Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
27 Aralık 2008       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
CİSİM


Uzunluğu, genişliği, derinliği olan ve bu ne­denlerle evrende yer kaplayan şeye cisim de­nir. Başka bir ifadeyle bir yer kaplayan, aynı zamanda kütlesi ve ağırlığı olan ve doğada ele­ment, bileşik ya\ia bunların karışımları halin­de bulunan şeyler cisim olarak tanımlanabilir. Sözgelimi kimya biliminde çişimin; kütleyle elektriğin bir arada madde halinde görünüşü şeklindeki tanımı böyledir.
Cismin oluşmasında proton, nötron ve elek­tron tanecikleri temel birimler olup bunların her birinin belli bir kütlesiyle elektrik yükleri bulunmaktadır. Bu üç taneciğin belli oranlar-
da birleşmcleriyle elementler meydana gelir. Bugün sayıları yüzü bulan elementler proton oranına göre belirlenmektedir. Bir atom, pro­ton ve nötronların bir arada toplandığı çekir­dek ile bunun etrafındaki elektronlardan oluş­muş bir yapı özelliği arzeder. Kimyasal alanda ortaya çıkan her tür olay, yani birleşme ve ay­rılmalar atomun elektron yapısındaki değişim­lere bağlıdır. Doğada atomların çekirdekleri sağlam yapılı olduklarından, geleneksel müda­hale yöntemlerinin etkisi ne kadar şiddetli ol­sa bile, hiçbir değişiklik göstermezler. (Geç­mişte simyacıların altın elde etmek için baş­vurdukları işlemlerin başarısız olmalarının ne­deni böylece anlaşılır olmaktadır.)
İzafiyet teorisine göre, kütleyle enerji arasın­da herhangi bir fark sözkonusu olmadığı İçin, cisim büyük şiddetle yoğunlaştırılmış bir ener­jiden ibaret görülmektedir. Bu anlamda De-nıokriios tarafından cismin meydana getirile­mez (yaratılamaz) ve yok edilemez şeklinde belirtilen temel özellik olarak ileri sürülen gö­rüşünün doğruluğu tartışmalı hale gelmekte­dir. Çünkü cisim başka enerji biçimlerinden meydana geldiği gibi, aynı oranda başka ener­ji şekillerine de dönüşebilmektedir ki, enerji­nin ışığa dönüşümü böyledir.
Cisim, duyularla algılanır. Basit ve mürek­kep olmak üzere ikiye ayrılır. Mürekkep cisim de mailde ve suret olmak üzere iki öğeden olu­şur.
Bir başka açıdan cisimleri dış görünüşlerine, sertliklerine, iletkenliklerine, yoğunluk, uçucu­luk veya ışığı geçirmelerine vb. göre çeşitli sı­nıflara ayırmak mümkündür. Ancak cismin ka­tı,.sıvı, gaz halinde bulunması uygun şartların oluşmasıyla ilgilidir. İnsan bir kısım nitelikleri algılar ve bu algılamada düzenli bîr tekrar gö­rürse yani aynı nitelikleri sürekli olarak birlik­te algılarsa, o takdirde belirli bir cismin varlı­ğından sözedilcbilir. Bu bakımdan bir cismin mekanda insandan (algılayan süjeden) bağım­sız bir şekilde varolduğu kabul edilir. Böylece bir cismin üç boyutlu «İması ve bir kütlesinin bulunması şeklinde iki niteliğinin vurgulanma­sı mümkün olur.
Ne var ki, cismin bu şekilde tanım felsefede tartışmalara yol açmıştır. Buna göre algıların dışında, bu algıların nedeni olarak bağımsız cismin varlığını kabul edenler (ki bunlara Re­alistler denilir) ve bunların karşısında algıları­mızdan cisme geçebilmek İçin bîr sıçrama yap­mak gerektiğini, çünkü algımızı cisme bağla­yan herhangi bir şeyin sözkonıısu edilemeye­ceğini, dolayısıyla tek güvendiğimiz şeyin algı­larımız olduğunu savunan görüş vardır. Sonuç, olarak cisim üc kastedilen doğrudan doğruya algılarımızdan başkası değildir ki, bu görüş sa­hiplerine de Sübjektif İdealistler, denilir.
İslâm düşüncesinde cismin, cevherden ve cevherle kaim olan arazdan meydana geldiği hususunda ittifak vardır. Cisim, atomların bir­leşmesinden meydana gelen ve bölünebilen bir varlık olarak görülmüş, bu düşünceyle ele alınmıştır.
İslam Kelama lan arasında gerek tanım, ge­rekse açıklamada farklılık gösteren cismin söz­lük anlamı, İri yaratılışlı ve şahsi leştin im iş var­lıkların yapı ve uzuvlarıdır. Genel olarak akıl­cı filozofların anlayışına uygun bir tarzda ci­sim en, boy, derinlik olmak üzere üç boyutlu varltk şeklinde tanımlanır. Parçalanması veya parçalara ayrılması cismin esasını değiştir­mez.
Demek oluyor ki, Kclamcılar arasında cis­min ianımı, cevheri ferilerin (atomların) bir­leşmesiyle meydana gelen ve aynı zamanda bö­lünebilen varlık şeklinde kabul görmüştür. Cürcani'y^ göre cisim, varlıkların esası olan beş cevherden biridir (Tarifen). Bütün bunlar­dan sonra Kelamcıların ve filozofların ianım ve açıklamaları şu hususların teshilini müm­kün kılar: a) Parçalanabildi ve esasları başlı başına güç olan parçacık (cüz)ların birleşmele­ri sonucunda cisim oluşmaktadır; b) Bölünc-meyen en küçük cevherlerin birleşmesi cismi meydana getirmektedir. Yani sonsuz ve başlı başına bir güç olan cevherin münferit halin­den cisim ortaya çıkar. Böylece cisim asılları güç olan; fakat sonsuz olmayan parçacıklar­dan oluşmaktadır.
Cisim, cevherle arazdan meydana gelir. Cev­her kendi zatıyla kaimdir, başlı başına yer tu-tarvevarlığını hissettirir. Buna 'Ayaıı'da denilir. Araz ise başkasına bağlı olarak yer tutar ve varlığını hissettirir. Ayan, basit ve mürek­kep olmak üzere ikiye ayrılır. Basit olanına Ccvherü'l-Fcrd'adı verilir. Bölünemcyen bu en küçük parçaya 'Cüz'ü lâ Yctecezzâ' denir. Mürekkep Ayan ise en az iki cevherin birleş­mesinden meydana gelir.
Eş'arilerve Mutezile, Özellikle de Karmati-Icr cismin ianım ve açıklamalarında farklı an­layış sergilerler. Ayrıca Eş'ari Kclamcılar cev-her-i ferdin cisim haline dönüşmesinde başka bir cevher-i ferd İle kaynaşması konusunda an­laşmazlığa düşmüşlerdir. Sözgelimi Bakıllani (ölm.1013), cevlıer-İ ferdin (atom) mekanda bulunmuş halini "kevn" (oluş) olarak nitelen­direrek, onun durma, hareket etme, ayrılma ve birleşme şeklinde dört konumda bulunaca­ğını ileri sürer. Bu bağlamda cismin meydana gelmesinde cevher-i (ercilerin birleşmelerinin doğal sonucu olarak dürtüşme, bitişme, kay­naşma ve ayrılma durumlarını birer "araz" biçi­minde değil, dışarıda kalan bir kavram olarak düşünmekledir. Oysa Kelamcıların birçoğu cismin meydana gelmesinde cevlıer-İ fertlerin kaynaşma ve bitişmelerinde sözkonıısu edilen dört "araz"ı onların dışında kalan gerçek var­lıklar şeklinde düşünürler.
Mutezile İse "araz"ın belirli sayıda olduğu ve sonsuz olamayacağı görüşündedir. Fakat bu "araz"ııı gerçek bir varlık olduğunu kabul et­meyen bazı Eş'ari Kelamcılar, "kcvıV'in ko­num ve durumuna göre "araz" türlerinin arta­bileceğini ileri sürerek İmkan alanında kalan "araz"ın sonsuz olabileceğini ifade ederler.
Kısacası cismin en küçük parçalara kadar ay­rılabileceği ya da bir durumdan başka bir du­ruma geçebileceği kabul edilmekle beraber, bu değişim cismin özünde değil, sadece nite­liklerinde olmaktadır. Bu bakımdan Vaci-bü'l-Vücud'un cismi konusunu açıklamak mümkün olabilmekledir. Cismin cevher ve arazlardan oluştuğunu benimseyen Kelamcı­lar, gerçekle aıom teorisini açıklamaktadırlar. Fakat bunların atomculuğu Demokritos'un maddeci atomculuğundan ayrı olarak Allah'ın birliğini, cismin ayrı oluşunu ve ebediliğini ka­nıt için kullanan bir sistem olmuştur.
Özetlemek gerekirse Kelamcılar, cismin cev­herle arazdan meydana geldiğini kabul eder­ler. Allah hakkında cisim lafzım kullanmazlar. Cismi meydana getiren cevher ve araz hadis­tir, sonradan varolmuştur. Ama Allah kadim­dir. Varlığın temelinde cevherin olduğunu ka­bul eden gruba Cevheriyye adı verilir. Cevhaiy-ye'nin bir grubu maddi cevheri, diğer grubu da ruhi cevheri inkar ederler. Arazziyye'yc gö­re ne cevher, ne madde, ne ruh vardır.
Cemil ÇİFTÇİ Bk. Araz; Cevher.


Kaynak