Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #2074

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mayıs 2006       Mesaj #2074
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAVAŞ KENTLEDİR

Dün kayan bir yıldızla başladı
Şafağın kurumuş güle denk düşmesi
Bu gündüzün bir akşamı olacak
Ve
O akşam bu kentin başına çok iş gelecek
Sol yanımdaki ordular
İhanete uğramış yürekler
Sağ yanımdaki ordular
Arkadan vurulmuş
Başları öne eğilmiş
Ezilmiş yüreklerdir.
Yıldızlar kayacak
Üstelik göğün yücesinde
Bir dilek tutacak sevdalı
Konuşmaya hali kalmamış
Ağarmadan saçları
İçi geçmiş yorgun çocuklar
Sonra cehenneme dönecek
Cenneti yaşadığını sanan dolandırıcılar
Pişmanlık duymaya fırsatları olmadan
Uzun bir gecenin
Kurumuş güle denk düşen şafağında
Sırtlarını dayayacak bir duvar bulamadan
Evlerin en pis köşesinde
Süpürge edilen saçların
Birkaç kırık teliyle
Kurulmuş yaylardan atılan
Gülün dikenleriyle idam edilecekler.
Ve işte o akşam bu kentin başına
Geçmişten kalan
Onarılmamış
Hesabı sorulmamış
Geriye dönülmeyen yolların
Uzun ince
Üstelik bir arpa boyunu aşmayan
Solgun geçmişinin yorgun yüzü ;
Hayaletleri andıran suratıyla
Çok iş getirecek bu kentin başına
Damlarında kumruların özgür saatlerinde
Bir nihavend tutturan
Sevdalı seslerinde
Aşkı anlatan kentin
Duvar diplerinde hala onarılmamış yürekler
Tellerinde kuşlar konan telgrafın
Mors alfabesinden bir ses gelsin de
Yorgun ve inanmaya hazır yüreğine su serpsin isterler
Bahçelerinde bülbüllerin ötüp
İbibiklere umut bağlayan
Geleceğini nasırlanmış iki elin
Dokunmaya korkan tenine
Kurban olmuş yürekleri
Masal gibi dinlediğimiz
Sokaklarında acılarını pervasızca haykıran
Sokak arabalarında sergilen
Hoparlörlerinde 9 voltluk pille çalışan
200 watt supersonic yalanlarının
cızırtlarının evlerin en dip odasına kadar sindiği
saten kokulu odaların duvar diplerinde
kucağına yattığımız ninelerimizin
sözlerinden anlarız
Son düzenleyen Blue Blood; 31 Mayıs 2006 01:46 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi