Lig'de tırmanış, Şampiyonlar Ligi'nde 'ayıp'
Galatasaray’a 4 attıktan sonra burada yazdığımız son yazıda “virajı döndüğümüz”, o maçın bir “dönüm noktası” olduğunu yazmıştık. Fenerbahçe için ligin ilk haftalarına dönüşün söz konusu olmayacağını öne sürmüştük.
Doğru çıktı.
Galatasaray’dan sonra Beşiktaş’ı da yendik. Belki daha önemlisi Ankaraspor’u da yendik. Sadece anlamsız bir Ankaragücü beraberliği, artı Denizlispor ve Antalyaspor galibiyetleri. Ligin ilk yarısının bitmesinin eşiğinde liderle aramızda sadece 2 puan kalmış vaziyette. Yani, bir galibiyete bakar.
Son 9 haftada ligde yenilmeyen bir Fenerbahçe var. 15 haftanın son 9’unda yenilmemiş, buna karşılık 4 mağlubiyeti var. Yani ilk 6 haftada 4 mağlubiyet. Nereden baksanız, Galatasaray’a 4 çekmek, bir dönüm noktası, ligde virajın dönülmesi olmuş. Yani, son yazımızda doğru çıkan bir gözlemde bulunmuşuz.
Ancak, benim bu kez yazmak istediğim bu değil. Asıl yazmak istediğim, Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkamamış olmamız. UEFA’ya katılamayacak olmamız da değil. Biz, Şampiyonlar Ligi’nde isek, UEFA’ya katılmayı zaten hedef almamışız demektir. Hep yazıyor ve söylüyorum, UEFA, Avrupa’nın ikinci sınıf ligi. Orası Galatasaray’ın hedefi olabilir. Bizim olmamalı.
Elbette, Dinamo Kiev’i yenerek orada oynamak, yani yılbaşından sonra Avrupa sahalarında kalmak bu durumdan daha iyi olurdu. (Fenerbahçe’nin Kiev’de futbol oynadığını söyleyecek biri var mı, merak ediyorum...) Yine de Şampiyonlar Ligi’nde devam etmenin yerini asla tutamazdı.
Bu nedenle, hernekadar Galatasaray’a 4 çektikten sonra, Beşiktaş’ı ve şampiyonluk potasında bulunan takımlardan Ankaraspor’u 2 gollü galibiyetlerle aşarak, yukarıya tırmanmış yani ligde “virajı dönmüş” isek de, ben mutlu değilim. Ben, başarı ölçüsü olarak Şampiyonlar Ligi’ne bakıyorum.
Bu yıl, geçen yılın yakınına bile gelmemiş olmamıza bakarak, 2008-2009 sezonunu “başarısız” olarak görüyorum. Gruptaki 6 maçta tek galibiyet yok. Atılan toplam gol sayısı 4. Toplanan puan 2. Ayıp. Kocaman bir ayıp.
Bu “başarısızlığı” bir nebze giderebilecek tek bir şey olabilir: Süperlig şampiyonluğu!
Süperlig şampiyonluğu, önümüzdeki yıl Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne gidebilmemiz, takımın yüksek hedeflere bağlı kalmaya devam etmesi için önemli artık. O da başarılamazsa, 2008-2009 sezonu “başarısızlık”tan öte “büyük başarısızlık” sezonu için kayıtlara geçecek.
Aziz Yıldırım bir konuşmasında Galatasaray’ın 2000 yılındaki UEFA Şampiyonluğu’nu “raslantı” olarak niteleyince kıyamet koptu. Doğru söylüyordu. Devamı gelmeyen başarı, “raslantı” ile açıklanır. Galatasaray, o gün bugündür nerelerde? O yılın hemen ertesinde Lucescu döneminde Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynadılar. UEFA Şampiyonluğu’ndan daha büyük başarı idi Real Madrid’e elendikleri o çeyrek final. Ama, 2001’den bu yana Avrupa sahalarında görünmediler. Trömsö’ye elenmeler filan. O zaman, o başarıları “raslantı” hanesine yazılır.
Diyeceksiniz ki, “Peki, Fenerbahçe, geçen yıl yarı finalin eşiğine kadar geldi Chelsea ile oynayarak; şimdi nerelerde? Öyleyse geçen yılki başarı rastlantı değil midir?”
Haklısınız. Şu andaki görüntü aynen öyle. Bu yıl Şampiyonlar Ligi’nde gelen başarısızlık, geçen yılki çeyrek final oynamış olma başarısına gölge düşürdü ve onun “rastlantı” olma ihtimalini ortaya çıkarttı.
İşte onun için bu yıl Süperlig Şampiyonluğu şart oldu. Önümüzdeki yıl Avrupa Şampiyonlar Ligi’nde başarı kovalamak, geçen yılın bir rastlantı olmadığını, bu yılın bir talihsizlik olduğunu kanıtlamak için şart.
Eğer önümüzdeki iki yıl, Avrupa’da bu yıla benzerse, o zaman geçen yıl gerçekten de “rastlantı” olmuş olacak. Ama, bunu ancak önümüzdeki iki yılda anlayabileceğiz.
Peki, takımın Süperlig’de Şampiyonluk şansı var mı?
Elbette var.
Peki, takımdan ümitli miyim?
Orada duralım. Önümüzdeki haftaki Konyaspor maçının ardından, uzun lig devre arasında yazacağımız, konuşacağımız, Fenerbahçe futbol takımını ciddi ve açık yürekli bir incelemeye tabi tutacağımız zaman gelecek.
Haftaya Konyaspor deplasmanından sonra görüşmek üzere...