Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
18 Aralık 2008       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Makber / Tanzimat Edebiyatı

Abdülhak Hâmit'in şiirde varabildiği son doruk noktasını «Makber» de görüyoruz. Hâmit, Makber'dir. Şüpheleriyle, tedirginlikleriyle, umut­suzlukları isyanlariyle tezatlı karmaşık görüşleriyle korkulu keskin feryatlariyle Abdülhak Hâmit Tarhan'ı Makber'de buluruz. Ruşen Eşrefin dediği gibi; «Makber» kaderin, kuvvetli bir beyin vasıtasiyle çizilmiş grafiğidir. Heyecan, suçlama, şikâyet, isyan, hıçkırık, yumruk, kahkaha, susmak, sarhoşluk ve mertlik hicran!. «Makber», kederin bütün bu anlarıdır... Edebiyatımızdaki mersiye tarzının, Fuzuli'den bugüne ge­linceye kadar en ihtişamlı örneği.. Makber'de vardır.

Bu eserin yazılış nedenini hepimiz biliyoruz. Karı - koca acele hazırlanıp Bombay'a gi­derler. Hindistan, bir masal ülkesi çibi, Hâmid'i büyüler. Hindistan'da herşey değişiktir; özellikle doğa son derece güzeldir, zengindir. Fauna Hanım'm sağlık durumu da ilk zamanlarda düzelir gibi olur. Fakat bir zaman sonra eskisinden de daha kötüleşir. Şâir, hiç olmazsa vatanında ölmek istediğini ikide birde tekrarlayan eşini memnun etmek için, onu yurda getirmeye karar verir. 1885'te vapurla yola çıkarlar. Yolculuk, hasta kadını büsbütün sarsar. Beyrut'a âdeta dara dar gelirler. O sırada Abdülhak Hâmit'in ağabeyi Nasuhî Bey, Beyrut valisidir. Beyrut'a varışlarından iki gün sonra Fatma Hanım Nasuhi Bey'in evinde hayata gözlerini yumar. Hayatında belki de ilk ve son gerçek matemi duyan şâir, bu ölümden dolayı büyük sarsıntılar geçirir. «Makber»in kompo­zisyonu yaşadığı bu büyük sarsıntı sonucu kafasında biçimlenir. Karı­sını toprağa verdikten bir, bir buçuk ay kadar sonra İstanbula döner.

Eyvah ne yer ne yar kaldı
Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı
Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah
Beyrutta bir mezar kaldı

Bildir bana nerde nerde Ya Rab
Kim attı beni bu derde YA Rab
Nerde arayayım o dil rübayı
Kimden sorayım bi-nevayı
Derler ki unut o aşnayı
Gitti tutarak reh-i bekayı

Sığsın mı hayale bu hakikat
Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasıl da değişti halim
Almaz bunu havsalam hayalim.

Çık Fatıma! lahteden kıyam et
Yanımdaki haline devam et
Ketn etme bu razı şöyle bir söz
Ben isterim ah öyle bir söz
Güller gibi meyl-i ibtisam et
Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle
Eyyamı hayatımı temam et
Son düzenleyen nötrino; 5 Kasım 2013 12:55 Sebep: Kırık link!
Quo vadis?