Şemal-i Şerif Ne Demektir?
Kuran ayetlerinin yanı sıra sahabelerden aktarılan açıklamalarda da Peygamberimiz (sav)'le ilgili pek çok bilgi verilmektedir. Peygamberimiz (sav)'in ailesiyle ve çevresindeki müminlerle olan ilişkisi, günlük hayatından detaylar, dış görünümü, görenleri hayran bırakan heybeti (hürmetle beraber şiddetli heyecan hissini veren hali, azameti), sevdiği yiyecekler, giyimi ve gülüşü gibi pek çok detay İslam alimleri tarafından "şemail" kelimesiyle ifade edilir. Şemail kelimesi "şimal"den türemiştir. Bu kelime "karakter, huy, hal, hareket, davranış ve tavır" gibi anlamlar taşır. Şemail kelimesi ilk başlarda daha geniş anlamlar içerse de, zaman içinde özelleşmiş ve Peygamber Efendimiz (sav)’in nasıl bir yaşam sürdüğü ile ilgili detayları ve kişisel özelliklerini ifade eden bir terime dönüşmüştür.
Kendisini görenlerin sözlerinden de anlaşılacağı gibi, Peygamber Efendimiz (sav) olağanüstü yakışıklı, görenlerde hayranlık uyandıracak kadar güzel yüzlü idi. Ayrıca atletik ve son derece etkili bir yapısı vardı ve çok kuvvetli idi.
Peygamberimiz (sav)’in Şemaili
Osmanlı döneminin önemli alimlerinden olan Ahmet Cevdet Paşa, Peygamber Efendimiz (sav)’in anlatılan özelliklerini bir özet haline getiren bir çalışma yapmıştır. Bu çalışması, Kısas-ı Enbiya adlı eserinin IV. cüzünde, "Bazı Evsaf-ı Seniyye-i Muhammediyye" (Hz. Muhammed (sav) Değerli Vasıfları) başlığı altında gerçekleşmiştir:
"… Mübarek cismi güzel… Mübarek cildi ise ipekten yumuşak idi. Kemal-i itidal üzere büyük başlı, hilal kaşlı, çekme burunlu, oval yüzlü idi. Kirpikleri uzun, gözleri kara ve güzel, büyücek ve iki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakın idi, Nebiyy-i Mücteba (seçilmiş, kıymetli peygamber), ezherüllevn (rengi nurlu, parlak) idi; söylerken ön dişlerinden nur saçılır; gülerken, fem-i saadeti (saadetli ağzı), bir latif (mülayim, yumuşak, nazik, güzel) şimşek gibi ziyalar (ışıklar) saçarak açılır idi… Havassı (duyuları) fevkalade kavi (sağlam, kuvvetli) idi. Pek uzaktan işitir ve kimsenin göremeyeceği mesafeden görür idi. Elhasıl (sözün özü), en mükemmel ve müstesna surette yaratılmış bir vücud-ı mes'ud (mutlu vücudu) ve mübarek idi… Onu ansızın gören kimseyi sevgi alırdı ve Onunla ülfet ve musahabet (sohbetler, konuşup görüşmeler) eyleyen kimse, Ona can ü gönülden aşık ve mühib olurdu. Ehl-i fazl'a (kerem, ilim sahibi), derecelerine göre ihtiram (hürmet, saygı) eylerdi. Akrabasına dahi pek ziyade (çok bol, fazladan) ikram eylerdi. Lakin (ancak) onları, kendilerinden efdal (daha faziletli, daha layık, daha iyi) olanların üzerine takdim etmezdi. Hizmetkarlarını pek hoş tutardı. Kendisi ne yer ve ne giyerse, onlara dahi onu yedirir ve onu giydirir idi. Sahi (cömert, eli açık, herkese iyilik etmek isteyen) ve kerim (herşeyin iyisi, faydalısı), şefik (şefkatli, esirgeyen, merhametli) ve rahim (rahmet edici, bağışlayan), şeci (kahraman, yiğit) ve halim (yumuşak huylu, hoş muamele yapan) idi. Ahd-ü va'dinde (söz vermede) sabit, kavlinde (sözünde) sadık idi. Elhasıl (neticesi)- hüsn-i ahlakça (ahlak güzelliği) ve akl-ü zekavetçe (keskin anlayışı olan akıl) cümle (bütün, tam) nasa (insanlara) faik (üstün, üstünde) ve her türlü medh ü senaya (övgüye) layık idi. Yemede, giymede kadar-ı zaruret (yoksulluk derecesinde) ile iktifa (yetinir) ve ziyadesinden (fazlasından) iba eylerdi (çekinirdi)." (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cüz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s. 364-365)
Peygamber Efendimiz (sav)’in Nübüvvet (Peygamberlik) Mührü
Yüce Allah, Hz. Muhammed (sav)'i alemler üzerine seçmiş ve onun "peygamberlerin sonuncusu" (Ahzab Suresi, 40) olduğunu bildirmiştir. Ondan sonra hiçbir peygamber gönderilmeyecektir ve Kuran, insanlara hidayet rehberi olarak gönderilen en son kitaptır. Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (sav)’in bu eşsiz özelliğini onun mübarek vücudunda bir izle tecelli ettirmiştir.
İslami kaynaklarda ve rivayetlerde Peygamber Efendimiz (sav)’in kürek kemikleri arasında bulunan bu işarete "nübüvvet mührü" ismi verilir. Peygamberimiz (sav)'in mührüne benzer peygamberlik işaretlerinin diğer peygamberlerde de olduğu, ancak Peygamberimiz (sav)'inkinin daha farklı olduğu el-Müstedrek tarafından Vehb b. Münebbih (ra)'den şöyle nakletmiştir:
"… Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki, onun sağ elinde Peygamberlik beni (şamet'ün-nübüvve) olmamış olsun. Ancak bizim Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam (sav) bunun istisnasını teşkil etmektedir. Zira Onun peygamberlik beni, (sağ elinde değil) kürek kemikleri arasındadır. Peygamberimiz (sav) bu durum sorulunca: "Kürek kemiklerim arasında bulunan bu ben, benden önceki Peygamberlerin beni gibidir…" demiştir." (Tirmizı'nin Şemail isimli kitabının tercümesinden, Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)’in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 73)
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) naklediyor:
"Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimiz (sav)’in vasıflarını anlatırken, Resulullah (sav)'ın Hilyesi (güzel sıfatlar, süs, zinet, cevher, güzel yüz, suret, görünüş) hakkındaki hadisi bütün uzunluğu ile zikreder ve: "Kürek kemikleri arasında nübüvvet mührü vardı. Ve O, peygamberlerin sonuncusudur" derdi.( Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 38)
Peygamber Efendimiz (sav)’in Konuşma Şekli
Peygamber Efendimiz (sav) etkileyici üslubu, hikmetli ve keskin hitabıyla tanınan bir insandı. Onun tebliği insanlar üzerinde çok büyük bir etki oluşturur, sohbetinden herkes çok büyük bir zevk alırdı. Sahabelerden bizlere aktarılan çeşitli rivayetler de onun bu özelliğini ortaya koymaktadır. Bu konuda bazı aktarımlar şu şekildedir:
Allah Resulü insanların en beliğ (belagatli kimse, meramını tamamen, noksansız ve güzel sözlerle anlatmaya muktedir olan. Kafi derecede olan. Yeter olan), en düzgün konuşanı ve en tatlı sözlü olanıydı (ağzından ballar akıyordu)! O, şöyle diyordu: "Ben Arabın en fasihiyim (Hatasız olarak söyleyen. Açık ve güzel konuşan)." (Taberani, Hakim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800,)
Hz. Aişe (ra), Resulullah (sav)'in sözlerini şöyle tarif eder:
"O, sizlerin konuştuğunuz gibi lafları çabuk çabuk ve peş peşe sıralamazdı, sözleri az ve özdü." (El Fevaid, a.g.e)
"Allah Resülü çok veciz (kısa, öz, az sözle çok mana ifadesi) konuşurdu. Böyle konuşmasını kendisine Allah Katından Cebrail getirmişti. Kısa cümleler içinde bütün maksadını yansıtırdı. Veciz sözlü cümleler söylerdi, sözlerinde ne fazlalık ne de eksiklik bulunurdu. Kelimeleri bir ahenk içinde birbirini izler, sözcükleri arasında duraklar ve böylece dinleyenleri sözlerini belleyip ezberlerlerdi. Sesi gürdü ve tatlıydı. Gerektiğinde konuşurdu, kötü laflar etmezdi. (Nefsi için değil, Allah'ın rızası için) hep hakkı söylerdi." (Ebu Davud, a.g.e.)
"Güzel olmayan laflar edenlerden yüz çevirirdi. Hoşlanmadığı, çirkin saydığı bir sözü konuşmak zorunda kaldığında onu kinaye yoluyla ifade buyururdu. (Buhari, a.g.e.)
Kendisi sustuğunda huzurdakiler konuşurdu. Katında tartışma yapılmazdı. (Tirmizi; a.g.e.)
Sahabelerinin yüzlerine karşı son derece güler ve gülümserdi, onların konuştuklarını beğenir, dikkatle dinler, kendisini onlardan biri sayardı. (Tırmizi; a.g.e.)
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
"Mübarek kelamları seçkindi. Her işiten onu anlardı." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/4)
Hz. Enes (ra) şunu bildirmiştir:
"Efendimiz (sav) halkın en latifecisi (hoş söz, şaka, mizah, söz ile iltifat) idi." (a.g.e, 545/5)
En Doğru Örneğe Tabi Olmanın ÖnemiPeygamberimiz (sav)'in "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitabı ve Resulü'nün sünneti" 19 hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Müslümanların en önemli iki yol göstericisi Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetidir. Peygamber Efendimiz (sav) hem güzel ahlakı ile insanlara örnek olmuş, hem de insanları güzel ahlaklı olmaya çağırmıştır. "Müminin mizanında en ağır basacak şey güzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sözü çirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder"(Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 15/9)buyuran Peygamberimiz (sav), bir sözünde de "Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece güzel ahlak sahipleri girer"( Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.79) demiştir. Bu nedenle Hz. Muhammed (sav)'ın güzel vasıflarını tanımak, onu örnek almak her Müslüman için bir görevdir.
Müslümanların Peygamberimiz (sav)'in izinden gitmeleri, Allah’ın izniyle tüm insanlığa güzel ahlakları ve iyi huyları ile örnek olmalarına vesile olacak bir yoldur. Unutulmamalıdır ki insanları hem sözleriyle hem de tavırlarıyla güzel ahlaka davet etmek, her Müslüman için bir şeref ve önemli bir sorumluluktur. Bir Kuran ayetinde salih müminlerin bu sorumluluğu şöyle bildirilmiştir:
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (Nahl Suresi, 125)
BAKINIZ Hz. Muhammed'in özellikleri nelerdir?