi gübre kullanımındaki istikrarsızlık ve hammadde temininde dışa olan bağımlılık gübre sanayinin gelişimini etkileyen en önemli faktörlerdir. Nitekim 1993'de 5.5 milyon ton olan gübre kullanımı 1998'de 5.4 milyon tona düşmüştür.
Türkiye'de halen tarımsal mücadele ilaçları sektöründe faaliyet gösteren ithalatçı, imalatçı ve temsilci olmak üzere 40'ın üzerinde firma faaliyette bulunmaktadır.02) Ancak ithal edilen etkili madde fiyatlarındaki anormal ar*tışlar, çiftçi alım gücü düşüklüğü ve buna bağlı olarak ilaç bayiliğinin giderek cazibesini kaybetmesi tarımsal mücadele ilaç sanayi önünde duran en önemli sorunlardır.
Türkiye'de 26 adeti kamuya ait olmak Üzere 300 adetin Üzerinde yem fabrikası bulunmaktadır. Karma yem fiyatlarının hammadde fiyatlarına bağlı olarak sık sık değişmesi hem sektörün hem de hayvan yetiştiriciliğinin en büyük sorunu durumundadır. Karma yem ma*liyetinin yaklaşık %90'nını oluşturan hammadde fiyatlarında destekleme alımları, arz talep dengesizliği ve ithalattan dolayı yıllık %100'lere varan artışlar, karma yem fiyatlarını da aynı düzeyde artırmaktadır. Bu bağlamda karma yem sanayi düşük faizli tarımsal kredilerden faydalandırılmalıdır. Bu aynı zamanda hayvancılığın geliştirilmesi açısından da önemlidir.
Alıntı