Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
2 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Birkaç gündür, aklıma her nedense bundan 400 küsur sene önce yaşamış Ester Kira adındaki Yahudi kadın takıldı: Ester saraya sızıp iktidara ortak olmuş ve devlet rüşvetle onun sayesinde tanışmıştı. Günün birinde canına tak diyen askerler kadını işkenceye alıp servetinin kaynağını ve yerini sordular. Ester önce ‘‘Anamdan, babamdan kaldı'' dediyse de sonunda milyonlarca altını olduğunu itiraf etti. Kadını hançerleyip delik deşik ettiler, cesedi köpeklere yedirildi, kalan parçaları da ateşe atıldı...

Bazen durup dururken hatırıma günlük hayatla hiç alâkası olmayan konular, isimler ve olaylar takılır ve beni günlerce meşgul ederler. Düşünür, taşınır ama ne münasebetle aklıma geldiklerini bir türlü çıkartamam...

Aynı garipliği bugünlerde de yaşadım: Bundan dört asır öncesinin bir ismi, Ester Kira adındaki Yahudi bir kadın kafama musallat oluverdi. Unutmaya çalıştım ama bir türlü beceremedim, beceremeyince ‘‘İyisi mi, ondan bahseden kitapları yeniden bir elden geçireyim'' diye düşündüm ve Selânik; Tarihi'nin Kira'yı anlatan faslını tekrardan okudum. Sonra, öteki eserlerdeki Kira bahislerini devrettim ve sizlere bu hafta Kira'yı yazayım dedim...

Osmanlı tarihlerinin hakkında çok şeyler anlattığı Ester Kira, 16. asır İstanbul'unda yaşadı. Kanuni Süleyman zamanında saraya kapılandı ve zamanla imparatorluğun en güçlü ismi haline geldi. Gücünün zirvesine çıktığı devir Üçüncü Mehmed'in iktidar seneleriydi. Hükümdarın annesi Safiye Sultan'ı elde etmiş, önce İstanbul gümrüklerini kendisine bağlatmış, zamanla bütün tayinlerde sadece onun sözü geçer olmuştu. Rüşveti devletin bütün müesseselerine o sokmuştu ve artık hiçbir iş Ester Kira'yla iki oğluna rüşvet vermeden yapılamıyordu. Gümrüklerden ve rüşvetten kazandığı parayla sarayı da, askerleri de, iktidarı da besliyordu ve seneler böyle geçti.

Sadece tayinleri değil, aylıkların miktarını ve hesabını da yapıyordu Kira... Garip bir de âdeti vardı: Altın paraların âyarı tam olanlarını kendisine saklayıp maaş ödemelerini düşük âyarlı parayla ödemeye meraklıydı. Ama günün birinde askerlerin aylıklarını da âyarı düşük paralarla vermeye kalkışınca talihi tersine döndü. Sipahiler ayaklandılar, padişahı ve sarayı tehdit ettiler, Üçüncü Mehmed de artık yetmişine merdiven dayamış olan Ester'i gözden çıkarıp isyancılara teslim etti.

Hemen ayaküstü de olsa resmen hesap sorma faslı başladı. O zamanlar CMUK falan yoktu, kanun zanlıların işkenceye konulmasını emrederdi. Emre uyuldu, Ester'e ve oğullarına işkencenin bin türlüsü yapıldı, altınları nereye sakladıklarını söylemeler.i istendi. Çocuklar ‘‘Servet bize değil, anamıza aittir. Ona sorun!'' dediler. Kira ise ‘‘Devletin tek kuruşunu bile yemediğini'' söyledi, ‘‘Ben aileden zenginim. Birkaç altınım varsa annemden, babamdan kalmıştır'' diye dil döktü ama canı biraz fazla yanınca dili çözüldü. Bulunan iki milyon altına devlet el koydu.

Sipahiler, 1600 senesinin 1 Nisan'ında Ester Kira'yla büyük oğlu İlya'yı parça parça ettiler. Yaşlı kadının cesedi küçük parçalara ayrıldı, bazı organları Kira'ya verdikleri rüşvetler sayesinde makam sahibi olanların kapılarına çivilendi, etleri köpeklere yedirildi. Neticede devlet Kira'dan kurtulmuş ama imparatorluğa Kira sayesinde musallat olan rüşvet, çok güçlü bir kurum halini almıştı.

Ester Kira'nın hikâyesi, işte böyle... Rüşvet ve yolsuzluklar kraliçesinin öyküsünün tamamını merak edenler, Prof. İpşirli'nin yayınladığı Selânikî Tarihi'nin 856. sayfasını okuyacak olurlarsa, hadiseyi ayrıntılarıyla öğreniler. Merak Ama 400 küsur sene önce saraya musallat olup devleti ve ekonomiyi böylesine berbad eden bu yaşlı kadının isminin durup dururken aklıma takılmasının sebebini bir türlü bulamıyorum.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 26 Ekim 2016 22:59 Sebep: kırık link temizlendi sayfa düzeni
Quo vadis?