Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
6 Ocak 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Dönemi

OSMANLI SANATI

(1299-1923)
Anadolu Selçukluları döneminde Söğüt ve çevresine yerleşen Osmanlılar, 13. yüzyıl sonlarında bağımsız bir devlet kurmuşlardır. Kısa sürede fetihlerle genişleyen bu devletin başkentleri 1326 yılında Bursa, 1361 yılında Edirne ve 1453 yılında İstanbul olmuş; 16. yüzyıl ortalarında da Asya, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika'ya kadar yayılan bir imparatorluk haline gelmiştir.
Osmanlı sanatının erken dönemden itibaren en belirgin özelliği, Ehli Hiref örgütündeki nakkaşların hazırladığı desenlerin, saraya bağlı sanatçılar tarafından tezhipten madene, çiniden seramiğe, kumaştan halıya kadar tüm eserlerde uygulanması ile üslup ve desen birliğinin sağlanmış olmasıdır. Erken Osmanlı eserlerinde en yaygın süsleme motifleri, dal kıvrımları üzerinde stilize hatayi çiçekleri, palmet ve lotuslarla zenginleştirilmiş rumi kıvrımları, geometrik kompozisyonlar ve 15. yüzyıl sonlarından itibaren çin bulutu motifleridir.
Klasik Osmanlı üslubunun gelişmeye başladığı 16. yüzyıl ilk yarısında, Kanuni Sultan Süleyman'ın nakkaşbaşı Şahkulu'dur ve bu dönemde Sazyolu denilen yeni bir üslup oluşmuştur. Saz üslubunun ana motifleri hatayi, sivri uçlu iri kıvrık yapraklar ve bazen aralarına serpiştirilmiş kuşlar ve efsanevî yaratıklardır. Pars beneklerini simgeleyen üç benek (çintemani) ve kaplan postunu simgeleyen dalgalı bulut motifleri bu dönemde yaygınlaşmıştır.
16. yüzyılın ortalarına doğru nakkaşhanenin başına geçen Kara Memi'nin eserlerinde görülmeye başlanan lale, gül, sümbül, bahar açmış meyva ağaçları, selvi gibi naturalist çiçek desenleri Osmanlı sanatının ana teması olmuştur. Bu naturalist çiçekler, simetri ve sonsuzluk prensibine bağlı kalınarak, belirli kompozisyon şemaları içinde uygulanmıştır. Motifler tek tek kayan eksenler üzerinde yer almakta, dikey olarak uzayan dal kıvrımları üzerinde sıralanmakta veya madalyonlar içinde düzenlenmektedirler.
Duraklama içinde geçen 17. yüzyıldan sonra, Lale Devri olarak adlandırılan 18. yüzyıl başlarında, 16. yüzyılın muhteşemliği yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır. Batı ile ilişkilerin gelişmesi sonucu Avrupa sanatının etkileri görülmeye başlamaktadır. Klasik dönemin çiçek motifleri buket biçiminde düzenlenmiş, renk tonlamaları ile ışık-gölge etkisi verilmiştir. Meyve dolu tabaklar, perspektifin verildiği manzara resimleri, minyatür sanatçısı Levnî'nin eserlerinde karşımıza çıkan eğlence ve giyim-kuşam biçimini yansıtan sahneler dönemin sevilen temalarıdır.
Avrupa sanatına ve yaşam biçimine duyulan ilginin 18. yüzyıl sonlarında giderek artması ile sanatta Türk Rokokosu olarak adlandırılan üslup yaygınlaşmıştır. Çiçekli girlantlar, iri akantus yaprakları, meyve dolu sepet ve tabaklar, kurdele ve fiyonklar, istiridye kabukları, bereket boynuzları mimariden küçük sanatlara kadar tüm sanat dallarında uygulama alanı bulmuştur.

kaynak