Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Şiirler üzerine söylenenler

Just another Ceplog Mini Bloglar weblog






ATAOL BEHRAMOĞLU ŞİİRİ DÖNEMLERİ

Kasım 6, 2008

Etkilendiği Şairler;
Şiirde etkilenim olgusunun, “mecaz ve betim öğeleri ya da temalar arasında sıradan bir benzerlik ve etkileşime indirgenemeyeceği; bunları kapsayarak ya da kapsamayarak, Şiirin yapısıyla, daha da öte “ derin yapı”sıyla ilgili bir sorun olarak ele alınması gerektiğini” düşünen Behramoğlu, etkilendiği şairlerin başında Orhan Veli’yi göstermektedir.
Orhan Veli ve arkadaşları, Türk Şiirinde şairaneliği şiirin ana yapısından çıkararak, samimiyet ve sadeliği önceleyerek, yazdıkları şiirler ile kendilerinden sonra gelen birçok şairi olduğu gibi, kendilerinden sonraki şiiri de etkilemişlerdir. “Şiirsiz şiir veya edebiyatsız edebiyat” yapmalarını “inkılâp” olarak değerlendirilen bu akımın mensupları ve özellikle Orhan Veli, Ataol Behramoğlu’nu da etkilemiştir.
Behramoğlu, “simgeden, metafordan, süsten, yapmacıktan böylesine uzak, konuşma dilinden yola çıkarak onu yeniden üretebilen, aynı zamanda hem halksal hem de modern olabilen bu gösterişsiz” şiire öykünmemekle birlikte, ilk şiirlerinin Orhan Veli etkisi taşıdığını dile getirir.
Orhan Veli’de onu etkileyen yönleri ise şöyle özetler:
“ Şiirleriyle ilk kez tanıştığımız ergenlik çağımızda bizi Orhan Veli’nin hangi yönü daha çok etkiliyordu? Apansız ve saçma bir ölümle sona eren kısa yaşamının uyandırdığı, bizlerin genç yaşamlarına da denk düşen hüzünlü duygular ve şairin bohem yaşantıları mı, yoksa şiirleri mi? Her ikisi de… Orhan Veli tersini göstermeye ve kanıtlamaya çalışmışsa da, onun şiiri, bütün gerçek şairlerde
olduğu gibi, yaşamanın, yaşantılarının, zihinsel ve duygusal serüvenlerinin izdüşümüdür… Belki daha doğru bir deyişle, şiiri ve yaşamı birbiri içindedir. Zamansız, mekânsız, tarihsiz bir şiir değildir Orhan Veli Şiiri. O cansız, ruhsuz, sözcüklerle oynayan bir söz cambazı değil, sözcükleri yaşamın enerjisiyle
dolduran büyük bir söz ustasıdır.”
Halkın Dostları dergisini birlikte çıkardığı İsmet Özel ise, Ataol Behramoğlu’nun Orhan Veli hakkındaki bu düşüncelerini şöyle değerlendirir:
“O, İkinci Yeni tarafından yadsınan birçok şairin değerlerini (O. Veli, C. Külebi vb) yaşdaşları arasında en çok önemseyen idi.”
Daha sonra Attila İlhan şiirleri ile tanışan şair, onun şiirindeki özgün imgeciliği, halk ve divan edebiyatı biçimlerini ve söyleyişlerini Batılı bir anlayışla birleştirerek geliştirdiği “ulusal bileşim”in şiire yansımasını dikkate alır. Yine 1940 kuşağı toplumcu şairlerinden Ahmed Arif ve Memed Kemal de şiir anlayışları, şiir dilleri, söyleyiş biçimleri ile Behramoğlu üzerinde etkileri olmuş isimlerdendir.
Memed Kemal, 1940’ların ikinci yarısında başlamış olan Garip akımının etkilediği toplumcu şairlerdendir. “Serbest nazmın sürdürücüsü” olmayan şair, İkinci Yeni şiirine de uzak kalmıştır. Ahmed Arif ise, toplumcu şiirin ortak özellikleri yanında “hece şiiri, aruz ve halk şiiri söyleyiş özelliklerinin ve tonlamalarının köklü bir sentezi” olan şiirleri ile etkili olmuştur.
İkinci Yeni Şairlerinden özellikle Turgut Uyar, İlhan Berk, Cemal Süreya, Ülkü Tamer isimlerinin de, şiirlerinin oluşumunda etkileri olduğu üzerinde duran Behramoğlu, kendi şiirinde bu isimlerin etkilerinin doğrudan doğruya bir alımlama şeklinde değil ancak, imge kurma ve şiirin oluşum sürecindeki arka planı yoğunlaştırma şeklinde olduğunun altını çizer.
Nâzım Hikmet ise, Ataol Behramoğlu’nun ilk gençlik yıllarında tanıyabildiği bir şair değildir. Ancak 1960’lı yıllarda, kendi şiir anlayışı belirlendikten sonra tanıma fırsatı bulmuş olması dolayısı ile Behramoğlu şiirinde, diğer bütün isimler gibi onun da doğrudan bir etkisinden söz etmek kolay değildir.
Ancak 1940 kuşağı ile başlayan, 1950 ve 1960 ile devam eden kuşak üzerinde Nâzım Hikmet şiirinin önemli etkisinin bulunduğu bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, Nâzım Hikmet’i modern Türk Şiirinin kurucularından biri olarak gören Behramoğlu, onun özgür koşuk tarzında kaleme aldığı şiirlerini, şiirin biçimine getirdiği yenilikçi tavrı, içeriğe yönelik yaptığı değişiklikleri önemser ve ondan bu anlamda etkilenir.
Bir ülkenin, bir kültürün, bütün şiir birikimi, şairler bağlamında ele alındığında, neredeyse her şiirde birbirine eklemlenebilecek kullanımlar ve bu anlamda birbirinden alt yapı olarak, arka plan olarak etkilenimler ve aynı duyguyu farklı biçimlerde, aynı kelimelerle imgeleştirmeler bulunabilir. Bu da aynı kültürü ve aynı insanı yaşamaya ve yaşatmaya bağlanabilir. Ataol Behramoğlu, kendi şiirindeki etkilenimleri dile getirirken, devam etmekte olan bir şiir birikiminin içinde olduğunun altını çizer. “Namık Kemal’den Tevfik Fikret’e, Mehmet Emin Yurdakul’dan Ahmet Hâşim ve Yahya Kemal’e, bu şairlerimizden çağdaş şiirimizin bir çok ustasına, onların yanı sıra da gençlik yıllarımda okuyup
etkilendiğim, edebiyat tarihinde pek de önemli yeri bulunmayan başka bazı şairlere kadar, bir çok şairden esinlenmeler, etkilenimler olduğu kuşkusuzudur.” der
Şiirde açıklığı, yalınlığı, lirizmi seven Behramoğlu, ailesinden gelen bir sanat yatkınlığını da kişiliğinde taşır. Annesinin kemanla çaldığı klasik batı müziği ezgilerinin kulağındaki seslerine, babasının hece ölçüsü ile yazdığı şiirler eklenir. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, Ömer Bedrettin Uşaklı, Necip Fazıl, Cahit Külebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şairlerin şiirlerini okuyarak geçiren Behramoğlu, üniversite eğitimi ile birlikte Batılı şairlerin şiirleri ile tanışmış ve onlardan da etkilenmiştir.
Etkilendiği Batılı şairler içinde, Marksist dünya görüşü ile ekol olmuş isimlerin yanında, bu görüşü taşımayan ancak, şiir için önemli değişimlere imza atmış isimleri de saymak mümkündür. Lermontov, Whitman, Apollinaire, T.S.Eliot, A.Jozsef, Pablo Neruda, J.Marti Rimbeaud, Baudelaire, Blaise Cendrars, Apollinaire gibi şairleri, etkilendiği isimler olarak telaffuz eder.
SÜHEYLA DOĞRUDİL’den alıntılanmıştır.








1940 SONRASI TÜRK ŞİİRİ DÖNEMİ
1)-BİRİNCİ YENİCİLER(GARİPÇİLER)
2)-HİSARCILAR
3)-MAVİCİLER
4)-İKİNCİ YENİCİLER
5)-TOPLUMSAL GERÇEKCİLER
6)-BAĞIMSIZLAR

1)-BİRİNCİ YENİCİLER (GARİPÇİLER)
1941 yılında Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu adlı sanatçıların oluşturduğu bir edebi topluluktur.
Batıyı örnek almışlardır.
 Ölçü,uyak ve sanatlı söyleyiş gibi gelenekleri tümüyle reddetmişler,serbest şiiri esas almışlar.
 Şiiri biçimsel kurallardan arındırmışlardır.
 Gülmece ve ince yergi şiirin temel öğesi olmuştur.
 Dilde sadeliğe önem vermişlerdir.
 Edebi sanatları bırakmışlardır.
 Şiirde imgeyi yok ederek yerine alayı koymuşlar,her şeyi şiirin konusu haline getirmişlerdir.
ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)
Cumhuriyet dönemi şairlerindendir.
1932’de Ankara Gazi Lisesini bitirdi.İÜ Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümündeki öğrenimini yarıda bırakarak Ankara’da PTT Genel Müdürlüğünde memur olarak çalışmaya başladı.1945’te askerlik görevini bitirdikten sonra MEB Tercüme Bürosunda görev aldı.1947’de balkanlıktaki görevinden ayrıldı.İki yıl yazarlık,çevirmenlik yaptı. 1 Ocak 1949’da Yaprak dergisini çıkardı.Derginin 28.sayısını çıkardığında öldü.Arkadaşları derginin son sayısı Son Yaprak adıyla özel sayı olarak yayımladılar.
Orhan Velinin küçük yaşta başlayan edebiyat sevgisini lise sıralarında arkadaşları Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat’la paylaştı.Birlikte şiir sorunları üzerine düşünerek arayışa girdiler.Üç arkadaşın şiirleri Ocak 1936’da Varlık dergisinde yayımlanmaya başladı.Orhan Velinin 1936’dan 1940’a dek “Mehmet Ali Sel”adıyla yayımlandığı şiirler ilk gençlik döneminin ürünleri olarak kabul edilir.Çoğu hece ölçüsünde olan bu şiirlerinde uyağa önem vermiş ve duru bir Türkçe kullanmıştır.Sağlığında çıkardığı kitaplarına bu şiirleri almadı. 1937’den sonra çığır açacak olan şiirlerinden örnekler vermeye başladı. “Şairaneliğe sırt çevirmiş,alışılmış benzetmelerden uzak yeni arayışlarla yönelmiş”şiirleri yayımlandıkça büyük ilgi çekiyordu.Kimileri alayla karşılaşıyordu.1941’de üç arkadaş yazdıkları şiirleri Garip adlı kitapta topladılar.Orhan Veli yazdığı ön sözde yaslandıkları ilkeleri açıklıyordu. Şiirin refah içinde yaşayanların zevkine göre değil çoğunluğa seslenmelidir.Bunun yolu da söz sanatlarından,şairane imgelerden,kısıtlayıcı biçim özelliklerinden kurtarılmalı,gündelik yalın bir dille yazılmalıdır.”diyordu.
Orhan Veli sonra yazdığı şiirlerle yeni eğilimleri,önemli biçim değişikliklerini sürdürdü.Duygular ağır basmaya başladı.Özgürlük dileği,yaşama sevinci,insan sevgisi temaları şiirinde yer aldı.
Olağanüstü bir ilgi ile karşılanan şiirleri artık eski şiir geleneğine bağlı yazanları etkisiz kılıyordu.Dönemin ünlü eleştirmeni Nurullah Ataç’da yazılarıyla Garipçileri destekliyordu.Olumlu olumsuz tepkilerin sonunda Garip hareketi artık Türk Edebiyat’ında yerini almıştı.Türk şiirinin yeni bir hamle kazanmasını sağlamıştı.
Yazarın başlıca yapıtları şunlardır:
ŞİİR:Garip,Vazgeçemediğim,Destan Gibi,Yenisi, Karşı, Orhan Veli Bütün Şiirleri,
DİĞER ESERLERİ:La Fontaine’nin Masalları, Nesir Yazıları, Edebiyat Dünyamız.
MELİH CEVDET ANDAY (1915- )
Günümüz şiir,roman,oyun ve deneme yazarlarındandır.
1936’da Ankara Gazi Lisesini bitirdikten sonra AÜ Hukuk fakültesi ve AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültelerine girdiyse de devam etmedi.1938’de sosyoloji öğrenimi için Belçika’ya gitti,kısa bir süre sonra döndü.1942’ den başlayarak MEB Yayın Müdürlüğünde, danışmanlık,Ankara Kitaplığında memurluk yaptı. 1951’de Akşam gazetesinde çalışmaya başladı.Tercüman,Büyük Gazete,Tanin gazetelerinde yazdı.Daha sonra yazılarını Cumhuriyet gazetesinde deneme yazılarını sürdürdü.Gazete yazılarının yanında İ.Belediyesi Konservatuarı Tiyatro bölümünde fonetik-diksiyon öğretmenliği yaptı.Buradan 1977 yılında emekli oldu.1979’da UNESCO Genel Merkezi Kültür danışmanı olarak Paris’e gitti.
Melih Cevdet şiire Gazi Lisesinde arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rıfat’la birlikte aynı şiir anlayışıyla başladı.İlk şiiri Ukde adı ile Varlık dergisinde 1936’da yayımlandı.Aynı dergide şiirlerini yayımlamayı sürdürürken Orhan Veli ve Oktay Rıfat’la bir arya gelerek şiirlerini topladığı Garip adlı şiir kitabını çıkardılar
Quo vadis?