Anne
Fırtınanın getirdiği ölü çığlıkları çiğneyip
Yutarken kursağıma takılıp sallanıyor
Düş bozması sevinçlerim
Üşüyor
Onca hüzne gebe gülüşlerim
Gece yırtınarak çökerken omuzlarıma
Fahise bir kent ağlıyor sahipsiz yatağında
Üzerine çullanıp sesini boğuyorum karanlıkta
İblislerin ayak sürüdüğü
Kaldırımdaki tozlar birikiyor ağzıma
Dilimle dolayıp yüreğime sokuyorum
Kirlenirken kirletiyorum
Günlerimi kuytularda
Sonra mı?
Yüreğimi bir kuşun önüne atıp
Ağzında deşilişine tanık oluyorum
Kendi cinayetlerime suç ortakları buluyorum
Ve gasp edilmiş hayatlarda
Yaya kalıyorum
Dünya bile bindirmiyor üzerine anne
Anne ben
Yüzümde onca çocuğu inletiyorum
Kirli yırtık suratlarıyla kıvranıyorlar
Utanıyorum
Vuruyorum olanca hışımla denizin
Dalgasına
Toprağına
Kıyısına
Yaşlanmak istiyorum hayat gençliğime sarıldıkça
Al beni tekrar rahminin içine
Kırılsa da bedenimi taşıyan kemiklerim
Sökülse de iliğim dilim
Doğurma beni artık sefaletin kucağına
Anne ben
Tüm dinleri inkâr edip
Kitaplara sırt çevirip
Yeni bir dinle bağlanmak
İstiyorum kordonlarına
Salmak istiyorum özgürlüğe
Kirpiklerimin gardiyanlık yaptığı
Çürümeye yüz tutmuş buruşuk gözyaşlarımı
Nefesim damarlarımda kabuk olup döküldükçe
Uğursuz bir güneş soyunuyor üzerime
İrkiliyorum gölgem düştükçe önüme
Yalnızlık Tanrımıdır ki anne
Nereye gitsem hep tepemde?