Gönlüm
buzun ateşe olan aşkını yaşadın,
bile bile yangınlara giriştin,
oysa bir buzdun eriyecektin !
sende biliyordun yenilecektin...
her 'o'nsuz güneşte eridin,
her inancının suistimalinde;
bir derya oldun korsan belalara...
uyan artık gönlüm !
bak bu satırda da geçti ölüm
içinde kayboldu soldurulan gülün
çok uzaklarda kaldı artık dünün...
kirli ,siyah sakallı bir hayat büyüttü seni
sardı kollarına, soğuklarımda ısıttı seni
yalnızlık koydun onun adını
bırakma onu ;
asgari , yalan sevdalar için...
uyan artık gönlüm gecelerden,
o zalimin eserinden,
çekil artık uçurumun dibinden,
tut yalnızlığının elinden...
ne olmadın ki olman gereken,
ceylan oldun vuruldun,
rüzgar oldun savruldun,
gül oldun solduruldun,
oysa olmaman gereken tek şey olarak kaldın
mecnun...
aslında en baştan beri küçük bir çocuktun,
inanmadılar büyüdüğüne
ve aldırmadılar gözyaşlarına...
seni cezalandırıp buz gibi odanda
tek bıraktılar yalnızlıkla...
değerin bilinmedi,
bozuk para gibi harcandın.
cepten cebe en sonunda yerlere atıldın...
kalbinin kırıklarıyla,
aç kuşlara yem diye atıldın...
uyan artık gönlüm sabaha,
yol ver gitsin acılar semaya,
var sende git artık yoluna,
göçmen kuşların sırtında...
Onur Erdil