Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
10 Aralık 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
ATATÜRK VE MÜZİK

Atatürk insan hayatında müziğin çok önemli bir yeri olduğuna ina¬nıyordu. 14 Ekim 1925te İzmir Kız Öğretmen Okulunu ziyaretlerinde öğrencilerin "Hayatta musiki lazım mıdır? sorusuna şu cevabı vermişti :

-"Hayatta musiki lazım değildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alakası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer mevzuu bahs olan hayat insan hayatı ise, musiki behemehal vardır. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, süruru ve her şeyidir. Yalnız musiki¬nin nevi şayan-ı mütalaadır."

Müziğin insan hayatındaki ônemine işaret eden ve dinlenecek müzi¬ğin çeşidine dikkati çeken Atatürk, her konuda olduğu gibi Türk Müziği konusunda da yenilikler yapmak istemiştir. Atanın Türk Müziği üzerinde yenilikler yapmak istemesinin temel sebepleri şunlardır :
1. Ziya Gôkalpin Türkçülüğün Esasları eserindeki gôrüşlerinin etkisi:
Ziya Gôkalpin müzik konusundaki gôrüşlerini Atatürkün paylaştığı¬nı ve bu gôrüşler doğrultusunda çalışmalar yaptığım gôrüyoruz, Gökalpin Sayın Oransay tarafından tamamı alınan gôrüşlerinden kısa bölümler şunlardır :

-Memleketimizde bunlardan başka yan yana yaşayan iki musiki vardır. Bunlardan birisi halk arasında kendi kendine doğmuş olan Türk Musikisi, diğeri Farabi tarafından Bizanstan tercüme ve iktibas olunan Osmanlı Musikisidir. Türk Musikisi ilham ile vücuda gelmiş, taklitle hariçten alınmamıştır. Osmanlı musikisi ise taklit vasıtasıyla hariçten alınmış ve ancak usulle devam ettirilmiştir. Bunlardan birincisi harsımızın (kültürümüzün ) ikincisi ise medeniyetimizin musikisidir."

-Etnografya Müzesi bunlardan başka her nahiyedeki lisani savtiyyat (fonetik) ile halk melodilerini (nağmelerini) ya fonograf aletiyle yahut nota usulü ile zapt eder. Demek ki Etnografya Müzesinin behemehal bir fotoğrafçısı, bir fonografçısı ve notacısı bulunmak lazımdır... Koşmalar, türküler ve nağmeler de hakiki saz şairlerinden alınmalıdır."



-"İstanbulda mevcut bulunan Darülelhan, düm-tek usulünün, yani Bizans musikisinin Darülelhanıdır. Bu müessese iptidai unsurları halkın samimi melodilerinde tecelli eden ve Avrupa musikisine tevfikan armonize edildikten sonra asri mahiyet alacak olan hakiki Türk musikisine hiç ehemmiyet vermemektedir".

-"Avrupa musikisi girmeden evvel, memleketimizde iki musiki var¬dı: Bunlardan biri Farabi tarafından Bizanstan alınan şark musikisi, diğe¬ri eski Türk musikisinin devamı olan halk melodilerinden ibaretti."

-"Bugün işte şu üç musikinin karşısındayız : Şark musikisi, garp musikisi, halk musikisi. Acaba bunlardan hangisi bizim için millidir? Şark musikisinin hem hasta, hem de gayr-ı milli olduğunu gördük. Halk musi¬kisi harsımızın, garp musikisi de yeni medeniyetimizin musikileri olduğu için her ikisi de bize yabancı değildir. O halde milli mu*****iz, memleke¬timizdeki halk musikisiyle garp musikisinin imtizacından doğacaktır. Halk mu*****iz birçok melodiler vermiştir. Bunları toplar ve garp musikisi usulünce armonize edersek hem milli hem de Avrupai bir musikiye malik oluruz."

Buna göre Atatürk müziğin insan hayatının vazgeçilmez bir yaşam kaynağı olduğunu, Müzik olmadan bir insanın insani özelliklerden uzak olacağını ima etmiştir.
Quo vadis?