İsrail tankları ve binlerce askerden oluşan birlikleri hafta sonu Gazze'ye son dört yılın en büyük saldırısını gerçekleştirdiğinde kesin olan tek bir şey vardı: Sivil kurbanların sayısının katlanarak artacağı. Cumartesi günkü kara saldırısı başlamadan hemen önce İsrail'in Gazze şehrinin en önemli alışveriş merkezi olan Filistin Meydanı'na attığı bombada beş Filistinli öldü. Ondan evvel, militanların da saldırısına uğramış olan, şehrin tek özel okulu Uluslararası Amerikan Okulu dümdüz edildi. Akşam namazı esnasında gerçekleştirilen bir başka hava saldırısı, Beyt Hanun'daki bir camide on iki Filistinlinin ölümüne sebep oldu. Dün, Gazze şehrine yapılan bir saldırıda bir anne dört çocuğuyla birlikte hayatını kaybetti. Dün İsrail güçleri Gazze şehrinin eteklerinde çarpışırken masum Filistinliler öldürülmeye devam ediliyordu. İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, tankların Gazze'ye geçtiğimiz yılın şubat ve mart aylarındaki son girişinde ölen Filistinlilerin yarısından fazlası sivildi. Şimdi bu örnek aynen tekrarlanıyor. Bir hafta süren hava bombardımanının ardından, ölü sayısı 500'e yakın. Bağımsız Filistin kaynaklarına göre, bunların yaklaşık 70'i çocuk, 27'si kadın. 2.650 yaralı Gazzeliden de 270'ten fazlası kadın, 650'den fazlası da çocuk. İsrail'in tek hedefinin Hamas militanları olduğu iddiası işte ortada. Kelimeyi, polisleri de içine katacak şekilde genişletseniz dahi, bu, yüzlerce sivilin öleceği bir "kesin hedeflere yönelik" müdahale. Öte yandan, kesin olmayan birçok şey var. İsrail'in 2006'da Hizbullah tarafından rezil edilişinin hayaleti, bu operasyonun üzerinde dolaşıyor ve İsrail, bundan kurtulmak isteyecek. Gazze'de Hamas'ın ve diğer militan grupların silah altında yaklaşık 15.000 adamı var ve bunlardan sadece 1.000 kişilik İzzeddin el Kassam Tugayları eğitimli bir çekirdek oluşturuyor. Bu boyuttaki bir gücün İsrail'i Lübnan'daki gibi bir askerî zayiata uğratabileceği şüpheli. İsrail, bu operasyonun başarısını, Hamas'ın komuta yapısını ve füze atma kapasitesini zayıflatmasıyla ölçecek. Ama İsrail ordusu hedeflerine ulaşarak Hamas'ı hem ordu hem de örgüt olarak ortadan kaldırması durumunda, aynı zamanda şehirdeki idarî yapının son kalıntılarını da çökertmiş olacak. Böylelikle 1994'te Filistin otoritesinin bulunmadığı, Gazze'yi doğrudan İsrail'in yönettiği duruma dönülmüş olacak. Oysaki bu tam da İsrail'in istemediği şey çünkü aynı zamanda, bir buçuk milyon Gazzeliyi yönetmeyi üstlenmesi anlamına geliyor. Vekaleten bir Filistin hükümeti yerleştirmek de bir o kadar rahatsızlık verici olur. Gazze'deki Hamas idaresinin altyapısını ortadan kaldırmak aynı zamanda gelecekteki bir ateşkesin bel bağlayacağı etkin bir yönetimi de imha etmek anlamına gelecektir. Hamas, bir gerilla ordusundan fazlası. Aynı zamanda siyasî bir hareket. İşgalcinin kudretinin en önemli kurbanı olarak görülecek olan Hamas'ın, Filistin ulusal hareketinin lideri olma iddiası kuvvetlenmiş olacak. Eğer Birleşmiş Milletler kara harekâtına seyirci kalmaya devam ederse, Filistin sokakları, gittikçe artan bir şekilde, Batı Şeria'daki Fetih'i işbirlikçilikten başka bir şey yapmayan bir Vichy rejimi olarak görecek. Ortada hakiki bir öfke var. Öfkenin en kötüsü, etkin bir liderlikten yoksun olanı. İsrail kuvvetlerinin giriştikleri siyasî tuzaktan tek bir çıkış var, o da derhal ateşkes yapılması. Hamas'ın itibarını artıracaktır ama toptan bir zaferin artırabileceği kadar değil. The Guardian Başyazı
5 Ocak 2009