Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
18 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
ANA ÇİZGİLERİYLE KÖKTÜRK TARİHİ
Köktürkler yahut yaygın kullanımla Göktürkler, Büyük Hun imparatorluğundan sonra, Asya'da kurulan ikinci büyük Türk devletidir. "Türk" sözcüğü ilk defa bunlar zamanında bir devletin resmi adı olmuş ve Türklük değerleri her bakımdan yüceltilmiştir.
Köktürkler, hakimiyetleri boyunca (MS 552-745) Doğu Sibiryadaki Saha (Yakutlar) Türkleri ile Karadeniz'in kuzey-batısındaki Bulgar Türkleri hariç bütün Türk asıllı kitleleri kendi idareleri altında birleştirmiştirler. Bu bakımdan Hunlardan sonra Asya'da Türk birliğini en geniş manada gerçekleştiren Köktürkler olmuşlardır.
Kağanlığın yıkılışından sonra etrafa yayılan Türk boyları, gittikleri her yere Köktürk idari, siyasi ve kültürel yapısını taşımışlardır. Böylece, bugün R Türkçesi konuşan Çuvaşlar hariç bütün diğer Türk unsurları (ve tabii olarak Türk lehçe ve şiveleri) Köktürklerin izlerini, etkilerini taşır.
Köktürk adı II. Doğu kağanlığı döneminde dikilen abidelerde (Bilge, Köl Tigin ve Tonyukuk) geçmektedir. Bu, "göğe ait, ilahi, vasıfları Tanrı tarafından bahşedilmiş Türk" demektir.
1. I. Köktürk Kağanlığı: Köktürkler miladi 6. yüzyılda Altay dağlarının doğu eteklerinde toplu bir halde geleneksel sanatları olan demircilikle uğraşıyorladı. Ve fedaratif bir yapıyla bağlı bulundukları Juan-juan (Avarlar)lara silah imal ediyorlardı. 635 yılında yabguları Bumın (Çince Tumen<Türkçe Tuman "Duman")ın hükümdarlığında Avarlara baş kaldırdılar. 552'de Avarların çökmesi ile Bumın il-kagan unvanı ile tahta çıktı. Merkez olarak da Hunların Orhon ırmağının batısında yer alan başkenti Ötüken'i tayin etti. Devletin batı kanadını Bumın'ın kardeşi ‹stemi, yabgu unvanı ile yönetmeye başladı. Bumın Kağan devleti kurduğu yıl öldü. ‹stemi batıda ‹ran ve Bizans sınırlarını fethe devam ederken başa Bumın'ın oğlu Kara (Çin. K'olo) geçti. Kara Kağan'ın aynı yıl ölümü üzerine Mukan (553-572) Kağan hükümdarlık tahtına oturdu. I. Köktürk hanlığı en parlak devrini bu kağan zamanında geçirdi. ‹lk önce iyice zayıflayan Juan-Juan devletini ortadan kaldırdı (555). Sonra doğuda Kitanların ve kuzeyde Kırgızların topraklarını Köktürk hakimiyeti altına aldı. 568 yılında Çin imparatoru ile akrabalık kurarak güneyden gelebilecek tehlikeleri bertaraf etti.
Devletin batı kanadının askeri komutanı (yabgu) ‹stemi (552-576)'nin kumandasındaki ordu, kısa zamanda Altay dağlarının batısını, Issık-Köl ve Tanrı dağlarına kadar hakimiyeti altına aldı. Dönemin kuvvetli iki devleti olan Sasanilerle Bizans'ı Köktürk siyaseti doğrultusunda bir çizgiye oturttu. Soğdluları ‹ran'a karşı koruyarak ‹pek Yolu ticaretini kontrol altına aldı. Ayrıca İran'la Bizans arasında karışıklık çıkararak devletin batıdaki manevra kabiliyetini kolaylaştırdı.
Mukan Kağan 572'de öldü. Zamanında devlet muazzam bir genişliğe ulaşmıştı. Kore'den Hazar denizine kadar olan 10.5 milyon km2 'lik alan Köktürklerin hakimiyeti altına girmişti. Kitabelerde Mukan Kağan'ın Türk milleti için yaptığı fedakarlık ve kahramanlıklar uzun uzun anlatılmakta, yuğ törenine Kore'den Bizans'a kadar bütün ülkelerin temsilcilerinin katıldığından söz edilmektedir.
Mukan'ın yerine kardeşi T'a-po geçti (572-581). T'a-po toprakların genişliğinden dolayı devleti iki idari kısma ayırarak doğusuna kardeşi K'o-lo'nun oğlu şe-t'u (Işbara)yu, batısında da küçük kardeşi Jotan'ı kağan unvanları ile tayin etti. Yumuşak bir tabiata sahip olan T'a-po daha sonra bir Çinli prensesle evlendi. Ülke topraklarını Budist rahiplere açarak onların misyonerlik faaliyetlerine rıza gösterdi. Halkın gözünde itibarı iyice azalan T'a-po 581'de öldü. Yerine devlet meclisi kararı ile Işbara hakan oldu. 582'de de hakanlık resmen ikiye ayrıldı.
2. Doğu Köktürk Kağanlığı: Zor şartlar altında başa geçen Işbara, dengeyi sağlamakta, memleketi huzura kavuşturmakta zorlandı. Bir taraftan ordu içindeki huzursuzluklar, diğer yandan Çin'de iktidarını sağlamlaştıran T'ang sülalesi yönetimi iyice güçleştirmekteydi. İsyan eden ordu komutanlarına karşı Çin'den yardım istemek zorunda kaldı. Böylece, Çinliler ezeli düşmanları olan Türkleri asimile etme yoluna gittiler. Halkı Çince konuşmaya, Çinliler gibi giyinmeye, Çin adetlerini kabul etmeye zorladılar.
Köktürk hakanlığının iyice zayıflaması ile Türk ahali Çin'e iltica etmeye başladı. Hükümdar ailesi içinde kargaşalıklar çıktı. Bu karışıklıkta Işbara öldü. (587). Yerine geçen kardeşi Baga Çor ve arkasından devlet meclisince hakan ilan edilen Tulan (588-600) döneminde de durum düzelmedi. Çin'in sonu gelmez hile ve desiseleri ile Tulan'ın yerine geçen K'i-min (600-609) Batı Köktürklerin kağanı Tardu'ya karşı kışkırtıldı. Fakat başarı elde edemedi. K'i-min, zamanında Işbara'nın reddettiği Türkleri Çinlileştirme tekliflerini kabul etti. Ancak ölümünden sonra başa geçen oğlu şi-pi (609-619) Köktürklerin haysiyetini biraz kurtardı. 5-6 yıl içinde ülkedeki dağınıklığı bir ölçüde giderdi. Ülkeyi tekrar itaat altına aldı.
Çin hükümdarı Yang-ti'nin şi-pi'ye karşı hile ve desiseleri tutmayınca Çin'de itibarı sarsıldı. Ona karşı olan muhalefet güçlendi. Şi-pi bu fırsattan yararlanarak kendisine sığınan Liang Shi-tu'yu Çin kağanı ilan etti.
Şi-pi'den sonra hakan olan Ç'u-lo (=Çullukş) (619-621) kardeşinin sert siyasetini takip etti ise de karısı Çinli prenses İ-çing tarafından zehirlenerek öldürüldü. Hakan olan kardeşi, dirayetsiz bir kişiliğe sahip K'ie-li (621-630) zamanında Doğu Köktürkleri de dağılmış oldu. Fakat, bu dağılış resmi anlamda bir yokoluş değildir. Çin'in kuklaları olan bir takım kağanlar, sarayın emrinde oradan oraya sadakat ziyaretleri yapıp durmuşlardır. Bu durum 50 yıl devam etmiştir. Esaret altındaki Türk kitleleri zaman zaman Çinlileştirme politikalarına baş kaldırmışlar, daha sonra gelecek nesillere istiklal ruhunu aşılamışlardır. Bunların en meşhuru, 639 yılında T'ang imparatorunun sarayında görevli Köktürk prensi Kürşad'ın 39 arkadaşı ile Çin sarayını basmasıdır.
3. II. Köktürk Hakanlığı: 630-680 yılları Köktürklerin hakimiyetlerini kaybettikleri hazin bir devir oldu. Köktürk abideleri' nde belirtildiğine göre, bu fetret devrinin yaşanmasına;
a) Devlet adamlarının kifayetsizliği,
b) Türk kaviminin tedbirsizliği,
c) Çin'in kurnazca politikası ve yıkıcı propagandası, yol açmıştır.
Köktürk tarihinin bu 50 yıllık fetret devrinin sonunda Aşena soyundan Kutlug istiklal savaşına girişti. Kutlug, önce Çin'in kuzeyindeki Türkler arasında gizlice teşkilatlandı. Çevredeki ileri gelen beyleri göreve davet etti. Bu davete iştirak edenlerin sayısı kısa zamanda 5.000'i buldu. Bunların içinde ünlü devlet adamı Tonyukuk da vardır.
Kutlug ile Tonyukuk önce Türklerce kutsal bilinen Hunların ve I. Köktürk kağanlığının başkenti, stratejik önemi haiz olan Ötüken'i ele geçirdiler. Burada, ilk önce İnek Gölü kıyısındaki Oğuzlar bertaraf edildi. Bu savaştan sonra Kutlug han ilan edildi ve ‹lteriş (=ili, ülkeyi toparlayan) unvanını aldı. Kardeşi Kapgan'ı şad, Tonyukuk'u da devlet müşaviri (aygucı) yaptı.
Bundan sonra artık, yeni devletin ihtiyacı olan yiyecek, giyecek ve özellikle de at gibi zaruri madde ve vasıtaları elde etmek amacıyla Çin'e akınlar düzenlendi. Bu akınlar genellikle Seddin kuzeyindeki Çin garnizonlarına yönelik oldu. Kutlug 682-687 yılları arasında toplam 46 sefer düzenledi, Çin vali ve kumandanlarını mağlup etti.
Bu arada, kuzeydeki Türk ve diğer kavimlere karşı da birçok akınlar düzenlenerek onlar da kontrol altına alındı. Böylece Köktürk devleti yeniden kurulup teşkilatlandı. ‹lteriş, 692 yılında Ötüken'de kurt başlı bayrağı altında öldü.
İlteriş öldüğünde biri 8 (Bilge) diğeri 7 (Köl Tigin) yaşında olmak üzere iki oğul bırakmıştı. Kardeşi Kapgan (="Fatih") hakan oldu. Kapgan Kağan Türk tarihinin yetiştirdiği büyük fatihlerden ve uzak görüşlü devlet adamlarından biridir. En büyük siyaseti, Çin'i baskı altında tutarak Asya'daki bütün Türk kavimlerini Köktürk bayrağı altında toplamaktı.
27 yaşında kağan olan Kapgan'ın ilk seferi 693 yılında Çin üzerine oldu. Ling-çu ve Ordos eyaletlerine esaslı darbeler indirdi, Çin'i haraca bağlayarak, ipek, darı ve ziraat aleti aldı. Sonra Kögmen dağlarını aşarak Kırgızları kontrolü altına aldı. Çin'e 100 bin kişilik bir orduyla akın düzenleyip denize kadar ulaştı. Aynı yıl Kapgan kağanın oğlu İnal ile Bilge'nin komutasındaki batı orduları grubu, Altayları aşıp "Türk bodun"dan olduğu halde yanlış hareket yapan Türgiş (On-oklar)leri dize getirdiler. Bütün bu bölgedeki Türk unsurlarını Köktürklere bağladılar.
Daha sonra, aynı batı orduları grubu Maveraünnehr seferine çıktı. Orada ilk defa müslüman Araplarla karşılaştılar. Köktürk yazıtlarında bunlara Tezik (Tony. s. 45) denilmektedir. Fakat, burada herhangi bir çatışma olup olmadığı hakkındaki bilgiler kesin değildir.
Doğuda, kağanın kumandasındaki Türk ordusu akınlarına devam ediyordu. 702'de Çin'e tam 20 sefer düzenlendi.
Bu arada, devletin sınırları genişledikçe hakimiyet altındaki toprakları kontrol etmek güçleşiyordu. Bir taraftan Çin'in tahriki, diğer yandan Kapgan kağanın gittikçe şiddetlenen sertliği memlekette karışıklıkların çıkmasına zemin hazırladı. 714 yılında devletin asıl kitlesi olan Oğuzların isyanı zorla bastırıldı. Kapgan kağan bu seferden Ötüken'e dönerken Bayırkuların pususuna düşürüldü ve öldürüldü. (22 Temmuz 716).
Kapgan Kağan'ın yerine oğlu İnal (Bögü) geçti. Fakat, bu zor dönemde karışıklıkları o da önleyemedi. Üstüste gelen mağlubiyetler halkın hakana olan güvenini yitirmesine yol açtı. İnal Kağan ve yakınları, Bilge ve Köl Tiğin'in hazırladıkları bir ihtilalle öldürüldüler.
Bilge, kardeşi Köl Tigin'in ısrarı üzerine kağan oldu (716-734). Köl Tiğin de ordu komutanlığına getirildi. Bilge ve Köl'ün yaptıkları ihtilalde, -müşavir olmasına rağmen Bilge'nin kayınpederi olduğu için- öldürülmeyen Tonyukuk tekrar müşavirliğe getirildi.
Bilge Kağan Çin ile iyi geçinmek niyetinde idi. Çünkü, Köktürkler dağınıktı ve güçlerinden çok şey kaybetmişlerdi. Fakat, Çin boş durmuyordu. Basmıllarla birleşerek Köktürkleri bertaraf etmek istiyordu. Tonyukuk'un dahiyane planı ile önce Basmıllar üzerine gidildi. Sonra Çin'e şiddetli bir saldırı düzenledi. şan-Tan savaşında Çin ordusu perişan edilerek Beşbalık ele geçirildi. Batıdaki Türgişler tekrar itaat altına alındı. Tonyukuk 725'te ölür. ‹lteriş, Kapgan ve Bilge zamanında devlete tam 46 yıl hizmet eden bu dahi ve stratejist devlet adamı hakanlığın adliyesini ve ordusunu tanzim etmişti. Zamanındaki dini ve kültürel cereyanları takip etmiş, hakanları ona göre yönlendirmişti. Alman bilim adamları bu yüzden ona "Köktürklerin Bismarck'ı" demişlerdir. Tonyukuk ölünce hatırasına, kendi ağzından yazılmış olan bir kitabe Orhun'da, Bayın-çokto mevkiinde dikilmiştir.
731'de Köl Tigin 47 yaşında ölür. Eski Türk takvimine göre, koyun yılının 17. günü= 27 şubat 731. Adına, ağabeyi Bilge tarafından bir kitabe dikilmiştir. Bilge'nin ağzından yazılan bu kitabeyi Köl Tigin'in atısı (yeğen) Yolluğ Tigin 20 günde yaşmış, Çinli ustalar ise taşa kazımışlardır.
İki büyük yardımcısını kaybeden Bilge'nin, bundan sonra 734 yazında Kitan ve Tatabılara karşı kazandığı bir zafer dışında her hangi bir faaliyeti görülmüyor. 25 Ekim 734'te, 50 yaşında iken nazırlarından Buyruk-çor tarafından zehirlenerek öldürüldü. 19 sene şad, 19 sene kağanlık yaptı. Çin kaynaklarına göre, "Türk milletini çok sevmekle temayüz etmiş bir kağandı". Cenaze töreni 22 Haziran 735'te yapıldı. Kendi adına, kendi ağzından yazılmış bir kitabe dikildi.
Bilgenin ölümü üzerine önce Türk Bilge Kağan, sonra kardeşi Tengri Kağan tahta geçti. 740 yılında tahtta yine bir Tengri Kağan vardı ve bu bilgenin oğlu idi. Hakan çocuk denecek yaşta olduğu için idare, annesi (Tonyukuk'un kızı) P'o-fu'nun eline geçti. Bu hatun da devlete hakim, karışıklıklara engel olamadı. Basmıllar, Karluklar ve Uygurlar anlaşarak vaziyete hakim olarak, Aşena hanedanından gelen Basmıl başbuğunu kağan ilan ettiler (742). Köktürk hakanı Ozmış ve sonra da onun küçük kardeşi son Köktürk hakanı Po-mei'yi öldürdüler. Bu arada müttefiklerin arası açıldı. Basmıl kağanı ortadan kaldırılarak Uygur başbuğu Yabgu K'eh-li Tu-fa Kutluğ Bilge Köl unvanı ile kağan ilan edildi (745). Böylece, Türk tarihinde, 552-745 yılları arasında tam 193 yıl devam eden Köktürk hanedanı sona ermiş, yerine bir başka Türk hanedanı olan Uygurlar geçmiştir.
Quo vadis?