Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2006       Mesaj #91
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Danıştay’a yapılan saldırı, yeniden bildik bir yola girdi: Çeteler yolu.
Karşımıza Susurluk’ta, Şemdinli’de çıkan ve gereği yapılamadığı için demokrasiye yönelik tehdidi giderek artan kanun dışı yol...

Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik saldırıdan neyin amaçlandığı şimdi daha iyi anlaşılıyor. Belli çevrelerin daha saldırıdan birkaç dakika sonra oluşturdukları ‘laikliğe, Cumhuriyet’e İslamcı saldırı’ korosunun, ‘tekbir getirdi.. Allah’ın askeriyim dedi.. türbanın intikamı diye bağırdı..’ tahrikleri ise bizzat saldırıya uğrayanlar tarafından yalanlandı. Hazırda bekleyen, hazır bekleyen, hazırlıklı bekleyen, adeta pusuya yatmış gibi dışarı fırlayan insanlar korosuydu sahneye çıkan. Bu koroya, sorumluluk makamlarında oturanların önayak olması ne büyük gaflet. Umur Talu’nun enfes tabiriyle ‘andıç kuşları’nın sorumsuzluğuna ne demeli? ‘Yargıya Türk-İslam sentezci saldırı’ manşetini atanların Türk’ten ve İslam’dan rahatsızlığı mı var? Ve şimdi paşa elleri öpen çete liderlerinin görüntüleri onlara bir pişmanlık yazısı yazma fırsatı verdiği halde vicdanları neden harekete geçmiyor? Türkiye’de medya hiç bu olaydaki kadar rezalet sergilemedi ve hiç bu kadar kötü yakalanmadı.
Bir de tetikçiler var. Kendilerine tahsis edilen köşelerden ve televizyon kanallarından tetikçilik, evet resmen tetikçilik yapanlar var. Onların bu elleri kanlı çetelerin kabak gibi ortaya çıkması karşısında ne yazacaklarını, ne konuşacaklarını kaç gündür merak ediyordum. Dün nihayet biri yazdı:
Kafamız karıştı!.. Emekli bir orgeneralle ekrana kurulup her defasında kin, nefret saçan, inanan insanlarla alay eden, horlayan, aşağılayan eski ‘andıç kargası’nın kanalında ise ne dendi biliyor musunuz? Söyleyeyim: ‘Bilgi kirlenmesi başladı. Devreye çeteler sokuluyor. Ama iş yargıya intikal edince gerçekler elbette açığa çıkacaktır.’
Bu beklentiyi anlamak zor değil. Çünki hukuk dışına çıkan, kendilerine devlet içinde ilişki yolları bulan çeteler bu ülkede cezalandırılamıyor.
Susurluk çözülemedi. Toplumsal mutabakatı bozarak insanımızı laik-antilaik kamplaşmasına sürükleyen cinayetler, faili meçhuller dosyalarında aydınlanmayı bekliyor. Bu hükümet döneminde çok daha ağır bir şey oldu.
Şemdinli olayı patlak verdiği zaman başta Sayın Başbakan, hükümetin önde gelen üyeleri ‘sonuna kadar gidilecek’ diye cesur ve kararlı beyanatlar verdiler. Ama o son, meğerse Van savcısının meslekten atılmasıymış... Şimdi Sayın Başbakan yine ‘Bütün kurumlar üzerine düşeni yapacaktır.. raftaki dosya Susurluk da olsa açacağız.’ diyor. İnanmak istiyoruz. Soğuk savaş döneminin kalıntısı, NATO kurgulu bu çeteleri İtalya, İspanya, Fransa, herkes temizledi. Güney Kore’de hapishanelerde hâlâ demokrasiye müdahale eden darbeciler yatıyor. Sırf, bürokratik oligarşiye hareket alanı sağladığı, sivil iradenin üzerindeki vesayeti sürdürme imkanı verdiği için bu çetelere dokunulamıyor, dokundurtmuyorlar. Nereye kadar? Soru tek ve basit: Türkiye’yi laik-antilaik ve Türk-Kürt diye kamplaştırmaya çalışmak kimin işine, kimlerin işine yarar? Türk’ün adını kullanarak iş gören bu çeteler aslında kime hizmet etmiş oluyor? Gücü elinde tutmak isteyenler bunu, ülkemizin ve insanımızın geleceğini tehlikeye atmak pahasına yapıyor... AK Parti iktidarı ve bu Meclis, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve hukuk dışına çıkanlara cezalarını verebilmek konusunda altın bir fırsat yakaladı. Gerekli cesaret gösterilemezse bu hükümeti kimse tutamaz...