TEMEL YAŞAM DESTEĞİ
İnsan vücudu ve özellikle beyin yaşamak için mutlaka oksijene ve besinlere gereksinim duyar. Besin maddelerinin aksine oksijen depolanamaz, bu nedenle solunum yoluyla sürekli hava almamız gerekir.
Akciğerlere ulaşan oksijen, kalbin vurulan sayesinde dokulara oksijeni taşıyan kana geçer.
Bu nedenle, solunum ve kan dolaşımı iki yaşamsal işlevdir. Bu işlevlerin etkilenmesi ya da durması, yasamın devamı açısından acil bir sorun oluşturur. Beyin hücreleri oksijen almadan 3-5 dakika dayanabilir. Dolayısıyla, beyin hücrelerinde geriye dönüsü olmayan bir hasar gelişmeden önce bu süre içinde solunumun ve kan dolaşımının düzeltilmesi gerekir.
Solunumun durmasına yol açan nedenler çok çeşitlidir, havasızlıktan boğulma, boğulma, soluk borusunun tıkanması, elektrik şoku, ilaçlarda dozaşımı, zehirli madde solunması gibi durumlar sonucunda solunum duracaktır (Şekil 3.1).
Solunumun durduğu andan itibaren kalp birkaç dakika (2-5 dakika) daha atmaya devam eder. Bu süre sonunda solunum yeniden başlarnamışsa (yapay olarak ya da kendiliğinden), kalp de oksijen eksikliğinden etkilenerek duracaktır.
Kalp krizi, elektrik şoku gibi bazı durumlarda önce kalp durur, ancak ardından hemen (15-30 saniye sonra) solunum da durur.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, bilinçsiz bir kişinin soluk alıp almadığının nasıl anlaşılacağı ve solunumun ya da kalbin durduğu durumlarda ne yapılacağını bilmek önemlidir.
YAPILMASI GEREKENLER
Önceki bölümde gördüğümüz gibi, bir hasta/yaralıyı incelerken yaşam için tehdit oluşturabilecek durumların belirlenmesi önceliklidir. Yani bilinç durumu, solunum ve kan dolaşımı değerlendirilmelidir.
İlk değerlendirmeyi yaparken "Temel Yaşam Desteğinin ABC'si" olarak adlandırılan aşamaları sırasıyla izlemek gerekir.
BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B) DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ BİLİNÇ DURUMUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ
Hasta/yaralının bilinçli durumunu anlamak için onunla konuşun, yumuşak bir şekilde omuzlarından sarsın ya da hafifçe çimdikleyin (Sekil 3.2):
Eğer hasta/yaralı uyarılarımıza yanıt verirse (konuşursa, yakınırsa, inlerse ya da kıpırdarsa). Ne olduğunu sorun, kanama ve/veya sok belirtilerini arayın ve olası yaralan belirlemek için ikinci değerlendirmeyi gerçekleştirir.
Eğer herhangi bir yanıt vermiyorsa bilinçsiz demektir. Bu durumda yardım istemek ve hızla, solunuma, dolaşıma bakmak gerekir. Solunumu ve nabzı varsa güvenli yan pozisyon verilmelidir.
ÖNEMLİ
Eğer yalnızsanız, yardım istemek için hasta/yaralı hiç bir zaman tek başına bırakmayın, yaklaşan ilk kişiden yardım getirmesini isteyin.
SOLUNUM YOLUNUN AÇILMASI
Bilinçsiz bir hasta/yaralı, özellikle ağzı yukarıya gelecek şekilde sırtüstü yatıyorsa, dil gevşeyip aşağı düşebilir ve akciğerlere hava girişini zorlaştırabilir ya da engelleyebilir. Ya da hasta/yaralının ağzında tıkanmaya neden olan yabancı cisim yiyecek v.b. olabilir bu nedenle ağız İçi kontrol edilerek temizlenmelidir (Şekil 3.3a).
Daha sonra, bilinçsiz bir kişinin nefes alıp almadığını görmek İçin bir elimizle başını arka/a doğru yatırırız böylece dili yukarıya doğru çekilerek hava girişine izin veririz (Şekil 3.3b).
Bu, başı arkaya doğru yatırma manevrası "hava yolunun açılması" olarak adlandırılır.
SOLUNUMUN DEĞERLENDİRİLMESİ (B)
Hava yolunun açıklığını koruyarak, hasta/yaralının nefes alıp almadığını kontrol edin, göğsünün inip kalkıyor mu bakın, soluğunu dinleyin ve ağzı, burnundan hava çıkıp çıkmadığını hissetmeye çalışın (Bak, dinle, hisset) (Şekil 3.6).
Eğer hasta/yaralı nefes alıyorsa, güvenli yan pozisyon vermek gerekir. Bu pozisyon, dilin hava yolunu tıkamasını önlemeye yöneliktir. Salgılar ya da kusmuk bu pozisyonda ağızdan çıkabilir ve hava yolunun ağızda biriken salgılarla tıkanması önlenir {Şekil 3.7 - 3.10}
Eğer hasta/yaralının nefes almıyorsa, akciğerlerin oksijenlenmesini sağlamak amacıyla hemen "ağızdan ağıza solunum" yöntemiyle yapay (suni) solunuma başlamak gerekir. Ağızdan ağıza solunum etkilidir, çünkü her soluk alıp vermede akciğerlerimizden çıkan hava, solunumu durmuş bir kişiye yetecek kadar oksijen içerir {yaklaşık % 16, soluduğumuz havadaki oksijen oranı ise % 21'dir).
AĞIZDAN BURUNA SOLUNUM TEKNİĞİ
Eğer ağzınızı h asta/y aralının ağzının çevresine sıkıca yerleştirmekte zorlanıyorsanız ya da ağızdan agıza solunumu zorlaştıracak yaralar bulunuyorsa, "ağızdan buruna" yöntemiyle yapay solunum uygulanabilir.
Bu tekniğin uygulama aşamaları "ağızdan ağıza" solunum yöntemiyle aynıdır, yalnız burada hasta/yaralının ağzını kapatır ve havayı burnundan üfleriz (Şekil 3.14b).
ÖNEMLİ:
" Eğer hasta/yaralının göğsü kalkmıyorsa (üflediğinizde havanın girmekte zorlandığını hissedebilirsiniz), başının iyice arkaya yatırılmış olup olmadığını ve burnu doğru bir şekilde sıkıp sıkmadığınızı kontrol edin ve ağzınızı hasta/yaralının ağzını iyice kapatacak şekilde yerleştirerek tekrar deneyin.
* Tüm bunlara rağmen hala hava girmiyorsa, muhtemelen hava yolunu tıkayarak havanın geçişini engelleyen bir yabancı cisim vardır. Bu durumda hava yolunu açmak için "Heimlich manevrasını" uygulayın.
DOLAŞIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bu bölümün başında gördüğümüz gibi, solunum ve kan dolaşımı büyük Ölçüde bağlantılıdır. Bu nedenle, bir kişinin dolaşımı durmuşsa, kalbinin atıp atmadığına bakmamız gerekir ve bu değerlendirmeyi "şahdamar nabzı'na bakarak yaparız.
Şahdamar nabzını aramak için, hasta/yaralının gırtlak çıkıntısından birkaç santimetre yukarıya, yana doğru 3 parmağımızı kaydırıp burada şahdamarın vurularını hissederiz, bunun için parmaklarımızı 5 saniye burada tutmamız gerekir
" Eğer hasta/yaralının şahdamarı nabzı alınmıyorsa, bu kalbinin durdurduğu anlamına gelir ve "dış kalp masajı" yapmaya başlanmalıdır.
Bu teknik, kalbin omurga ve göğüs kemiği arasında bastırılarak kanın pompalanmasını sağlamak amacıyla göğüs kemiğinin alt kısmına ritmik bîr basınç uygulanmasından oluşur.
Basınç her gevşediğinde, kalp kanla dolar ve bu şekilde dolaşımı yapay olarak sürdürmek mümkün olur (Şekil 3.15).
ÖNEMLİ:
Ağızdan ağıza yapay solunum tekniği gibi harici kalp mesajının da, yetkin eğiticilerin gözetiminde bu amaçla hazırlanmış mankenler üzerinde çalışılması gerekir. Bu teknikleri hiçbir zaman normal koşullarda insanlar üzerinde denemeye kalkışmayın, zarar verici olabilir.
Dış kalp masajını gerçekleştirmek için önce göğüs kemiği üzerinde doğru basınç noktasını saptamak gerekir, bunun için:
Bir elin işaret ve orta parmaklan/la kaburgaların alt sınırını saptayın ve parmaklarınızı Kaburgaların birleştiği noktaya, göğüs kemiğine doğru hareket ettirin (Şekil 3.16 ve 3.17).
Daha sonra parmaklarınızı göğüs kemiğinin alt ucuna koyun diğer elinizin topuğunu parmakların bitimine yerleştirin (Şekil 3.18).
Diğer elinizi bu elin üzerine yerleştirin ve basıncın parmaklar kaburgalara değmeden yalnızca elin topuğu ile uygulanmasını sağlayacak şekilde parmaklarınızı birbirine geçirin (Şekil 3.15).
DIŞ KALP MASAJI TEKNİĞİ
1-Omuzlarınız tam hasta/yaralının göğüs kemiği hizasında ve kollarınız dik olacak şekilde kendinizi dik tutun. 4-5 santim bastıracak şekilde (Yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3 kadar) dirseklerinizi kırmadan sert bir bası uygulayın ve ellerinizi kaldırmadan basıncı gevşetin. 15 kez basınç uygulayın ve ritmi tutturmak İçin "bir ve İki ve üç ve" diyerek sayın (Şekil 3.19).
2-15 kez basınç uyguladıktan sonra hasta/yaralının başına geçin ve başını arkaya doğru yatırarak "ağızdan ağıza" iki solunum uygulayın (Şekil 3.20).
3- Ağızdan ağıza iki solunumun ardından 15 kalp masajı daha uygulayın ve uygulamayı böylece sürdürün (Şekil 3.21). Hasta/yaralının nabzının atıp atmadığını görmek için her 4 siklüsta bir (bir sîklüs = 2 solunum + 15 kalp masajı) kontrol edin.
4- Hasta/yaralının nabzı yeniden alınmaya başladığında yapay solunuma ile devam edin.
5- Kendiliğinden solunum başladığında, hasta/yaralının yan güvenli pozisyona getirin.