Arama


TuruncuA - avatarı
TuruncuA
Ziyaretçi
6 Ocak 2009       Mesaj #2
TuruncuA - avatarı
Ziyaretçi
G.U ENGELSİZ YAŞAM’A ÖNEM VERİYOR

Gretsch-Unitas (G.U) Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. 2008 yılının son aylarında düzenlenen Essen-Security ve Düsseldorf Glasstec Fuarlan'ndan sonra, 2009 yılı Ocak ayında Münih'te düzenlenecek BAU Fuarı'nda da yerini alıyor.

Daha çok pencere donanımları alanındaki ürünleri ve çözümleri ile bilinen G.U, son yıllarda kapı donanımları, otomatik giriş sistemleri ve bina yönetim sistemleri alanlarında genişlettiği ürün ve sistem yelpazesini, yapı malzemesi ve sistemleri ile ilgili öncü fuarlarda tüketici ile buluşturmaya devam ediyor. Bu fuarlardan ilki Ekim ayının başında Almanya-Essen'de düzenlenen Security (Güvenlik) Fuarfydı. Bu fuarda giriş ve çıkışların güvenlikli olarak yapılmasını sağlayan, Mekanik, Mekatronik, Elektronik ve Bina Yönetimi alanındaki yenilikçi ürün ve sistem çözümleri sergilendi. ikinci fuar yine Ekim ayında Almanya'nın bu kez Düsseldorf kentinde düzenlenen Glasstec Fuarıydı. Tüm büyük fuarlarda kullanılan ve G.U'nun global yüzü haline gelmiş olan çarpıcı standı ile yer alınan fuarda cam ve kilit teknolojisinin bileşimi, yani cam girişlerde fonksiyonellik, estetik, kullanım kolaylığı ve güvenliği bir arada sunan ürünler sergilendi.

12-17 Ocak 2009 tarihleri arasında Münih kentinde düzenlenecek ve global ölçekte yapı ürünleri/sistemleri alanında en önemli etkinliklerden biri olarak kabul edilen BAU Fuarı da, kullanıcıların, G.U'nun geniş ürün gamının en son örnekleriyle tanışmaları için çok iyi bir fırsat sunuyor. G.U bu fuarda ürünlerinin yanı sıra, mimari planlama ve danışmanlık konusundaki uzmanlığını da gözler önüne seriyor. Kapı ve pencerelerin sağlıklı, güvenlikli ve doğru bir şekilde açılması ve kapanması konusuna odaklanan G.U, ürünlerini geliştirirken, fonksiyonellik ve kullanım kolaylığının yanı sıra, "güvenlik" ve "engelsiz yaşam" kavramlarına da çok önem veriyor. Bedensel engellilerin günlük yaşamlarını kolaylaştırmanın çok önemli bir hedef haline geldiği Batı ülkelerinde; G.U, binalarda bununla ilgili olarak üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmeye çalışıyor ve bu alanda bir çok özel ürün geliştiriyor.

SAVAŞLA BİRLİKTE ENGELLİ ORANI DÜNYADA ARTIYOR

İsrail'in Kara Birlikleri ve Ağır Zırhlıları Gazze Şeridi'nin Daha da İçlerine Girdi ve Bölgeyi Pratikte İkiye Böldü. Deniz, kara ve havadan yönelen bombardımanla desteklenen İsrail birlikleri, bölgenin doğusundan batısına uzanan yol boyunca mevzi aldı. 40 kadar İsrail tankı, Han Yunus mülteci kampı, Mısır ve Gazze arasındaki Refah geçiş noktasına doğru hareket etti.

Filistinli yetkililer, kara saldırısının başlamasından bu yana 21'i çocuk 70 kişinin öldüğünü bildirdi. Çatışmalarda bir de İsrail askerinin öldüğü açıklandı. Saldırıların başladığı 27 Aralık'tan bu yana ölenlerin sayısı 509'u geçti, yaralı sayısı ise 2 bin 500'e ulaştı.

Dün akşam havanın kararmasıyla birlikte Gazze'nin çoğu karanlığa gömüldü. Ancak bölgeden, silah ve topçu ateşi sesleri gelmeye devam etti. BBC'nin haberine göre, gün boyunca bölgedeki çatışmalar Gazze'nin kuzey ucundan, yerleşim bölgelerinin yoğunlaştığı batıya doğru kaymaya başladı. İsrail ordu kaynakları ve görğü tanıkları İsrail tankları ve zırhlı araçlarının Gazze kentinin her iki yanında konuşlandığını, bu şekilde de bölgenin pratikte ikiye bölündüğünü duyurdu. Beyt Hanun bölgesi sarıldı. Hamas yetkilileri ve görgü tanıkları, çatışmaların Cebeliye mülteci kampının doğusu, Zeytun bölgesi, eski Yahudi yerleşimi Netzarim çevresi, Gazze'nin merkezi ve Han Yunus'un dış mahallelerinde yoğunlaştığını aktarıyor. Bazı bölgelerde Hamas militanlarının İsrail askerleriyle yüz yüze çatışmalara girdiği öğrenildi. İsrail ordusu daha önce militanların askerlerle yakın çatışmaya girmediğini, havan topları ve bombalar kullandıklarını açıklamıştı.

BBC'nin haberine göre, çatışmalar ve İsrail güçlerinin bölgede konuşlanması nedeniyle, yaralılara bakmakta zorlanan hastanelerin çok ihtiyaç duyduğu tıbbi yardım sevkiyatı durdu. İsrail hükümetiyse, kara saldırısının başlamasından bu yana bölgeye 400 kamyon dolusu insani yardım malzemesinin girmesine izin verdiğini iddia ediyor.

ANAOKUL KAYNAŞTIRMADA İLK ADIM

Engelli ve engelsiz çocukların bir arada okuduğu anaokulu yapılması kararlaştırıldı. MDM Mimarlık ve Bakırköy Belediyesi'nin ortaklaşa yürüttükleri projeyle fiziksel engelli çocuklar için bir anaokulu yapılacak. "Türkiye'nin ilk Fiziksel Engelliler Anaokulu'" açılacak. Anaokulunda engelli çocukların engelsiz çocuklarla bir arada eğitim görerek hayata daha kolay hazırlanmaları sağlanacak.

Fiziksel Engelliler Anaokulu projesinin belirlenmesi için önce tüm üniversitelerinin katılımına açık bir yarışma düzenlendi. Böylece mimar adayı öğrencilerin de bu sosyal sorumluluk projesinin içinde yer almaları sağlandı. Yarışmaya katılan tüm ekiplerin engelli çocuklar için fikirler geliştirirken bu konuya duyarlılık kazanmaları öngörüldü. Jüride akademisyen, mimar, doktor, endüstri ürünleri tasarımcısı, fizyoterapist ve engelli yakmlannm olmasıyla da engelli çocuklar için ideal projeye ulaşılması hedeflendi.

Birinci olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ekibinin hazırladığı çalışma, "En Fonksiyonel Proje" seçildi. Ekibin üyeleri eğitimlerini sürdürürken, duyarlı bir toplum yaratma ve engelli çocuklarının hayata hazırlanmalarında kendilerinin de katkılarının bulunmasını istediklerini açıkladılar.

ODTÜ MİMARLIK BÖLÜMÜ 3. OLDU

Schindler'in Galibi Triangle oldu. 17 Avrupa ülkesi' nden 369 projenin katıldığı Schindler 2007/2008 Uluslararası Mimarlık Yarışmasında Koblenz Üniversitesi "Triangle" isimli projesiyle okullar birincilik ödülünü, Fin Üniversitesi ikincilik ödülünü kazandı. Orta doğu Teknik Üniversitesi ise üçüncülük ödülüne layık görüldü.

Ödül paraları fakültelerin araştırma birimleri için harcanacak. İsviçre'nin Luzern şehrindeki Kültür ve Kongre Merkezi'nde (Kultur ve Kongresszentrum-KKL) gerçekleştirilen 2008 Schindler Ödül Töreni ile diğer öğrenci ve okul ödülleri de sahiplerini buldu. Jüri başkanı Profesör Françoise- Helene Jourda. etkileyici düzeydeki katılımcı sayısını "erişebilirlik ve evrensel tasarım konularına ilginin giderek arttığının kanıtı" olarak yorumladı.

ODTÜ Mimarlık Bölümü'nün 3.lük aldığı yarışmanın proje başlığını "Space for All" olarak belirlemişti. Proje grubunun başında Prof. Güven Arif Sargın, Prof. Zeynep Mennan ve Araştıma Görevlisi İlhan Kural vardı. Proje lideri ise Ata Kurt'du. Schindler 2007 / 2008 Mimarlık Yarışması herhangi bir Avrupa üniversitesinde, lisans düzeyinde son sınıfta okuyan veya mastır eğitimi alan tüm öğrencilere açıktı. Şehir planlama ve mimari alanların projelendirilmesini kapsayan yarışmada, geleceğin tasarımcılarından ayrıca engelli kişilerin rahatça ulaşımı için çözümler üretmeleri de bekleniyordu.

3. Schindler 2007 / 2008 Mimarlık Yarışması için Viyana yarışma temasına konu şehir olarak seçildi.«Herkes için Erişim» temalı yarışmada amaç, fiziksel engelleri ne olursa olsun herkesin kullanımına uygun alanlar yaratmaktı. Katılımcılar Viyana'nın merkezinde, eskiden gaz işletmelerinin yer aldığı bu metruk alanın yeniden imarı alanında yarıştı. "Kapsayıcı Şehircilik" düşüncesini somutlaştıran ve fiziksel durumu ne olursa olsun herkesin ulaşabileceği biralan yaratmaları istendi. Projelerinin sürdürülebilir olmasının yanı sıra ekonomik ve çevresel açıdan da yaşatılabilir olması ve bölgede yaşayanlara iyi bir yaşam kalitesi sunması gerekiyordu.

''ÖTEKİLER'' TRT'DE

Dünyanın ötekileri TRT ekranında bizlerle buluşuyor. Türkiye'nin de altında imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmelerde etnik kökeni, inancı, rengi, cinsiyeti ve ait olduğu toplumsal sınıf ne olursa olsun tüm insanların eşit olduğu ifade edilir. Ancak durumun gerçekte böyle olmadığı herkesçe bilinir. Türkiye, dünyada insan hakları ihlallerinin ve farklılıklarından dolayı dışlanan, ötekileştirilen insanların en yoğun olduğu ülkelerin başında geliyor.

Ayrımcılık ve ötekileştirme sadece Türkiye'ye özgü bir durum değil. Dünyanın her köşesinde, hatta en uygar tabir edilen ülkelerde bile söz konusu zihniyetin tezahürleriyle karşılaşmak ne yazık ki her zaman mümkün. Bundan dolayı dünyanın neresinde yapılmış ve yapılıyor olursa olsun insan hakları ihlallerine ve insanların farklılıklarından dolayı ötekileştirilmesine karşı bir tavır geliştirmek gerekiyor. Tabii ki bu öncelikle topluma ulaşma ve etkileme konusunda avantajlı bir konumda bulunan yazarlar, şairler, entelektüeller, sinemacılar, belgeselciler tarafından üstlenilmesi gereken bir misyon. Bu misyonunun farkında olan belgesel yönetmeni Taha Feyizli öteki adında bir belgesel hazırladı.

İnsan hakları ihlalleri ve ötekilere ilişkin sorunları sadece Türkiye özelinde değil, dünya genelinde ele alan ve ''Bugün yeryüzünün her köşesinde insan hakları ihlali ve ayrımcılıkla karşı karşıyayız, buna karşı güçlü bir kamuoyu oluşturmak için herkese belli görevler düşmektedir. Ben de belgesel sinemanın gücünden yararlanarak bu sorunu aktarmak istedim" diyen Feyizli, projesine olumlu yaklaşan TRTnin kendisine her türlü desteği sağladığını söylüyor. Altı bölümden oluşan Ötekiler'in ilk bölümü. 6 Ocak 2009 Salı günü saat 22.30'da TRT 2'de yayınlanacak ve sonraki beş hafta belgesel yönetmeni Taha Feyizli Öteki isimli çalışmasında insan hakları ihlalleri ve 'ötekilere ilişkin sorunları dünya genelinde ele alıyor boyunca televizyon izleyicisiyle buluşmaya devam edecek.

Taha Feyizli belgeselde, Türkiye'deki mağdurların sesleri üzerinden dünya genelindeki hak ihlallerini anlatmayı hedeflediğini söylüyor. Belgeselin her bölümünde ayrı bir konuya değinmiş yönetmen.
Tutunamayanlar adlı ilk bölümde yoksullukla mücadele eden evsizlerin. Çingenelerin ve engellilerin hayatta karşılaştıkları zorluklar işlenmiş. Kadının Adı Var ise kadına yönelik hak ihlalleri ve namus cinayetleri ele alınmış. Siyah-Beyaz konu başlığı altında, 11 Eylül sonrası inşa edilen 'yeni' dünya düzeninin ırkçılık ve ayrımcılığı misil tırmandırdığı ve Batı dünyasında yaygın olan İslam fobisi üzerinde durulmuş. Görünmeyenler adlı bölümde, memleketlerini kaybeden ve yaşadıkları tüm zorluklara karşın hayata tutunmaya çalışan mültecilerin yaşadığı hak ihlalleri üzerinde durulmuş. Belgeselin beşinci bölümü olan Önüm Arkam Sobe'de yaşıtlarıyla oyun oynamaları ve okula gitmeleri gereken yaşta çalışmak zorunda kalan ve suça bulaşan çocuklar anlatılıyor. Son bölüm olan Hepimiz Ötekiyiz'de ise öteki kavramı ele alınıyor ve "öteki kimdir? "Ayrımcılıkla ilgili sorunların giderilmesi için neler yapılmalı?" gibi sorulara cevaplar aranıyor.

"Empati kurmak gerekiyor"
Taha Feyizli, öteki kavramına yaklaşımı konusunda şöyle konuşuyor: "Aslında herkes bir diğerinin ötekisidir ve bu doğal bir şeydir. Ama siz inancından, kimliğinden, cinsiyetinden, gelir durumundan ötürü size benzemeyeni, sizden farklı olanı, kendinizin dışında tutar, izole ederseniz, bu ötekileştirme sürecini başlatır ve ötelediğiniz bu insanlara karşı ayrımcılık yapmaya başlarsınız. Bunun engellemenin tek yolu kendimizden farklı olanı anlamaya, algılamaya çalışmak ve empati kurmak. İşte diyalog kavramı da burada devreye giriyor.
Bence her birey bunu bireysel bazda yapabilirse, bu sorunun ortadan kalkması yönünde önemli bir adım atılmış olacak." Belgeselin hazırlık aşamasında insan haklan ihlalleri üzerinde çalışan, konu hakkındaki mağduriyetlere tanıklık eden akademisyen, araştırmacı ve gazetecilerle görüşülmüş.Görüşmeler yapılan uzmanların arasında Prof. Dr. Ayşe Buğra, Prof Dr. Fatmagül Berktay, Prof. Dr. Murat Belge, Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Mümtazer Türköne, Prof. Dr. Gökhan Oral, Doç. Dr. Levent Korkut, Doç. Dr. Ahmet İçduygu, Ali Bulaç, Bikem 'Ötekinin öyküsü TRT'de prodüktör olarak çalışan ve bugüne kadar aralarında ödüllü Eskici ve Uzak Bakışlı Kadınlar'ın da bulunduğu birçok belgeselin yönetmenliğini üstlenen Taha Feyizli, Öteki belgeselini iki yıllık bir zaman içinde tamamlamış. Yaklaşık bir sene devam eden çekimlerin Ankara, İstanbul, Konya, Kayseri, İzmir ve İspanya'da yapıldığını söyleyen Feyizli, öteki'nın dünya prömiyerinin 9 Kasım 2008de, 8. Frankfurt Türk Filmleri Festivali kapsamında, Frankfurt'ta yapıldığını söylüyor.

Belgeselin bundan sonra da gerek ulusal, gerekse uluslararası festivallerde izleyiciyle buluşması planlanıyor. Ekberzade, Prof. Dr. Beril Dedeoğlu gibi isimler de var. Belgeselin çekim aşamasında mağdurlarla birebir görüşmeler yapılmış. Bununla birlikte sokak çocukları, geçimi çöp toplayarak sağlayan insanlar ve kaçak mülteciler doğaçlama çekimler de gerçekleştirilmiş. Söz konusu çekimlerin hiçbir mağduru ikna etmeye çalışmadan tamamiyle onların rızası ile yapılmış olması da önemli bir ayrıntı.
www.yasadikca.com alıntıdır.